Toplum olarak ne kadar farkına varıyoruz bilmiyorum ama anayasa mücadelesinin asıl olarak bir "arka bahçe" mücadelesi olduğu kesin. Bu noktadan bakıldığında, CHP'nin geleneksel duruşundan bir milim ayrılmadığı da muhakkak.
Arka bahçe... CHP'nin arka bahçe gibi gördüğü yüksek yargı alanı...
Hatırlayalım, paket Meclis'te görüşülürken CHP, "Üç maddeyi çıkarın diğer tüm maddeleri destekleyelim" görüşündeydi.
Üç madde, parti kapatmanın zorlaştırılması, Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın statüsü ile ilgiliydi.
Parti kapatma kılıcı, İslam ve Kürt duyarlıklı partilere karşı işliyordu.
Anayasa Mahkemesi parti kapatıyor ve CHP'nin ana muhalefet misyonunun yargı ayağını tamamlıyordu.
HSYK, yargıda, CHP tandansında bir kadrolaşmayı mümkün kılıyordu.
Bu üç alan, yeniden düzenlenmeden, kurulu düzenin tek parti karakterinin değişmesi, dolayısıyla gerçek anlamda, millet iradesinin belirleyici olması imkan dahiline giremiyordu.
CHP, sandıktan hiçbir biçimde çıkamasa bile, gizli bir iktidar halinde hükmetmiş oluyordu. Ya rakiplerini tasfiye ederek ya yasama ve yürütmenin iradesini yargı yoluyla ipotek altında tutarak...
O üç maddenin CHP için böylesine stratejik değeri olmasının arkasında, o gizli iktidarı kaybetme endişesi vardı.
Parti kapatmayı zorlaştıran madde, Meclis'te yeterli çoğunluğu bulamadı ve düştü. Orada MHP, BDP ve AK Parti'nin bazı üyeleri, kendi siyasi çizgilerine rağmen, CHP'li gibi davrandı.
Diğer iki madde Meclis'ten geçti, Anayasa Mahkemesi'nde bir ölçüde budandı ama yine de milletin önüne gelebildi.
Şimdi CHP, bu defa Kılıçdaroğlu ile müthiş bir "arka bahçe" mücadelesine soyundu.
Kesin olan şu ki Kılıçdaroğlu, o iki madde için, Anayasa Mahkemesi ve HSYK için savaşıyor.
Buradan baktığımızda ben Kılıçdaroğlu'nun klasik CHP'den farklı gözüken tüm çıkışlarını temelsiz buluyorum. CHP ana misyonunu ifa ediyor, bunu yıpranmış Baykal ile değil, yeni sürüm Kılıçdaroğlu ile yapıyor, tek yenilik bu.
Bu noktada iktidarın yargıyı ele geçirmesi tarzındaki tüm iddiaların içi boş.
Yapılan düzenleme sadece olabildiği kadar, yargıyı arka bahçe olmaktan kurtarma, yani daha tarafsız hale getirme sonucunu doğuracak.
Yapılan sadece AYM'nin ve HSYK'nın dar bir çevrenin al gülüm-ver gülüm sisteminde şekillendirmesinden kurtarılıp, yine yargıçlar camiası içinden ama daha geniş bir tabandan seçilerek oluşturulması...
Bu bile istenmiyor.
Görüldü ki, eski CHP'li bakanlar, yargı içinde kulis yapıyor. "Dedelik" vasfı da bulunan bu bakanlar, o vasıflarını devreye sokuyor mu bilemiyoruz ama kesinlikle bir ideolojik tercihle çalıştıklarını düşünmek kaçınılmaz.
Aksiyon dergisi, yüksek yargıdaki kadrolaşmaya ilişkin her şeyi gözler önüne seren bir araştırma yaptı. Varılan sonuç çok net: "Yüksek yargıya akraba, hemşehri ve YARSAV üyesi olmayan giremez."
Bu araştırmanın ortaya koyduğu sonuca göre, YARSAV'ın tüm adli yargı camiasındaki üye sayısı yüzde 8.4'e tekabül ediyor, peki Yargıtay'daki ağırlık ne? Yüzde 40.3.
YARSAV'ın kurulduğu 2006 yılından bu yana Danıştay'a seçilen üyelerin yüzde 25'i bu dernek üyeleri arasından çıkmış.
Hiç kuşkusuz YARSAV'ın bir ideolojik çizgisi var ve hiç kuşkusuz bu ideolojik çizgi, CHP ile çok önemli paralellik arz ediyor.
O zaman CHP mücadelesi ile YARSAV mücadelesi anayasa oylamasında "hayır"da üst üste oturuyor.
YARSAV'ın blok oyları
Aslında şu anda yargı camiası, bu anayasa değişikliği gerçekleştikten sonra bile, YARSAV örgütlenmesinin yapılacak seçimlerde, blok eğilimler oluşturabilmesi sebebiyle, HSYK'da etkili olabileceği ihtimaliyle çalkalanıyor.
Yapılan değerlendirmelerde YARSAV camiasının yargı bünyesinde oy kullanacak olan bin beş yüz-iki bin kişiyi etkilemesinden söz ediliyor. Bu değerlendirmelere göre, şayet bu YARSAV bloklaşması karşısında etkin bir toparlanış gerçekleşmezse, anayasa değişikliği de boşa çıkmış olacak.
Yargı camiası şu anda, yargıdaki YARSAV bloklaşmasının nasıl aşılacağı sorununa odaklaşmış durumda.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle