En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Tek tip askerlik yerine profesyonel ordu



Genelkurmay'ın hazırlayıp hükümete sunduğu 'tek tip askerlik' modeli, aslında içinden çıkılamayan bir açmazın ifadesi. Modern çağın gerekleri ile ordumuzun personel ihtiyacını karşılama yöntemi uyuşmuyor.

Bir yanda, hayata başlamak için dağ gibi askerlik engelini aşmaya çalışan gençlerimiz, öbür tarafta bu gençleri nasıl istihdam edeceğini kestiremeyen bir ordu. Tek tip, kafa karıştıran yeni şartlar karşısında en kestirme ama en yanlış çözüm.

Yaklaşık iki asırdır uygulanan 'mecburî askerlik sistemi' bütün dünyada ömrünü tamamlamış durumda. Çağımızın orduları uzmanlaşmış ordular. 'Profesyonel ordu' bu uzmanlık ihtiyacından doğuyor. İleri teknolojiye dayalı silah ve mühimmatı, en önemlisi haberleşmeyi altı ay askerlik yapan gençlerle kullanamazsınız. Profesyonel ordu, lejyon ordusu, yani paralı ordu anlamına gelmiyor. Kullanılan savaş araç ve gereçlerini kullanma konusunda uzun süreli eğitimlerle uzmanlaşmış bir ordu anlamına geliyor.

Vatandaşlık görevi olarak mecburî askerlik sistemini ilk defa Devrim Fransa'sı icat etti. Bu sistemin savaş alanlarında üstünlüğü görülünce bütün ülkeler tarafından benimsendi. Bizde de aynı tarihlerde uygulanmaya başlandı. 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı 'can, mal, namus' güvencesi verirken iki alanda haksızlıkları önleme vaadinde bulunuyordu: Haksız vergi alınmaması ve askerlik süresinin sınırlandırılması. Uygulanan mecburî askerlik düzeni, askerliğin bazen ömür boyu yapılması gibi keyfi durumlara yol açıyordu. Askerlik ve verginin birbiri yerine ikame edilebilir vatandaşlık görevleri olduğunu, askerliğin 'bedel' namıyla vergiye çevrilebilmesi gösterir.

'Tek tip askerlik' önerisi, savunma yapımızın demokratik tartışmaya açılması için çok önemli bir fırsat. Karmaşık muhabere sistemini iki günde çözecek bir bilgisayar mühendisi ile mutfakta patates soymaktan başka elinden bir iş gelmeyecek ilk mektep terk birini aynı kalıba döküp altı ay askerlik yaptırmanın tek açıklaması var: Ordumuzun bu askerlere ihtiyacı yok. Altı ay süreyle çok farklı niteliklere ve yeteneklere sahip gençlere sabah sporu, sonra mıntıka temizliği yaptırmanın, nöbet tutturmanın, mutfakta haşlanmış yumurta soydurmanın bu ülkenin savunmasına ne gibi bir katkısı olabilir?

Yaklaşık 550 bin mevcudu olan bir ordumuz var. Mecburî askerlik sistemi ile işleyen bu ordunun teknoloji kullanma düzeyinin düşük, sevk ve idaresinin hantal olduğunu itiraf etmemiz lâzım. Mehmetçik, yani vatandaşlık borcunu ödeyen gençler ne yapıyor? Garsonluk yapan ve askerlikle alâkası olmayan 165 bin askeri hariç tutalım: Sadece eğitim yapıyorlar ve nöbet tutuyorlar. Ne gariptir ki aldıkları eğitim onları asgari piyade standartlarında bile gerekli donanıma sahip bir asker yapmıyor. Nöbet tutmak ise gelişen görüntülü teknolojiler karşısında çok geri bir güvenlik tedbiri. Şehirlerin içine serpiştirilmiş askerî birliklerin anlamsızlığı bile bu nöbet işinin saçmalığını göstermeye yeterli. Maksat güvenlikse al şehir dışına, koy kameraları...

Eskiden ordular, ülkenin en modern ve ileri kurumları idiler. Mecburî askerlik, toplumsal entegrasyonun ve bazı beceriler kazanmanın en etkili araçlarıydı. Okuma yazmayı veya ömür boyu sürdüreceği mesleği askerde öğrenenler çoktu. Bugün tam tersine yüksek yeteneklere ve becerilere sahip olanlar için askerlik sadece bir ayak bağından ibaret. Mecburi askerlik sistemi sadece bir alışkanlıkla yürüyor. Ordumuz toplum nezdindeki itibarını bünyesine aldığı bu gençler sayesinde sürdürdüğüne inanıyor. Sonuç olarak bu alışkanlıktan vazgeçmiyor. Ülkemizin savunma ihtiyaçları için hiçbir karşılığı ve anlamı olmadığı halde bu alışkanlık devam ettiriliyor.

Bu sorunun çözümü, daha büyük bir sorunun çözümünün içinde. Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçlarına göre ordusunun mevcudu ne olmalı? Bu rakamın Fransa ve İngiltere ile mukayese ederek 200 bin civarında olması beklenmeli. Tabii bu sayıdaki bir ordunun temel organizasyonunun da değişmesi gerekiyor. O zaman tek tip askerliğin de, mecburi askerlik düzeninin de anlamı kalmıyor.
 
zaman



Bu yazı 1,074 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,916 µs