En Sıcak Konular

Kürşat Bumin


Kürşat Bumin
0 0 0000

Yeni anayasa'?



CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ("yeni anayasa"dan bahisle) "Seçimi beklemeyelim, bir araya gelip hemen yapalım" diyor.

Başbakan Erdoğan, "Bütün hazırlıkları herkes yapsın. Gelin hazırlıklarımızı yapalım bütün partiler olarak, STK'lar, medya hep birlikte bu konuda ne katabilirsek sürece. Bu konuyu parlamentoya getirilem. Bu işi bitirelim istiyoruz. Biz sabırlıyız ama 2011'den sonra bu adımı atalım. (...) Gelin hep beraber çalışalım" diyor.

Başkanların açıklamalarına AKP Grup Başkanvekili Bozdağ'ın katkısını da ekleyelim:

"Yeni anayasa bir uzlaşı anayasası olacak. Yeni oluşan Meclis'te kaç grup varsa, hepsinin temsilcilerinin yer aldığı bir uzlaşı komisyonu kurulacak. Bir kişi itiraz etse bile o madde çıkmayacak."

Bu arada MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ın "PKK'nın taleplerini karşılamak için düşündükleri anayasa çalışmalarına MHP asla destek vermeyecek" şeklindeki açıklamasını da unutmayalım.

BDP ise (Hamit Geylani'nin sözleriyle) "Bu ülkenin en acil beklentisi yeni anayasadır. Bu ertelenemez. Seçimlerden önce ele alınmalıdır" deyip şöyle devam ediyor: "Anadilde eğitimin yer almadığı bir anayasa çatışmaları durdurmaz."

Son olarak Başbakan Erdoğan'ın BDP'nin anadilde eğitim isteğini "Bunu bizden beklemeyin" sözleriyle karşıladığını da hatırlatalım. Başbakan'ın "demokratik özerklik" gibi talepleri -"üstü kapalı olarak"- "afaki talepler" olarak değerlendirdiğini de yazıyor gazeteler.

Sizi bilmem ama ben alt alta sıraladığım bu sınırlı açıklamalardan hareketle "yeni anayasa" konusunda hiç de umutlu bir ruh hali içinde olmadığımı söyleyebilirim. Çünkü açıkça anlaşılan o ki, BDP dışındaki dışında kalan bu partilerin -bugün itibariyle- "yeni anayasa"nın nasıl olmasını istediklerine ilişkin tek bir önerileri yoktur.

Kılıçdaroğlu, "Seçimi beklemeyelim, bir araya gelip hemen yapalım" diyor ama "hemen" ne yapılması gerektiği konusunda tek bir cümle sarf etmiyor. Oysa Kılıçdaroğlu'nun (CHP'nin) bu işte bu kadar aceleci ise, önümüze hiç değilse "tadımlık" kabilinden değiştirilmesini istedikleri birkaç maddeyi getirmesi gerekmez mi? Bugünkü anayasanın nesinden, neresinden şikayetçidirler?

Başbakan Erdoğan'ın "Gelin hep beraber çalışalım" çağrısı güzel. Ama bu şimdiden üzerinde çalışılacak konular-maddeler hakkında hiç değilse birkaç ipucu vermesi gerekmez mi? AK Parti ve hükümet "Bütün partiler, STK'ler ve medya"nın anayasanın hangi fasılları üzerinde çalışmasını -çalışması gerektiğini- düşünüyor?

Bozdağ'ın açıklaması ise "yeni anayasa" konusunda "sen bu işi unut!" der gibi sanki. Meclis'teki grupların temsilcileri (2011 sonrası) bir araya gelip "uzlaşı komisyonu" oluşturacak ve komisyon üyelerinden bir kişi itiraz etse bile o madde çıkmayacak. Bozdağ, önümüzdeki seçimlerde Meclis'te tek grubun yer alacağını düşünerek bu açıklamayı yapıyor ise diyecek sözümüz yok; ama eğer Meclis grupları bugünküne benzer bir yapıda olacaklar ise "yeni anayasa" nın yüzünü görmenin bir kere daha "çıkmaz ayın çıkmaz son çarşambası"na kaldığı muhakkak!

Bilmem ben mi çok karamsarım; bana sorarsanız "yeni anayasa" açıklamalarda söylendiği gibi bir "yol haritası"nı izleyecek ise biz bu yeni anayasa metnini daha çoook bekleriz gibime geliyor.

Oysa giderek daha belirgin bir hale geldi ki, Kürt sorunu ve yeni anayasa meselesi birbirinden ayrılamaz iki temel meselesidir. Ayrıca Alevilerin beklentisi de "yeni anayasa" ile doğrudan ilgilidir. Ayrıca 12 Eylül referandum sonucunun açıkça gösterdiği gibi, üzerinden otoriter-totaliter kokular çıkan bugünkü anayasanın medeni bir kılığa bölünmesi sadece "evetçiler"in değil mutlaka önemli miktarda "hayırcı"nın ve –tabii olarak- "boykotçular"ın da arzusudur.

O zaman neyi bekliyoruz? Meclis'teki bütün grupların "uzlaşısı"nı aramak mazeret üretmek anlamına gelmiyor mu? Üstelik Prof. Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı "yeni anayasa"yı da etraflıca tartışmışken. "Yeni anayasa" derken yepyeni, dünyada eşi benzeri bulunmayan bir metinden söz ediyoruz sanki. O halde, etraflıca tartıştığımız söz konusu "taslak"ı önümüze alıp gerek görülen değişiklikleri yapmaya koyularak gecikmememiz gereken bir süreci niçin başlatmıyoruz? Hem de ortada toplumun 12 Eylül'de açıkça ortaya koyduğu değişim-dönüşüm arzusu öylece dururken.



Bu yazı 1,051 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Aralık 2011 'Harbe hazırlık' ve Bahçeli'den 'suikast hazırlığı' yorumu
    • 20 Kasım 2011 Çadırlarda yaşayan depremzedeler kışlalara yerleştirilsin
    • 19 Kasım 2011 'Bedelli' tartışması ışığında Uğur Kantar cinayeti
    • 22 Mayıs 2011 'Darbecilik genleri': Büyük bir keşif!
    • 7 Şubat 2011 Kıbrıslı Türkler ne diyor?
    • 16 Ocak 2011 RTÜK Kanunu'nun 'yayın ilkeleri'
    • 26 Eylül 2010 Yeni anayasa'?
    • 10 Temmuz 2010 Kötümser mi –yoksa- iyimser mi olmalıyız?
    • 28 Mart 2010 Paket'e ilişkin 'üç tarz'ı siyaset'
    • 7 Aralık 2009 DTP'ye de dokunma!
    • 29 Kasım 2009 İki karar da problemli (2)
    • 16 Kasım 2009 'Dersim Açılımı'
    • 5 Ekim 2009 'Yargı' bizi çıldırtmadan…
    • 14 Eylül 2009 'Vatan hizmeti'nin sapkın bir tarifi: İşkence yapmak
    • 2 Ağustos 2009 Çözüm 'Türkiye modeli' çerçevesinde aranmasın sakın
    • 27 Temmuz 2009 YÖK'ün aldığı kararın 'önümüzü açtığı' doğru mu?
    • 9 Şubat 2009 Bir tahliye kararı
    • 18 Ekim 2008 Başbakan'ın desteği
    • 12 Temmuz 2008 Konuyu ikisi de bilmiyor muydu zaten?
    • 23 Haziran 2008 'Lalalık pedagojisi'ne devam

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,756 µs