0 0 0000

Kahire'nin yeni patronu ABD'nin ve ordunun gösterdiği olacak

Mısır'ın ders kitaplarından Osmanlı’yı “fatih” olmaktan çıkarıp “işgalci” yapmasının “acınası” sebepleri var...

Bunu küçümsemek için yazmıyorum.. Kahire’nin durumu haylidir müşkil ve önümüzdeki aylar daha da kötü olacak.

Osmanlı ve Türkiye arasında kurduğu psikolojik bağ ezikliğin o kadar aleni bir ifadesi ki, Kahire yönetiminin kitaplardan "fatih"i çıkarması haberini duyuran Mısır gazetelerine yorum yapanlar dahi, “ders kitaplarındaki son değişiklik son zamanlarda Ortadoğu’da artan Türk etkisine duyulan tepkinin bir göstergesi. Mısır, Türkiye’nin Ortadoğu’da artan rolünden rahatsızlık duyuyor ve bu etki ile Osmanlı İmparatorluğu’nun oynadığı rol arasında özdeşlik kuruyor" diyorlar...

Bunu anladıktan sonra Mübarek’e kızmak zorlaşıyor. Ama bu vaka, Kahire diktatörünün İsrail-Filistin görüşmelerindeki “duruşu” ile de kendini belli ediyor zaten.

Önünde Obama ve Netanyahu, öbür uçta Ürdün Kralı, yürüyüş kolundaki yeri ve görüntüsü bölgesel politikadaki yerini işaretliyor.  Ve o yer, Mısır halkı tarafından da beğenilen bir yer değil.

Mısır’ın dış politika denklemi çok sade; ABD’nin bölgesel stratejisi neyse onu uygulayan, destek veren! ABD’nin bölgesel beklenti ve stratejileri, Mısır’ın menfaatine veya değil fark etmez. Kahire ve Mübarek yönetimi ABD politikalarının ve İsrail güvenliğinin bölgedeki uzantısı.

Bu kadar.

ABD açısından bunu pekiştiren başka dış etmenler de var; mesela Türkiye’nin bölgesel ağırlığının artması, İsrail ve İran gelişmelerindeki rolü gibi! 

Bu durum Amerika için Mısır’ı kilit ülkelerden biri haline getiriyor. Öte yandan Mısır halkı ve özellikle muhalif kesimler, ABD’nin politikasının bir parçası olmaktan, ülkenin kendi politikası olmamasından huzursuz.

Bunun için de herkes Mısır yönetimine “itaatkâr alternatif” diyor.

İtaati kime gösterdiği malum.. Fakat, ‘kimin alternatifi’ derseniz, işte o sorunun yanıtı da ders kitaplarından geliyor karşınıza.

İç politika açısından ise durum daha vahim.. Herkes Hüsnü Mübarek’in ‘gidici’ olduğunu biliyor.. 29 yıldır ülkeyi yöneten Mübarek 30’uncu yılın sonunda muhtemelen iktidarda olmayacak.

2011’de seçim var.. Normal olarak beklenen iktidar partisinin kimi aday gösterirse onun seçilmesi. Tabii ordu izin verirse!

Mübarek’in oğlu aday olarak uzun zamandır gösteriliyor ama bunun için Mısır ordusunun içinin rahatlatılması gerekli. Mısır ordusunun iç siyasetteki gücü öyle böyle değil.

Şöyle söyleyeyim; Otoyollar yapıp, buzdolabı, çamaşır makinası üretip bir de ihraç eder hale gelmiş. Kısaca ordu istemezse kimse lider olamaz.

Peki parti?. Zaten sorun da burada. Mübarek’in oğlu partinin yeni zenginleri ile daha sıcak bağlara sahip. Ordu ise aynı partinin eski zenginleriyle.

Özetle kim Mübarek’in koltuğuna oturursa otursun ordunun yerinin güvende olacağını garanti etmeli.

Peki bu iç ve dış dengelere bakıldığında Mısır halkının hayrına bir yeni liderlik inşası mümkün mü?

Tabii ki değil.. Kahire hem Washington’a hem de kendi ordusuna boyun eğmek zorunda kalacak!

Bedelini de halk ödeyecek.

Hani şu 400 yıl Osmanlı “işgal”inde kalıp, o günleri bugün bile hayırla yâdeden halk.

Bu yazı 2,827 defa okundu.