En Sıcak Konular

Ertuğrul Özkök


Ertuğrul Özkök
0 0 0000

Hayır Ahmet, babanı sen öldürttün!



1988 yılında Hürriyet’in Ankara temsilcisiydim.

Bir gün Gazetenin sahibi Erol Simavi aradı.

“Şekerim senden bir isteğim var. Şimdi bir anons yazacaksın. Bundan böyle Turgut Bey’in yurtdışından getirdiği kıymetli genç insanlar için haberlerde ve yazılarda ‘Özal’ın prensleri’ veya benzer küçük düşürücü ifadeler kullanılmayacak. Bu anonsu da büronun ortasında bir yere asacaksın.”
Dün bazı gazetelerin manşetlerinde Ahmet Özal’ın sözlerini okudum.
1988 yılında Özal’a düzenlenen suikastın arkasında Erol Simavi varmış.
“Yuh artık!..”
Bu deli saçması lafları iki gazetenin manşetinde okuyunca içimden bunu haykırmak geldi.
Bir insana böylesine insafsız bir iftira atmak bu kadar mı ucuzladı?
Böyle pespaye bir iddiayı manşetlere taşımak bu kadar mı basit bir iş?
Madem bu kadar basit ben de ortaya bomba gibi yeni bir iddia atıyorum.
“Turgut Özal’ı babasının parasına el koymak için Ahmet Özal öldürttü...”
Hadi buyur temizle.
Madem iftirada atış serbest, madem manşetler her tür pespayeliğe amade.
Buyrun bir iftira da benden.
Hadi manşetlere çekin.
* * *
Beni gazeteciliğe Erol Simavi getirdi.
Onunla 8 yıla yakın çalıştım.
Ailesini yakından tanıdım.
Çok kimsenin bilmediği bir gerçeği açıklayayım.
Erol Simavi gizli bir Turgut Özal hayranıydı.
Öldüğü gün İsviçre’den arayıp, gazeteyi neredeyse benimle birlikte hazırladı.
Turgut Özal’a yakınlığı ve hayranlığı nedeniyle adı “Özköşk”e çıkarılmış beni 4 yıl Ankara temsilcisi, 3 yıldan fazla da genel yayın yönetmeni olarak o tuttu.
Özal’a tek kızgınlığı kâğıda koyduğu fonlardı.
O mektup dışında Erol Bey’in Özal’la ilişkisi hiçbir zaman kötü olmadı.
Suikastın yapıldığı yıl 1988.
Şimdi 2010’dayız.
Aradan geçmiş 22 yıl.
Adama sormazlar mı, “Kardeşim 22 yıl neredeydin?”
Sevgili Kardeşim Ahmet, sen ki, Erol Simavi’nin yanından ayrılmazdın, hiç mi aklına gelmedi sormak.
Hiç mi geçmedi içinden, “Babanın katilinin yakasına yapışmak?”
Suikasttan sonra “Gazeteyi sattı, yurtdışına gitti” diyorsun.
* * *
Suikast 1988’de, Erol Simavi Hürriyet’i 1994’te sattı.
Arada var 6 yıl.
Ayrıca Erol Bey nereye gitmiş?
1979’lu yılların sonundan itibaren yurtdışında yaşadığını bilmiyor musun?
Onunla oralarda kaç defa buluştuğunu da anlatsana?
Yoksa sen de mi bu suikastın “planlayıcılarındansın Ahmet kardeşim”?
Normal bir hukuk devleti olsa, bu iftirayı atan adamın hayatını karartırlar.
Bu kadar ucuz mu bir insana “Katil” demek?
* * *
Şurası doğru, Turgut Bey, suikast işini fena halde kafasına takmıştı.
Rahmetli Yavuz Gökmen, Günaydın’da çalışırken, Turgut Bey onu tekneye çağırmıştı. Yavuz izlenimlerini yazdı.
Turgut Bey teknede üç kez üst üste suikast sırasında çekilen filmlerin kasedini izlemiş.
Hatta o günlerde suikastı yapan Kartal Demirağ’ı gizlice Başbakanlık Konutu’na getirtip konuştuğu bile söylenmişti.
Suikast olayını en iyi bilen insan, Mehmet Ağar’dı.
Ağar, Kartal Demirağ’ın, “Şöhretli olmak isteyen bir kişiliğe sahip olduğunu” söylerdi.
Ona göre arkasında bir örgüt falan da yoktu. Zaten suikastta kullandığı silah da derme çatma bir şeydi.
* * *
Şimdi gelelim asıl soruya.
22 yıl sonra böyle ağır bir iftira neden tekrar tedavüle sokuluyor?
Sakın arkasında başka menfaatler olmasın...



Bu yazı 1,421 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Ocak 2011 İslam’ın samimi sesi bu mektupta
    • 23 Eylül 2010 Hayır Ahmet, babanı sen öldürttün!
    • 2 Temmuz 2010 Halk avukatları silkeliyor
    • 1 Haziran 2010 Size sesleniyorum İsrailli dostlarım
    • 15 Mayıs 2010 O kitabı yeniden yayınlamak isterdim
    • 11 Şubat 2010 Postmodern faili meçhuller
    • 7 Ocak 2010 Eyvah, yine dil zaptiyeliği mi
    • 5 Ocak 2010 Önümüzdeki dönem yükselecek yazarlar
    • 3 Ocak 2010 Genel yayın yönetmeni nasıl gider
    • 9 Aralık 2009 Herkesin iki oy hakkı olmalı
    • 25 Kasım 2009 Ergenekon sanığı ile ortak hisler
    • 12 Kasım 2009 Bu da benim ilerleme raporum
    • 14 Ekim 2009 Kimse bana şunu sormadı
    • 1 Ekim 2009 Jurnalci gazetecilere yazıyorum
    • 16 Eylül 2009 Provokatör veya yoldaş
    • 11 Eylül 2009 Gazetecinin felaketi
    • 27 Ağustos 2009 Ben, gazeteci Ertuğrul Özkök
    • 28 Temmuz 2009 Cesur Türkler, cesur Kürtler
    • 16 Temmuz 2009 Manşet yapmamak doğru muydu
    • 8 Temmuz 2009 Kavgayı bitirmek için plan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,706 µs