Abdullah Öcalan aylardır bu gelişmeleri öngörüyor veya planlıyordu.
Avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin notlarını izleyenler bu gerçeği görebilir.
Öcalan’ın 18 Haziran tarihli görüşme notları da yayınlandı.
PKK liderine öfke duyabilir, nefret edebilirsiniz.
Ama onun bölgede sahip olduğu, örgütü cezaevinden bile yönetmedeki etkisini yok edemezsiniz.
Kürt meselesi ve Abdullah Öcalan içiçe geçmiş iki faktördür, belki ilk yakalandığı dönemde atılacak adımlarla bu bağ zayıflatılabilirdi ama artık bunun için çok geç.
Batı’dan Öcalan’a yükselen her tepki bölgede onun statüsünü daha da yükseltecektir.
Öcalan’ın son görüşmede muhataplık meselesini yeniden gündeme getirdiği görülüyor.
PKK lideri, hem İmralı’dan kurtulmak, hem de makul bir sürede özgürlüğüne kavuşmak istiyor.
Bunu sağlamak için silah bıraktırmaya da hazır.
Son görüşme notlarında bu teklifi gayet açık:
“Söylediğim gibi benim buradaki pozisyonum barış pozisyonudur. Ama daha önce de defalarca söylediğim gibi artık muhatap bulamıyorum. Eğer Hükümet bir temsilcisini gönderirse, bu konuda parlamentodan bir karar çıkartıp önümü açarlarsa ben iki günde tüm silahlı güçleri bir alanda toplayabilirim. Buna gücüm de var iddiam da var,
kendime güveniyorum. Silahlı güçleri BM’nin ya da NATO’nun denetimi altında bir bölgeye de çekebiliriz. Hatta Türk ordusunun görebileceği bir alan da olabilir. Bunları Türkiye kamuoyu da bilmelidir.”
Öcalan’ın önerisinin unsurları ortada:
- Beni muhatap kabul edin.
- Hükümetin bir temsilcisini bana yollayın ama bunu meclis kararıyla yapın.
- Ben de bütün silahlı güçlerimi, Türkiye’dekiler de dahil, BM veya NATO denetiminde bir bölgede toplayayım.
- Bir adım daha öteye geçip Türk ordusunun denetleyebileceği bir alana da evet diyor.
Bunlar gerçekçi olduğunu kabul etmemiz gereken öneriler.
Apo’yu yok sayma uğruna, genç cenazeleri taşımaya devam mı edeceğiz, elimizin altındaki bir barış önerisini değerlendirecek miyiz?
Bugünlerde yapılması gereken gerçek referandumun konusu bu olmalıdır.
Türkiye, bir barış, dostluk, refah ülkesi mi olacak yoksa Türk ile Kürt’ün giderek bir arada yaşayamaz hale geldiği bir nefret ülkesi mi?
Kolay kararları herkes alır, tarihi ise kritik dönemlerde zor kararları alan liderler ve toplumlar yazar.
Böyle bir karar noktasına hızla yaklaştığımız kesin.
Başını ezeceğiz, kanları yerde bırakmayacağız söylemi belki yüreklere iyi geliyor ama sorunu çözmüyor.
Çözümün yeri ve yolu belli.
Sıkıntı karar mercilerinde...
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle