Okuldan sınıf arkadaşı olduğu için dayanışma istifası da olabilir, Orgeneral İlker Başbuğ’un baskısıyla da olabilir.
Koskoca general emekliliğini istediyse saygı duymak gerekir.
Herkes meslek hayatının bir noktasında “yeter” diyebilir.
Aslında “yeter” demek büyük bir olgunluk göstergesidir çünkü vazgeçemediğiniz şeyler sizi esir alır.
Kimileri bu olgunluğu gösteriyor, kimileri giderken bile güç gösterisi yapma çabasına devam ediyor.
Bir Genelkurmay Başkanı düşünün ki, görevi süresince kamuoyuna verdiği tüm bilgiler yanlış çıkmış.
Bir komutan düşünün ki, yargıya doğrudan müdahale etmiş, en azından etmeye çalışmış.
Komutası altındaki askerlerin önemli bölümü ciddi ithamlarla yargı önüne çıkarılmış.
Kefil olduğu generalin AK Parti’nin kapatılma davasında delil olarak kullanılan kimi internet sitelerinin kurucusu olduğu ortaya çıkmış.
Bir komutan düşünün ki, kuşkulu baskınları, kirli “Heron” konuşmalarına açıklık getirememiş.
Bu konular gündeme geldiğinde “dut yemiş bülbüle” dönüyor.
(Gerçi konuştuğu gazeteciler ona böyle sıkıntılı sorular yöneltmiyor.)
Say say bitmez.
Aslında dünyanın herhangi demokratik bir ülkesinde bu kadarı bile bir generali görevden almaya yeter...
Şimdi bu komutan gider ayak komuta kademesini kendi istediği gibi biçimlendirebilmek için Ankara’yı birbirine katıyor.
Sanki görev süresi müthiş başarılarla dolu da gelecek kademeler hakkında sözsahibi olmak istiyor.
Yüksek Askeri Şûra toplantısı sırasında şehit yakınlarının protesto gösterisi yapması bir ilktir.
Çünkü evlatlarının neden öldürüldüğü konusunda şüpheleri var.
Ancak bizim “misyonu belli” medyamız, bir ilk olarak kimi komutanların atamasının yapılmamasını gösteriyor.
Kriz çığlıkları atıyor.
Türkiye’nin kaderi 3-5 komutanın atamasına bağlıymış havası yaratılmak isteniyor.
Asıl soru hasıraltı ediliyor.
Asıl soru ise şudur, bu komuta kademesi kendilerine genç yaşta emanet ettiğimiz evlatlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmekte midir?
Onların her ihmalinin, farklı kararlarının bedelini bu ülkenin gençleri canlarıyla ödüyor.
Şimdilik derinden yükselen bir protesto bu.
Çünkü ölenler “sıradan” halk çocukları.
Tuzla’da ölen işçileri görmeyenlerin onları görme ihtimali yok ki buna iktidar da dahil.
Gariban çocuklar Heronlar’ın gözü önünde öldürülüyor, generaller Ankara’da karargahta kılları kımıldadan seyrediyor.
Haber patlıyor ama o çocukların seçtiği siyasilerin de kılı kımıldamıyor.
Kimse sesini yükseltmiyor çünkü korkuyorlar.
Bu ülkede bir korku vardır ama o asker korkusudur.
Asker sözkonusu olunca herkes “aman başıma bir iş gelmesin” havasına bürünür.
Geçmişe bakınca bu korkunun haksız olmadığını görüyoruz aslında.
Ama hala korkunun kaynağını başka yerlerde göstermeye çalışanlara sadece gülüp geçiyoruz.
Evet, halkın derdi evladının canı, dökülen kan.
Komutanların derdi ise koltuk.
Türk kanı mı demiştiniz!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle