En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

TÜSİAD-CHP ve yurtseverlik



TÜSİAD sınıfsal dönüşüm ve olgunluğunu tamamlama aşamasında.

Gerek Kürt meselesindeki çıkışları, gerek açılım politikaları bunun göstergesi.

Ancak bu açıklamaların en çarpıcı olanı TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ‘’Vergiyi veren biziz, elbette konuşacağız’’ anlamında sarf ettiği sözler.

Gerçekten de Batı demokrasileri, burjuva sınıfının vergi ödeme ve verginin harcama biçimi üstüne denetleme yetkisi mücadelesi diye özetlenebilir.

Demokrasi tarihi aslında vergi üzerinden başlayıp gelişen bir haklar mücadelesidir.

TÜSİAD Kürt meselesinde uzun bir aradan sonra sesini yükseltirken demokrasi, askeri vesayet ve denetim yetkilerine tarihi açıdan da bir perspektif getirmektedir.

TÜSİAD sadece ödediği vergi açısından değil, güvenli bir yatırım ortamı talebi açısından da konuşmaktadır.

Sonuçta yatırımı yapan, riski alan müteşşebbis sınıfıdır.

Yatırım da güven ve istikrar ortamı ister.

Türkiye son 7-8 yılda gösterdiği büyüme başarısını sadece bankacılık disiplini sayesinde değil, istikrar ve güven ortamı sayesinde de gerçekleştirmiştir.

Ayrıca yabancı sermayenin de en başta dikkat ettiği en önemli iki unsur bunlardır.

O yüzden TÜSİAD ve temsilcisi olduğu burjuvazi sınıfı Kürt meselesinin ciddi tarafıdır.

Sesini yükseltmesi son derece doğaldır.

Tıpkı Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşu örgütlerinin yükseltmesi gibi.

Bu seslerin daha gür ve daha sık çıkmasına ihtiyacımız var.

Üstelik sadece şiddetin yükseldiği dönemlerde değil, şiddetin sahneden çıktığı dönemlerde de.

Çünkü çözümün üretilip tartışılması gereken süreçler bunlardır.

Hiç şüpheniz olmasın ki, bu şiddet dalgası da geçicidir.

Önemli olan şiddetin geri çekildiği dönemde atacağınız adımlar üzerine şimdiden araştırma yapmaya başlamış olmanızdır.

TÜSİAD’ın önerilerine en büyük tepkinin CHP’nin yönetiminde ağırlıkta olan sağ kanadından gelmesi şaşırtıcı değil.

Yılların muhalefete alışkın partisi, sorumluluk duygusundan uzak.

Çok partili yaşama geçildiğinden beri siyaseti başkalarının icraatlarını eleştirmek veya anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirmekten ibaret görüyor.

Tek dertleri, toplumu, hukuki yapısını 1950’si koşullarda dondurmak.

Kürtsüz, alevisiz, sivil toplumsuz bir devlet hayali bu.

Patronların bürokrat kapılarında bekleyip siyaseti büyüklere bıraktıkları bir dönemden çıklıdığının hala farkında bile değiller.

Onun için de hala halkın bu iktidarı hep “gericilere” verdiğini anlayamıyorlar.

Olmadı Vali Bey

Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğlu, Abant toplantısında, “CHP 1950’de kapatılmalıydı” buyurmuş.

Bir kamu görevlisinin siyaset dünyasında varlığı süren bir kurum hakkında böyle bir yorum yapması yakışıksız.

İki açıdan...

Birincisi kamu görevlisi-siyaset açısından.

Türkiye askerleri siyasetten uzak tutmaya çalışırken bu boşluğu valilerin doldurmasını talep etmiyor.

Toplumun tümüne hizmet vermesi gereken bürokratların doğrudan siyasete müdahil olmaları hem yanlış, hem çirkin.

İkincisi parti kapatmalarının ortadan kaldırılması mücadelesi verilen bir dönemde bir valinin böyle konuşması hukuken çarpık.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın gereğini yapması şart.

Böylece vali beyin doğrudan siyasete katılmasının önünü de açmış olur.

star



Bu yazı 899 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,847 µs