En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Yasaklı günün düşündürdükleri



Bugün sandık başına gidiliyor, ama sandığın başına neden gidildiğiyle ilgili bilgi vermek de konuya ilişkin yorum yapmak da yasak... Yüksek Seçim Kurulu (YSK) dünden başlayarak bugün uygulanacak kapsamlı yasakları uzun uzun açıkladı: Propaganda yasak... Saat 18.00'a kadar TV kanallarının oylamayı etkileyecek haber ve yorum yayınlamaları yasak... 18.00 ilâ yayın yasaklarının kalkacağı 21.00 arasında yalnızca YSK bildirileri yayımlanabilecek...

Yasaklı bir günde işlenmeye değer iki konuya değinmekte yarar var. İlki şu: Tuhaf bir ortamda, sanki ayıp bir iş yapıyormuşuz gibi icra ediliyor seçimler bizde... İkincisi de en az ilki kadar önemli: Seçim kampanyaları sırasında, gazeteler ve TV kanalları, okurlarını resmen aldatıyorlar...

Yıllardan beri kimseler "Acaba bu yasakların sebebi ne ola?" diye sormadığı ve uygulamaya itiraz etmediği için en koyu yasaklar halen devam edip gidiyor. Sahi neden uygulanıyor bu yasaklar? Taraflar propagandalarını oy kullanılacak günün arefesinde durduruyor, gazeteler o gün oylamayı etkileyecek haber ve yorum yayımlayamıyor, TV kanalları siyasetten uzak duruyor da, neden?

Bunun tek bir cevabı var: 'Seçmen' de denilen oy kullanacak vatandaşın etkilenebileceği düşünüldüğü için...

Nasip oldu, pek çok demokratik ülkede seçim veya referandum izledim; hemen hepsinde propaganda ve oy vereni etkileme çabaları sandık başına gidildiği gün de sürüyordu. Sadece ABD'de, Almanya'da, İngiltere'de değil, sözgelimi komşumuz Yunanistan'da bile tam bir propaganda günü olarak geçiyor oy kullanılan gün.

Oy verenlerin kanaatlerini etkileme süreci sandık başına kadar sürüyor başka ülkelerde; seçmen sandığa doğru ilerlerken partilerin bayraklarını görüyor, taraftarların sloganlarını dinliyor...

Propaganda yasağının gazete ve televizyon kanallarını da kapsayacak genişlikte uygulanmasının zararları da olabiliyor. Geçmişte yasaklara uyularak atılmış masum görüntülü kasıtlı manşetler yüzünden oylar iptal edilmişti de, o manşetlerle mağdur edilen partiler ve adaylar yasaklar yüzünden vatandaşı yanlışa düşmemeleri için uyaramamışlardı.

Uyarıyı yapabilecekler siyasi kimlikli kişilerdi; onların ekrana çıkmaları yasaktı da ondan...

Seçimleri ve halkoylamasını bir tür angarya saydığımız devirlerin mirası olan yasakların bugün hiçbir yararı olduğunu sanmıyorum. Ülkeyi yönetecekleri seçtiğimiz ya da kendimizle ilgili önemli kararlar hakkında tavır belirlediğimiz günleri yasaklarla karartmak yerine bir bayram şenliği havasında geçirmek herhalde daha uygun olur.

İkinci konu biraz bizimle ilgili: Bu halkoylaması öncesinde medyanın neredeyse ortasından ikiye bölündüğü bir kez daha görüldü; ancak her gazete, TV kanalı veya bunların bağlı olduğu medya grubu kendisini tartışmaların dışındaymış gibi gösterme derdine düştü. Okurlarının bildiğini okurlarından saklayan bir anlayış herhalde dürüstlükle bağdaşmaz.

Niçin Batı'daki örnekleri izleyerek neden yana olduğumuzu açık seçik ilân etmiyoruz ki? Sahtekârlık okurların aleyhine çalışıyor.

Oylanacak pakete olumlu/olumsuz bakan gazeteler ve kanallar bu tavırlarını henüz kampanyalar devam ederken duyurdukları taktirde, sandık başına gidilen güne kadar yapacakları yayınların tarafgirliğine de okurlarını hazırlamış olurlar. Bizde kendisini tarafsızmış gibi göstererek 'taraflı' yayın yapıldığı için okurlar aldatılmış oluyor.

Artık bundan da vazgeçmek ve tutulan tarafı önceden ilân etmek gerekiyor.

Halkoylamasının içeriğiyle ilgili yayın yapılamayan bir günü uygulamadaki yanlışlara işaret etme vesilesi saydım. Umarım gelecek seçimde veya halkoylamasında daha dürüst gazeteler çıkarırız; sandıkların başı da neşelenir.

yenişafak



Bu yazı 1,138 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,628 µs