En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Mütareke basını



Küçük Amerika” diye yola çıkmak bir kompleksin ifadesiydi.

Hiçbir şeyin küçüğü olmak iyi değildir, asıl olan kendin olmaktır çünkü.

Türkiye’nin 1950’lerde vizyonu dardı, bir bakıma örtülü “mandacıydı.”

“Amerikan mandası olmadı, küçük modelini verelim” anlayışının tam bir dışa vurumuydu.

Yıllar boyu bu kompleksle yaşadık aslında.

Amerika’nın küçük modeli olmak, özgün olmak, kendin olmaktan vazgeçmekti.

Darbe yaparken bile büyük olandan izin almak gerekti.

Bunun sonucunda uluslararası alandaki kararlar dahil tüm kritik dönemeçlerde “küçük kardeşe” düşen şekilde davrandık.

Farklı düşünen yazarları “mütareke basını” diye suçlayan “Ali Kemal” diye suçlayan köşe yazarları bile hala psikolojik atmosfer içinde.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yaptırım uygulaması kararında “hayır” oyu kullanmamız, İsrail’e tavır almamız, en çok ulusalcı geçinen yazarları etkiliyor.

Çünkü Türkiye’nin İslam Cumhuriyeti olmasından korkuyorlar.

Oysa, Türkiye belki ilk kez kendisi oluyor.

Kendi çıkarına uygun kararlar alıyor, buna uygun davranıyor.

Bunun ideolojik adı varsa, yurtseverlik olabilir.

Elbette İran’a yönelik uluslararası niteliği olmayan kararlara uymayacağız.

Cumhurbaşkanı Gül’ün deyimiyle, “Yılda 10 milyar dolarlık doğalgaz aldığımız İran’a hiçbir şey satmazsak, 10 milyar dolarlık dış ticaret açığı yaratmış oluruz.”

Aynı şekilde uluslararası sularda 9 yurttaşımızı temel insan haklarını çiğneyerek ve barbarca davranarak öldüren İsrail’e başka nasıl davranacağız?

Ki, İsrail’in bu tutumu BM raporuyla da kesinleşti.

Bunlar, herhangi bir şeyin küçüğü olmak yerine kendi olan bir ülkenin yapması gereken davranışlar.

Yıllardır, Amerika kızar, İsrail üzülür mantığıyla davrananlar bunu anlamayabilir ve New York Times’la aynı çizgiye düşebilir.

Cumhurbaşkanı Gül’ün defa

larca “İsrail tarafından bize görüşme talebi gelmedi” demesini hiçe sayarak “Türkiye, İsrail’in görüşme talebini geri çevirdi” asparına imza atan New York Times’la...
Zaman hızla değişiyor.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne aday olduğunda istihza ile karşılayanlar olmuştu.

Şimdi bir yıllık görev süresini, müthiş bir zirveyle noktaladık.

Ve aynı Konseye 5 yıl içinde yeniden dönme iddiasındayız.

Times Square’deki dükkanda tezgahtarlık yapan Mısırlı’dan siyasetçilere kadar her kesimde müthiş bir Türkiye hayranlığı, Türkiye saygısı var.

Akılcı ve kendine güvenen duruşu nedeniyle.

Bakın, Türkiye Afrika’daki elçiliklerinin sayısını hızla artırıyor.

Bir elçiliğin açılması 5 milyon dolar, yıllık masrafı ise 2 milyon dolar tutuyor.

Ancak Mozambik’le ticaretimiz elçilik açılmadan önce 20 milyon dolar iken bugün 97 milyon dolara çıkıyor.

Bu amaçla THY elçilik açılan ülkelere sefer başlatıyor, TİKA kalkınma projelerine destek veriyor.

Onun sayesinde “Kara Kıta” Türkiye’ye sempatiyle bakıyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu’na söylenen “Siz bizim için teni farklı Afrikalısınız” sözü, herşeyi bir cümlede özetliyor aslında.

Ancak bunları yaparken Avrupa Birliği hedefi hiç geri plana itilmiyor.

AB üyeliği Cumhurbaşkanı Gül’ün dediği gibi, “Türkiye’nin stratejik bir kararı.”

Şu anda üye olmuş olan birçok ülkeden daha fazla bu üyeliğe layığız ama Almanya ve Fransa’nın uzun vadeli bakış açıları bu yolu tıkatıyor.

Kaybeden kim olacak tarih gösterecek.

Önemli olan bizim küçük Avrupa, küçük Amerika olmadan, Anadolu kültürünün binlerce yıllık geçmişini doğru yansıtabilen bir Türkiye olmamız.

Aslında eksen kaymıyor, yerine oturuyor.

Onun için “Ey Türkiye medyası, titre ve kendine dön” diyorum.



Bu yazı 1,413 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,385 µs