En Sıcak Konular

Taha Akyol


Taha Akyol
0 0 0000

Lozan tartışması



BÜTÜN ülkeler için ‘kurucu’ belgeler yarı-kutsaldır. Bu belgeler tarihselleştikte daha bir ‘kutsal’ hale gelirler. ABD’nin İstiklal Beyannamesi, Frasızların İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, İngilizlerin çok daha uzaklardaki Magna Carta’sı ve bizim için Lozan böyledir.
Millet olmanın kültürel değerleridir bunlar.
Ama akademik açıdan incelerken saygılı bir dille ‘eleştirel tarih’ metodları da uygulanır elbette.
Ancak Türkiye’de hem ülke bütünlüğü hem ‘kurucu ideoloji’ kaygıları sürdüğü için, Lozan’ı eleştirirken de savunurken de polemik diline sürükleniyoruz. Onun için Lozan’ı “zafer mi, hezimet mi?” ikilemine sürüklemişizdir.
Her ak-kara sınıflaması gibi ufuk daraltıcı ve öğrenmeyi engelleyici bir dehlizdir bu.
Bunları neden yazıyorum? Sayın Oktay Ekşi’nin dünkü “Lozan’ı Mahkum Etmek” başlıklı yazısı üzerine yazıyorum.
Mustafa Armağan, Zaman gazetesinde Lozan konusunda hayli eleştirel iki yazı yayınlanladı, referanslarını da belirtti. Oktay Ekşi’nin buna tepkisi “sıra Lozan’a geldi” diye yazmak oldu; 102 generalin tutuklanmasından sonra sıra Lozan’a gelmişti!

‘İyileştirilmiş Sevr’ mi?
Sevr ve Lozan aynı coğrafyanın ve aynı milletin aynı uzun zaman dilimindeki sorunları konusunda imzalanmış iki barış anlaşmasıdır. Konuların benzerliği, hatta azınlıklar gibi konulardaki içerik benzerliği, iki anlaşmanın mahiyetçe çok farklı olduğu gerçeğini değiştirmez. Mahiyet olarak, Lozan, Sevr’in ‘hafifletilmiş bir devamı’ değildir, Sevri’i önemli ölçüde tasfiye eden yeni bir anlaşmadır.
Lord Curzon’a göre, Türkiye Dünya Harbi’nde mağlup olmuştu, Milli Mücadele’de ise “sadece Yunanistan’a karşı zafer kazanmış”tı; Lozan’daki masada hâla mağlup Türkiye ile galip İngiltere ve müttefikleri oturuyordu!
Bu teze İsmet Paşa’nın uzun cevapları vardır. Lozan’ın en büyük başarısı, bu tezi çürütüp Türkiye’nin “galip devlet” olduğunu kabul ettirmesidir. Lozan’daki en kavgalı konu olan kapitülasyonların kaldırılmış olmasının temelinde bu büyük başarı vardır. Onun için Lozan, ‘iyileştirilmiş Sevr’ değildir; yeni bir anlaşmadır.
Sevr’e ve Lozan’a bakışta en önemli konu, bu farkı görmektir.

Lozan’ı öğrenmek
Lozan’da bugün bakınca görülen ve görülmesi gereken hatalarımız da olmuştur. Ankara’nın, tecrübeli Osmanlı diplomatlarından yararlanmaması, “bir an evvel sulh” diye aceleci davranması ve bunu İngilizlerin öğrenmesi, iç politikamızdaki çelişkilerin erken ortaya çıkması gibi faktörler bilhassa Musul meselesinde elimizi zayıflatmıştır!
Bugün Lozan’a karşı tek tehdit Kürt meselesidir. Gazi’nin kendisi, İsmet Paşa, Karabekir Paşa, Fevzi Paşa, Rauf Bey gibi Lozan’ın mimarları Musul meselesinin ileride Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehlikeye düşüreceğini görüyorlardı!
Fakat hem diplomatik hatalar, hem daha önemlisi, askeri güçsüzlüğümüz Musul meselesini daha iyi bir sonuca ulaştırmamıza engel oldu. 1926’da İngiltere’nin Letonyalı General Leidoner’e çizdirttiği bugünkü sınırları kabul etmek zorunda kaldık.
“Zafer mi, hezimet mi” şeklindeki ak-kara dehlizine girmeden, bunları araştırmak ve muazzam bir diplomasi kitabı olan Lozan’ı öğrenmek için okumak, bugünkü dünyayı kavramamız için de ufkumuzu açacaktır. Buna çok ihtiyacımız var üstelik.

milliyet



Bu yazı 1,334 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Kasım 2011 KCK ve hukuk
    • 30 Temmuz 2011 Afrika kampanyası
    • 29 Temmuz 2011 Stalinist milliyetçilik!
    • 22 Temmuz 2011 AKP’li bakan İnönü’yü övüyor
    • 20 Temmuz 2011 ‘Makas açılıyor’
    • 18 Temmuz 2011 Totalitarizmi eleştirmek
    • 12 Temmuz 2011 Anayasa da böyle yapılır
    • 7 Temmuz 2011 ‘Usta’ kabine
    • 1 Temmuz 2011 CHP Meclis’e
    • 27 Haziran 2011 Anayasa yapmak
    • 7 Haziran 2011 AKP, CHP, MHP uzlaşır mı?
    • 30 Mayıs 2011 Kürt meselesi nereye?
    • 27 Mayıs 2011 Hukuk ve yargı açısından 27 Mayıs
    • 26 Mayıs 2011 Proje savaşı
    • 19 Mayıs 2011 Ergenekon ve PKK
    • 12 Mayıs 2011 Demirel ve CHP
    • 11 Mayıs 2011 MHP
    • 18 Nisan 2011 2023 Vizyonu
    • 2 Nisan 2011 ‘Bizden yana adalet!’
    • 25 Mart 2011 Türkiye’nin rolü?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,952 µs