Sabah’ta uzun yıllar gündemde tutmaya çalıştığımız bir konuydu Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanun’nun 35’inci maddesi.
Yani “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” diyen ünlü madde.
Bu kez gündeme şimdi çatısı altında olduğum Star Gazetesi getirdi.
Türkiye 35’inci maddeyi tartışıyor.
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 2005’te Yavuz Donat’a bu maddenin kalkması gerektiğini söylemişti.
Aynı Demirel, başbakanken Hasan Cemal’in benzer yöndeki sorularına olumsuz yanıt vermişti oysa.
Ancak asıl cevap darbenin lideri Kenan Evren’den gelmişti, “35’inci madde olmasaydı da darbeyi yapacaktık” diye.
Evet, 35’inci maddenin varlığı veya yokluğu darbe heves ve girişimlerini belirleyen bir unsur değildir.
Ancak parlamenter sistem deneyimi 100 yılı aşmış, 60 yıldır çok partili sistem içinde yaşayan, kendini Avrupa Birliği’ne tam üye olmaya ehil gören bir ülkenin yasal düzenlemesi içinde böyle bir maddenin bulunması ayıptır.
En başta, “Koruma ve kollamak” muğlak bir terimdir.
Ama daha önemlisi dünyanın kendine çağdaş diyen hiçbir demokrasisi böyle bir hükme yer vermez.
Demokrasi kendini koruyup kollayacak olgunluktadır.
Demokrasiyi koruyup kollama adına yola çıkanların sonunda demokrasinin ırzına nasıl geçtiklerini, bu yolda ne çılgın planlara imza attıkları artık herkesin farkında olduğu bir gerçek.
O yüzden “anayasa değişikliği yetmez ama evet” diyenler başta olmak üzere, tüm demokrasi yanlısı güçlerin bu maddenin kaldırılmasına evet demesi gerekir.
CHP lideri doğru bir çıkış yapmıştır.
CHP’nin bizce yanlış siyasetleri, doğru olanı önerdiği zaman desteklenmesine engel olmamalı.
35’inci madde, Türkiye’nin bir ayıbıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu bu maddenin kaldırılmasını gündeme getirdi.
AK Parti yönetiminin top dolaştırmayı bırakıp bu öneriye sahip çıkması gerekir.
Sahip çıkmazsa, sadece kendi kendine demokrat havası çizer ki, bu da toplumun farklı kesimlerinden bulduğu desteği zayıflatır.
CHP bu vesileyle, AK Parti’yi zayıflatmanın Anayasa Mahkemesi ve anti-demokratik kesimlerle işbirliğinden geçmediğini fark eder.
Demokratik talepleri gündeme getirip destekleyen bir CHP, AK Parti’nin demokratik sınırlarının sorgulanmasına imkan yaratacağı gibi, demokrasi standartının daha da yükselmesini sağlayacaktır.
Böyle bir çizgi, CHP’yi geleneksel ana muhalefet partisi mahkumiyetinden çıkarıp gerçek bir iktidar alternatifi haline getirecektir.
Demokrasinin korunup kollanmasını sağlayacak olan da iktidar alternatifi güçlü bir partinin varlığıdır.
CHP anayasaya hayır çağrısını da gözden geçirirse bu yeni yolda daha inandırıcılık kazanır.
Kemal Bey doğru yolu buluyor.
Bir de parti içinde güç sağlasa, daha da farklı bir çizgi izleyecek.
Demokratikleşme konusunda attığı adımlar desteklenip cesaretlendirilmeli.
İşe 35’inci maddeyle başlayalım.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle