En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

Adalet ve özgürlük için



Referanduma gidecek olan anayasa paketinin ne getirip, ne götüreceği hâlâ tartışılıyor.
Kimi "hayır" diyerek hiçbir şey getirmeyeceğini, hatta yargının ele geçirileceğini, kimi "evet" diyerek toplumun daha da özgürleşeceğini ve vesayet rejimine ilk darbe olacağını, kimi de boykot ederek durumun değişmeyeceğini söylüyor.
Kuşkusuz bu mücadele sadece partiler arasında geçmeyecek.
Bu referandumla ilk kez devreye sivil toplum da giriyor.
Geçmişi bir düşünelim. 27 Mayıs darbesinden sonra 1961'de yeni bir anayasa yapıldı. Ne yapılış biçimini, ne de içeriğini hiç kimse tartışamadı. 1980 askeri darbesinden sonra da bugünkü anayasa hazırlanıp, halka sunuldu. O zaman da kimse çıkıp "hayır" diyemedi.
Daha ilginci bırakın tartışıp konuşmayı, "mavi" renkli hayır pusulalarını vermek bile cesaret işiydi.
1987'de, bir demokrasi ayıbı olan eski siyasilerin yasaklarının kaldırılması referandumu da pek halka mal olmadı.
En son yapılan "Cumhurbaşkanını halk seçsin" referandumu ise 2 2 Temmuz 2007 seçimlerinin hemen ardından yapıldığı için özel bir kampanyaya gerek kalmadan oylanıp geçti.
Peki, şimdi ne oluyor?
Herkes her şeyi tartışıyor. "Halk bunu bilmiyor" diyenlere de en iyi cevabı bir internet sitesi veriyor. Adı, www.durumnetevet. com. Girdiğinizde hem anayasa paketinin madde madde neler getirdiğini görüyorsunuz hem de çok anlamlı şu manifestoyu okuyorsunuz.
"Sıradan insanların karar ve hâkimiyeti ele aldığı yeni bir dönem başlıyor.
Bir liderin ağzından çıkan bir söz kaderimizi belirleyemeyecek.
Doğru olanı, iyi olanı aklımızla bulup yaygınlaştıracağız.
Birleşen akıllarımız, bizi yönetmek sevdasındaki bütün akıllardan üstün olacak.
(...) Bu referandumun kaderini biz belirleyeceğiz.
Bütün zamanlarda;
Değişim, statükodan iyidir.
Sivil yönetim, diktatörlüklerden iyidir.
Demokrasi, darbeden iyidir.
Milli irade vesayetten iyidir.
Oylayacağımız şeyi anlayabiliyoruz. "Evet" diyoruz.
Sizi, sıradan insanların yönetim aracı olan bu platformu genişletmeye davet ediyoruz."

Karayolları bunu görmüyor mu?
Anadolu'nun neresine giderseniz gidin, duble yolları görmek mümkün. Şehirler eskisi gibi birbirine uzak değil. Ancak son 4-5 yıldır zaman zaman geçtiğim İstanbul'u İzmir ve Bodrum'a bağlayan yol, ne yazık ki bir türlü bitmiyor. Yıllardır çalışmalar sürüyor. Kuşkusuz bu tür uzun ve işlek yollar kısa sürede bitmeyebilir. Ancak hiç olmazsa turizm trafiğinin yoğunlaştığı temmuzağustos aylarında bu çalışmalar daha disiplin altına alınamaz mı?
Bir süre önce Bursa-Balıkesir arasında inanılmaz bir trafiğe rastladım. Niçin beklediğimizi bilmeden saatlerce bekledik. Yol kenarında bekleyen bir trafik polisine sordum: Çok normalmiş gibi cevap verdi; "Karayolları çalışması var..."
Nihayet o çalışmanın yapıldığı yere ulaştık. Ne yapılıyordu biliyor musunuz? Yol şeritleri çekiliyordu. Temmuz sıcağında ve öğlen saatlerinde iki tarafta da kilometrelerce kuyruk oluşturacak şey, trafik çizgileri... Yazık... Bu yol İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi Türkiye'nin en çok tatil yapan kentlerini Ege'ye bağlıyor. Bu yolda böyle plansız programsız iş yapmak resmen tatilcilere çile çektirmektir. Geceler çuvala mı girdi?
İstanbul'un E-5 trafiğini hatırlatan bu tür tıkanmalara o yol üzerinde başka yerlerde de rastladık. Karayolları Genel Müdürü'nün bunu anlaması için o yollardan geçmesi mi gerekiyor?
Bayındırlık Bakan Mustafa Demir'in ne düşündüğünü merak ediyorum.

sabah



Bu yazı 1,051 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,323 µs