Ismet Berkan
0 0 0000
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
Etrafta Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yüksek bir beklenti olduğunun, medyanın deyişiyle ‘Bir Kılıçdaroğlu rüzgârı’nın esmekte olduğunun farkındayım elbette.
Ancak rüzgârı estiren ümit ve iyimserlik ile o rüzgârın sürmesini sağlayacak doğru siyasetçilik birbirine karıştırılıyor.
Rüzgârı estiren ümidi ve iyimserliği en azından seçim gününe kadar en yüksekte tutmak için hakkında iyimser bir ümit beslenen siyasetçinin de hep ‘doğru’ hareket etmesi gerekiyor. Siyasetçi ‘doğru’ hareket etmezse, arkasındaki rüzgâr hafiflemeye başlıyor.
Amerika’da Barack Obama, kendisiyle ilgili ümit ve iyimserliği seçim gününe, hatta seçimi izleyen aylara kadar başarıyla taşıdı, daha onunla ilgili hayal kırıklıkları yeni yeni başlıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili hayal kırıklıkları ise seçime bir yıldan fazla zaman varken başladı bile.
Sadece son bir haftaya sığan şu ‘mühim’ siyasi gelişmelere bakın: Gediktepe’de çömelirsin, çömelmezsin... Ben onun gözlerinden korkuyu okudum... Türbanı iktidara gelince biz çözeriz...
Bunlar, siyasetin seviyesinin bizzat ana muhalefet lideri tarafından düşürülmesinin birkaç örneği. Aslında üstünde durmaya bile değmez, ama bunları yapan hakkında ümit beslenen bir siyasetçi olunca değinmek kaçınılmaz.
Bir askeri mevzide çömelmenin neden tartışıldığını, bundan neden ulusal gurur tartışması çıktığını anlayabilmiş değilim. Gediktepe dağın başı. Kemal bey (ve ulusalcı medya) zahmet edip etraflarına baksalar, Gediktepe’deki kum torbalı mevzilerin aynısının İstanbul’un, Ankara’nın göbeğinde de olduğunu görecekler.
Korkuyu gözlerinden anlamış. Bravo.
Türbanı o çözecekmiş. Ama daha cümlesi akşamı görmeden düzeltmesi geldi: ‘Mahkeme kararlarına saygılıyız.’
Ülkeyi yönetmeye talip siyasetçilerin, hakkında demeç verdikleri konularla ilgili en azından temel hukuki çerçeveyi iyi bilmelerini salık vermek yanlış bir şey mi?
Türbanla ilgili artık kalın bir kitap büyüklüğüne ulaşan hukuki metinleri bilmeden ‘Biz çözeriz’ demek çok saçma.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun başka kimsenin bilmediği ve bulamadığı bir çözüm
yolu varsa, bunu hayata geçirmek için CHP iktidarını beklemesi de bence saçma. Şimdiden otursun Ak Parti’ye yardımcı olsun, bu toplumsal sorun çözülsün.
Ama korkarım ortada böyle bir çözüm formülü falan da yok. Boş konuşmalar, temenni mahiyetinde politika önerileri var sadece.
Yazık.
Bu yazı 1,397 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle