En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Ben bir hainim



Emekliliği döneminde sergilediği üstün gayretle “Ergenekon davası sanıklığına” kadar yükselen bir değerli general, kendisi gibi düşünmeyen herkesi “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmakla” suçlamıştı...

Sezen Aksu’ya “vatan haini” diyen general hani...

Demek ki Kürtçe, Rumca ve Ermenice şarkı söylemek de “hıyanet” kapsamında görülüyor cennet vatanımızda.

Esasında “içe kapanmacı” ideolojilerde böyle şeyler yadırganmaz. Ortada “kurtarılacak” bir memleket varsa, mutlaka hainler ve bu hainlere karşı savaşan yurtseverler de bulunacaktır...

Değerli general, “bu hainlerin yeni yetiştiğini, başka hiçbir ülkede böyle vatanını satan kişilere rastlanmadığını” söylüyordu ama azıcık tarih karıştırmış olsaydı, bu bilginin yanlış olduğunu görecekti.

İstiklal Mahkemesi uygulamalarını hatırlatmak istemiyorum...

Daha yakın örnekler var.

Mesela, Sıkıyönetim Mahkemeleri kayıtlarında yeterli miktarda haine ulaşmak mümkün...

Belki de bu hain bolluğudur sürekli “birilerini” vatanı kurtarmak zorunda bırakan...

Murat Belge’nin de belirttiği gibi, “Bu generalin fikir ve rütbe arkadaşları 20. yüzyılın başından itibaren durmadan hain tespit ettiler. Nurettin Paşa, Ali Kemal’i kışkırttığı insanların eline verip linç ettirdi, cesedinin üzerine de ‘Artin Kemal’ diye yafta yapıştırdı. Kenan Esengin’in ‘Milli Mücadelede İhanet Yarışı’ diye bir kitabı vardır. Generallerden Faruk Güventürk’ün yeşil takke giyiyor diye bir adamı sokaklarda sürüklediğinin fotoğraflarını hatırlarız. 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün genel askeri söyleminin yanı sıra sıkıyönetim komutanlarının bildirilerini hatırlarız. Türkiye’de ‘hain’ hiç yeni çıkmış olabilir mi?”

Diyorum ya, hiç de güncel zaruretlerden kaynaklanmıyor hain arama edebiyatı.

Hep vardı.

Bundan sonra da olacağı mukadder...

Tabii, hain arama edebiyatından çok, bu edebiyatı yapabilme ayrıcalığına sahip kişilerin konumu can sıkıcı... Bunların medyada ve bürokraside de birtakım uzantıları var. Farklı (ve normal) bir şey söylediğiniz andan itibaren, bu yaftayı kullanma ayrıcalığına sahip kişiler tarafından birden “hain” ilan ediliveriyorsunuz.

Demokratikleşmeyi mi savunuyorsunuz?

Hainsiniz!

Kıbrıs meselesinin, uluslararası hukuka göre bir çözüme kavuşturulması gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Hainsiniz!

Farklılıkların ve karşıtlıkların bir arada yaşayabileceğini mi iddia ediyorsunuz?

Hainsiniz!

Kürt meselesinin çözüme kavuşmasını mı istiyorsunuz?

Kafadan hainsiniz.

Belki de “vatanseverlik” denilen şeyin ne olduğunu tartışmak lazım... Belki o zaman nereden ve nasıl türediğini bilemediğimiz “hain olgusunu” daha iyi anlayabiliriz.

Kendisi gibi düşünmeyenleri bir kalemde hain ilan eden eşhas, kuşkusuz, bu cesareti vatana bağlılığından alıyor. Zımnen, ötekini dışarıda bırakan bu vatana bağlılık cesaretinin bazen nelere yol açtığını “tanırım, iyi çocuktur” sözlerinin sarf edilmesine yol açan Şemdinli olaylarından ve Hrant Dink’ten biliyoruz.

Bayan Çölaşan, referandumda “evet” oyu kullananların “hain” olduğunu söylemişti.

Bence iyi etmişti.

Böylece “yerimizi, konumumuzu” ve sayıca üstün olduğumuzu öğrendik...



Bu yazı 1,270 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,883 µs