En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Az hukuk, çok siyaset...



Anayasa Mahkemesi “anayasaya uygunluk” denetimi yaparken ya da yaptığını iddia ederken anayasayı çiğner mi? Söz konusu olan yer Türkiye ise çiğner.

Anayasa’nın 153. maddesi ne diyor? “İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.”

Anayasa Mahkemesi ne yapıyor?

Sürekli olarak, önceki gün olduğu gibi bu maddeyi alenen çiğniyor ve anayasayı bizzat kendisi ihlal ediyor...

Demek ki hukukun olmadığı aşikâr.

***

Zaten “hukukun üstünlüğü” söz konusu olsa, Anayasa’nın 148. maddesine saygı gösterilir...

Madde ne diyor:

“Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.”

Nitekim, Anayasa Mahkemesi Başkanı da Anayasa’nın bu maddesine uyulmasını istiyor ama ne hikmetse Mahkeme’de azınlıkta kalıyor...

Uzatmaya gerek yok, Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı olan kararı aslında diğerleri gibi “az hukuk, çok siyaset” içermekte.

Sadece kararlar değil, Türkiye’nin genel tablosu da “az hukuk, çok siyaset” içeriyor.

Yoksa bir yüksek yargı mensubu, üstelik de Anayasa Mahkemesi’nin kararını yorumlarken, doğrudan iktidar partisini hedef alarak, “timsah gözyaşları döküyorlar. Gözlerinin içi gülüyordu” der mi?

İşlerin hangi düzeyde çivisinin çıktığını üsluptan da anlıyoruz.

***

O halde, duruma siyaseten bakmak gerek...

Anayasa Mahkemesi bu kez sadece statüko yanlılarını memnun edecek, doğrudan parlamento çoğunluğunu hedef alan bir karardan imtina etti.

Yorumlara bakınca kimsenin çok memnun olmadığı görülüyor.

Daha önceki yaklaşımlarda sadece statükonun memnuniyeti gözetiliyordu...

Kararın ne anlama geldiğini biraz da statükonun bu karara verdiği tepkiler gösteriyor.

Statüko “hoşnutsuz” ise, karar dar siyaset ve güncel bir değerlendirme açısından çok da fena değil demektir...

Kimin ne söylediğine bak, durumu anla...

***

Tabii bu süreç, Kılıçdaroğlu’na beslenen umutları da yok edeceğe benzer.

CHP, 12 Eylül rejimine hafif bir müdahaleye bile karşı...

Tümüyle statükodan yana ve tümüyle değişime karşı bir tavır takınmakta...

Kendini 12 Eylül ile bu kadar özdeşleştiren bir parti kitlelere ne diyecek, “daha iyisini” arzulayanlara ne cevap verecek?

Değişim ve dönüşüm iradesinden çok uzak, sadece sığ bir “AK Parti karşıtlığı” beklentileri doyurmaya yetecek mi?

***

Evet, görüldüğü üzere...

Bir sürpriz olmaz ise bundan sonraki süreç 12 Eylül referandumuna kilitlenmiş olarak geçecek...

12 Eylül’de, “12 Eylül Rejimi” otuz yaşında olacak ve biz kısmi, ürkek ve sınırlı bir değişimin oylamasını yapacağız.

Ve ne gariptir ki, referandum hükümet ve diğerleri arasında geçecek...

Anayasadaki kısmi değişimden ziyade, iktidar ve muhalefet sınanacak adeta...

Belli ki, referandum bu nedenle bir genel seçime dönüşebilecek...

***

12 Eylül rejimini ortadan kaldıramayan ama orasını burasını ameliyat ederek ehlileştirmeye çalışan, çok gecikmiş ve fazla yetersiz bir konumdayız...

Referanduma olumlu yaklaşanlar, çok haklı ve isabetli olarak “yetmez ama evet” kampanyasını şimdiden açtılar... Umut o ki, mevcut değişim paketi, gerçek bir değişime, rejimin demokratikleşmesine kapı açsın...

Kısmi değişimi gerçekleştiren siyasal iktidar veya Türk siyaset sistemi, bir sonraki aşamada 12 Eylül rejimini hedef alıp yok etsin... AB standartlarında özgür bir rejime kavuşalım...

star



Bu yazı 974 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,261 µs