En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Vurun bakalım doktora!



Toplumda doktorlara ve hemşirelere karşı müthiş bir ‘nefret kasırgası’ esiyor. Gazetelerin üçüncü sayfaları da her gün darp edilen sağlıkçıların haberleri ile dolup taşıyor:
  • Hemşire dayak yedi, yoğun bakım ekibi topluca istifa etti.

  • Her yerden hekime darp haberi geliyor

  • Sağlıkçılar şiddetten şikâyetçi

  • Hasta hakları, sağlıkçıları şikâyet ve fiili saldırı olarak algılanıyor

  • Kahramanmaraş’ ta doktora saldırı

  • Rapor vermeyen doktora otomobiliyle çarptı

Bunlar birkaç ayın değil sadece son birkaç günün haber başlıkları. Artık trafik kazası haberleri gibi kanıksadığımız bu saldırı haberlerini okuyunca ‘Neyse ki ölen olmamış’ diye şükreder hâle geldik.

Isparta-Burdur Tabip Odası'nca 2008'de yapılan ''Sağlık Çalışanlarının Şiddete Uğrama Sıklıkları'' konulu araştırmada da sağlık çalışanlarının yüzde 96'sının çalışma yaşamları boyunca en az bir defa şiddet içeren olaya tanık oldukları belirlendi. Pratisyen hekimler yüzde 66 oranı ile en fazla şiddete tanık olan grubu oluşturuyor. Araştırmaya katılanların yüzde 45'i son bir yıl içinde şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, kadınlar arasında bu durumda olanların oranı yüzde 58, erkekler arasında ise yüzde 26 olarak belirlendi. Son bir yıl içinde uzmanların yüzde 36'sı, asistanların yüzde 33'ünün şiddete maruz kaldığı sonucuna yer verilen araştırmada, kamu sağlık hizmetinde çalışan uzman hekimler arasında bu oranın yüzde 45, özel sağlık hizmetlerinde çalışan uzman hekimler arasında ise yüzde 5 olduğu belirtildi.

Peki, ne oldu da yakın zamanlara kadar sütünün, yumurtasının, tavuğunun, meyvesinin, sebzesinin en lezzetlilerini yemeyip medyunu şükran oldukları doktorlarına getiren, doktorlarını gördüklerinde ayağa kalkıp önlerini ilikleyen hastalar ve hasta yakınları böylesine saldırgan oldular? Canımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz, kimseye söyleyemediğimiz dertlerimizi, sırlarımızı paylaştığımız doktorlara duyulan bu büyük öfkenin sebebi nedir?

ŞİDDETİN SEBEPLERİ

Hekimlere yönelik bu saldırıları ‘münferit bir olay’ veya ‘dellenmiş bir hasta yakının tasvip edilmesi mümkün olmayan davranışı’ gibi değerlendirmek başımız kuma gömmekten başka bir şey değil bence. Hekimlere yönelik bu şiddetin, sosyologlarca araştırılması gereken çok yönlü ve çok önemli toplumsal bir mesele olduğu kanaatindeyim.

Tıptaki şiddetin temel sebepleri şunlar:

BİR: Şiddet sadece doktorlara yönelik olmayıp yediden yetmişe toplumun tüm kesimlerini etkileyen bir olay hâline gelmiştir. Bakıcıları tarafından acımasızca dövülen bebekler, yuvalarda öğretmenleri tarafından hırpalanan çocuklar, birbirlerine bıçak çeken ilkokul öğrencileri, tabanca ile vurulan liseliler, yol verdin vermedin veya otopark yüzünden o güne kadar hiç tanımadığı biri tarafından delik deşik edenler… bu toplumsal şiddetin hepimizin çok iyi bildiği kurbanları değil midir?

İKİ: Toplumda son senelerde her alandaki yozlaşmadan tıp da kendine düşen payı almış ve bir zamanlar kutsal meslek olarak bilinen hekimliğin saygınlığı hızla azalmaya başlamıştır. Bugün doktor denince hayat kurtaran, dertlere deva bulan kişiler değil, bıçak parası alan, hastanede yüzüne bile bakmadığı hastalara muayenehanede candan ilgi gösteren, ilaç firmalarının bir dediğini iki etmeyen kimseler anlaşılmaktadır.

Tıptaki yozlaşmada, başta ettikleri yemini unutan bazı doktorların bizzat kendileri olmak üzere, oy peşinde koşan popülist siyasetçi ve bürokratların, kendine bile hayrı kalmamış üniversitelerin, boğazlarına kadar politikaya batmış tabip odalarının, tek amaçları daha çok kâr etmek olan ilaç endüstrisinin de önemli katkıları vardır. Sağlığın çok kâr getiren bir sektör hâline dönüşmesi ve bunun bir takım tıp dışı çevreler tarafından çok iyi kullanılması da yozlaşmayı hızlandırmıştır.

ÜÇ: Son yıllarda ortaya çıkan ve aslında gerçekten önemli olan ‘hasta hakkı’ kavramının bizde maalesef yanlış anlaşılması, hatta bazı kişi ve kurumlarca gaddarca hekimlerin aleyhine kullanılması da bu şiddetin sebeplerinden biridir. Kanunlardaki hata ve boşluklardan da yararlanılarak doktorlara açılan davalar da her geçen gün çığ gibi artıyor. Doktorlar hastaların rakibi veya düşmanıymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hasta hakkı doktoru dövme hakkı olarak anlaşılıyor. Elbette yanlış yapan, ihmali olan, kusuru olan hekim bunun cezasını çekmeli ama yaşanan her olumsuzluktan doktorların sorumlu olmadığı da unutulmamalıdır.

DÖRT: Medyanın da şiddetteki rolünü gözden kaçırmamak lâzım. Doğruluğu kanıtlanmamış hasta şikâyetlerinin (hatta bazen iftiraların), hekimi suçlayan haberler olarak yayınlanması, hekimin gerçekten kusurlu olduğu münferit bir olayın sık yapılan bir yanlış gibi sunulması olağan olmuştur. Hekim yorgunluğu, iş yoğunluğu, alt yapı ve teknolojik yetersizlikler, sistem hataları hiç hesaba katılmadan, sağlıkla ilgili her olumsuzlukta doktorlar suçlanmaktadır.

Yoğun bakımda yer yoktur, suçlu doktordur. Ameliyatta elektrikler kesilir, suçlu doktordur. İlaç alerji yapar, suçlu doktordur. Kan bulunamaz, suçlu doktordur. Hasta iyileşmez, suçlu doktordur.

Gelelim neticeye

Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde “Van İli Örneğinde Terör Suçlarına Karışanların Sosyal Psikolojik Açıdan Değerlendirilmesi” konulu araştırmada aile fertlerinden birinin hatalı yapılan ameliyat yüzünden ölmesinin de terör örgütüne katılma gerekçelerinden olması durumun vahametini ortaya koyuyor.

Doktorların içinde yaşadığımız sağlık sisteminin sorumlusu değil kurbanları olduğunu düşünüyorum ve diyorum ki:

Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Doktorlarımıza sahip çıkalım. Zaten çok zor şartlar altında, fedakârca hizmet veren doktorların yalan yanlış suçlamalarla morallerinin bozulmasından, motivasyonlarını yitirmelerinden en çok zararı yine hastaların (hepimizin) göreceğinin bilmem kimse farkında mı?



Bu yazı 1,783 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,633 µs