Resimdeki bebeğin ismini Batılı haber kaynakları, ‘Rajap Erdogan’ olarak duyurdular ve bir Arap bebeğine Türk Başbakanı’nın isminin konulmasını da, Gazze olayındaki Ankara tutumunun yansımalarına bağladılar…
Esasen bu tür olaylar yeni değil ve Davos’ta yaşanan ‘one minute’ vakasından sonra da benzer teşekküler geldi Arap dünyasından.
Nihayet; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, "Türk Arap'sız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir / Arap'ın, Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir" sözlerini de, gelen teşekkürlere yapılan sayabiliriz…
Hepsi bu mu?. Bu sevgi gösterilerinin kapsama alanı ne kadar geniş?
Ya da.. Türkiye’nin yükselişini hangi Araplar müspet hangi Araplar menfi görüyor?
Bu yalın soruların yanıtları tahmin edilenden daha iç karartıcı olabilir…
* * *
Bana göre 3 kısma ayırmak mümkün Araplar’ın Türkiye’ye reaksiyonlarını.
Son yıllarda gelişen Türk yükselişini ve ataklarını;
1) Hangi Arap ülkeleri olumlu görüyor, hangileri olumsuz?
2) Hangi Arap ülkelerin ‘halkları’ olumlu görüyor, hangileri olumsuz?
3) Dini açıdan nasıl analiz ediliyor?
Bu soruların yanıtları içinde şimdiye kadar en sık zikredilen; ‘bazı’ Arap ülkelerinin yönetimlerinin ‘bu işten’ memnun olmadıkları ama halklarının Türkiye’yi destekledikleri.
Kaba hatlarıyla doğru. Ama detayları çok.
Bir çok Arap ülkesinin liderliği Türkiye’nin bölge neznindeki itibar tırmanışını kendi iktidarına karşı tehdit olarak görüyor.
Ve o ülkelerin halkları yine genel olarak Türkiye’nin olaylar karşısındaki tutumlarını beğeniyor, destekliyor ve alenen dillendiriyor.
Bu ülkelerin başında Suudi Arabistan ve Mısır geliyor.
Her ikisinin de meseleyi nasıl gördüklerini, Türkiye’yi nasıl algıladıklarını “gayet detaylı” analiz edebiliriz..
Ama bu sefer biraz “genel” tutalım.
Türkiye’ye muhalif Arap entelektüelleri ve aydınları tarafından şüpheci bir soru takip ediliyor… “Türkiye’nin uzun süre sonra gelişen ve Arap dünyasında hassasiyeti bulunan sorunlara yoğunlaşan ilgisinin sebebi nedir?”
Bir başka “mantıklı” teşhisleri şudur; “Ankara Ortadoğu’daki Arap ve İslam ‘sokakları’ kendi politik mıknatısıyla çekiyor.”
‘Sokaklar’ önemli. Arap hükümetlerini korkutan da bu.
Diğer belirgin teşhis, örneğin Ankara ile Kahire arasındaki okumalarda bir ayırım olduğudur; “Türkiye Gazze’ye el uzatıyor, Mısır o kapıları kapatıyor” gibi…
(Burada hassas bir Arap duygusunu not düşüp, geçeyim; Araplar son dönemde, “Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasında” hissediyorlar kendilerini ve bu hâl onların benlikliklerini zedeliyor. O günlerde de kaleme aldım ve bugün daha iyi anlaşılmakta ki, Davos’ta Türkiye toplantıyı terk ederken, Arap Birliği Genel Sekreteri’nin ‘tereddütler’ içinde İsrail’in yanındaki koltuktan ayrılamayışı Araplar’ı yaralamış. Durumun Türkiye’yi yükselttiğini biliyoruz ama Arap liderliklerini nasıl diyelim; ‘yükseltmemiş’. Belirginleşiyor; Biz yükseldiğimizi biliyoruz ama onlar düştüklerini görüyor.)
Türkiye’nin yine bölgeye yönelik ağır bir atak olarak okunan ‘kültürel’ (TV dizileri) girişimleri de bu hesaba ekleniyor ve aynı soru tekrarlanıyor; ‘Neden’?
Şimdi daha ilginç bir basamağa çıkıyoruz, görüş mesafesi artıyor…
Rahatsız ülkeler içinde Türkiye’nin ofansif oyununu “Amerikan planı” olarak okuyan kesim var.
Söylemi Türkiye’nin yarattığı atmosferde nefes alamayan köhne iktidarların kışkırttığını varsaysak dahi, metodolojiyi kendi halkları için ikna edici sütunlara oturtuyorlar.
Mesela; a) Sünni-Şii ayrımcılığının bilerek yükseltildiği ve Şiilik lehine parlatıldığını söylüyorlar. b) Tüm bölgenin mezhepsel ayrılıkçılığa tahrik edildiğini, hatta başarıldığını iddia ediyorlar. c) Arap milliyetçiliğine saldırı sayıyorlar. d) Bu mânada 'radikal İslam' ile 'ılımlı İslam' kavramlarını Amerika’nın cilaladığını vâzediyorlar…
Final olarak, e) Amacın: Arap dünyasını İslam’ın merkezi olmaktan çıkarıp ‘Arap olmayan’ merkezlere vermek olduğunu savunuyorlar.
Sözün kısası, Arap dünyasında bir kesim, Türkiye’nin bu planın bir parçası olduğunu düşünüyor.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle