En Sıcak Konular

Mahir Kaynak


Mahir Kaynak
0 0 0000

Meşruiyet tartışması



Türkiye’de alınan bir karar, meşru olup olmaması, yapılan bir eylem gerekliliği üzerinden tartışılır. Kararın ya da eylemin doğruluğu, ülkeye yararlı olup olmadığı bu tartışmaların yanında bir ayrıntı düzeyindedir.

Geçmişte yaşadığımız darbe ve müdahalelerin gerekliliği savunuldu. Ancak eylemi gerekli kılan ortamı kimin, hangi amaçla hazırladığı sorgulanmadı. Eğer bu sorgulansaydı ülkede herhangi bir siyasi sonucu gerekli hale getirecek ortamı hazırlayan bir gücün olduğu ve gerçek iktidarı onların temsil ettiği görülürdü. Seçilmiş iktidarlar bir vitrin konumundaydı ve bu güç istediği zaman vitrini yeniden düzenleyebiliyordu. Son zamanlarda yaşadığımız ve geçmişteki müdahaleler kadar etkili olmayan bir operasyon iyi bir örnektir. Bir güç muhalefet lideri Deniz Baykal’ı gereksiz görmüş ve bertaraf edip yerine daha uygun gördüğü birini getirmişti. Baykal’ın değişmesi gerekebilirdi ama bunu partinin yapması beklenirdi.

Siyasal iktidarlar bu gücü etkisizleştirmeyi denemediler. Çünkü gelirken onun desteğinden yaralanmışlardı şimdi de onun düşmanlığından çekiniyorlardı.

Sözlerimi bir hayal ya da komplo teorisi olarak görenlere darbelerle iç içe geçmiş sivil kadroları, özellikle dış ve iç ekonomik güç odaklarının rolünü araştırmalarını öneririm. Bu konuda 1960 darbesini gerçekleştiren bir avuç, birbiriyle ilgisiz askerlerin komuta kademesini de aşarak nasıl darbe yaptığını araştırmak ilginç ilişkilerle karşılaşmamıza neden olacaktır.

12 Mart Muhtırası sürecinde darbeye teşebbüs edenlerle onları engelleyenlerin ortak bir yönetim oluşturmaları ve darbecilerin değil de onları izleyen meşru güçlerin tasfiye edilmesi ve cezalandırılmaları nasıl yorumlanabilir?

Günümüzde tartışmalar meşruiyet üzerindedir ve seçilmiş iktidarın tek meşru güç olduğu savunulmaktadır. Buna herhangi bir itirazım yok ama bir gün tartışma gereklilik üzerinden yapılırsa ve iktidar suçlanırsa yeni bir aşamaya gelmiş oluruz. Bu konudaki endişem geçmişte gereklilik tezini savunan birçok kimsenin şimdi meşruiyeti savunmaları ve desteği aynı yerden almaları.

Seçilmişlerde gözlemlediğim kendini üstün görme duygusunun yanlışlıklara sebep olacağını düşünüyorum. Bu duygu konumlarından kaynaklanan etkilerini kişisel yeteneklerinin bir sonucu olarak görmelerine neden oluyor ve meşruiyeti savunmanın yeterli olacağını düşünüyorlar.

Siyasetçi olsaydım şöyle düşünürdüm: Devlet bir bütündür ve bir takım güçlerin bir arada yaşamalarını değil bir bütünün parçaları olmasını gerektirir. Siyasetçi, Yargı, Ordu bu bütünü oluşturur ve bir bedendeki organlar gibi birinin diğerinin üstünde olması gerekmez. Bunlardan birinin sağlıksız olması bütünü etkiler. Hepsi birlikte bu yapının dışındaki güç odaklarının, kendi lehlerine de olsa, etkisini yok etmelidirler. Yoksa bu güçler bir gün gerekliliği savunurken ertesi gün meşruiyetin en önde gelen savunucusu olurlar ve devlet yaşayan bir vücut olmaktan çıkar ve birilerinin kullandığı cansız bir makineye dönüşür. Seçilmiş ve atanmışlar birey olarak aynı düzeydedir ama rolleri farklıdır ve herkes kendi görevini yapar, diğerine saygılı olursa bütün kazanır. Aksi halde vitrindekiler değil arka plandakiler kazanır.



Bu yazı 1,155 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Ağustos 2012 Yeni değil
    • 1 Temmuz 2012 Dünden bugüne
    • 13 Mayıs 2012 Yönlendirme
    • 14 Nisan 2012 28 Şubat
    • 8 Nisan 2012 Dış güçlerin rolü
    • 25 Mart 2012 Kürt sorunu
    • 11 Mart 2012 İstihbarat operasyonu
    • 4 Mart 2012 Zayıf yanımız
    • 19 Şubat 2012 Ekonomik kriz
    • 12 Şubat 2012 Suriye’de neler oluyor?
    • 29 Ocak 2012 Görüntü ve gerçek
    • 1 Ocak 2012 Siyaset ne işe yarar?
    • 25 Aralık 2011 Kim seçilecek?
    • 23 Ekim 2011 Ekonominin geleceği
    • 16 Ekim 2011 Ülkenin gücü
    • 17 Temmuz 2011 Karşı tarafın rolü
    • 10 Temmuz 2011 Yeni Osmanlıcılık
    • 25 Haziran 2011 Bakış açısı
    • 19 Haziran 2011 Değişen muhalefet
    • 11 Haziran 2011 Darbeyle hesaplaşmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,498 µs