En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Baykal, Kılıçdaroğlu’nun önünü kesebilir, kendi sonunu biraz geciktirebilir, o kadar!



Deniz Baykal 1960’ların sonundan beri aktif politikanın içinde. 1990’ların başında genel başkanlık koltuğuna oturdu CHP’de.
1995 seçimlerini kaybetti.
Yüzde 10 barajını kıl payı geçebildi.
1999 seçimlerini kaybetti.
Yüzde 10 barajına takıldı ve CHP tarihinde ilk kez parlamento dışında kaldı.
2002 seçimlerini kaybetti.
Bu seçimlere gidilirken Baykal’ın CHP’si yine yüzde 10 barajının etrafında dolaşıyordu. Son anda yapılan Kemal Derviş aşısıyla yüzde 20’ye yaklaştı.
2007 seçimlerini kaybetti.
Oylarını birkaç puan artırabildi.
Kaç seçim kaybetmiş Baykal?
1995, 1999, 2002, 2007... 12 yılda üstüste kaybedilen dört milletvekili seçimi... Bunca yılı muhalefette geçir, sosyal demokrat olduğunu iddia et ve dört seçim birden kaybet...
Ama koltuğunu kaybetme!
İstifayı aklına getirme...
Baykal’ın siyasal sicili böylesine dökülürken, buna bir de kaset olayı eklendi.
Böylesine bir siyasal sicile sahip 73 yaşındaki bir liderle yola devam etmek, yalnız CHP için değil herhangi bir parti için de intihar anlamı taşır.
Baykal, bir hayli gecikmeli de olsa, en sonunda bu gerçeği gördüğü için mi istifa etti? Yoksa geri dönüş için malum taktiksel oyunlar mı?
Galiba ikincisi.
Şu rahatça söylenebilir:
CHP’nin kendi iç kamuoyunda, kendi seçmen tabanında, hatta Baykal’ın yakın çevresinde bile, artık Baykal’la CHP’nin yollarını ayırması gerektiği görüşü bir süredir yaygınlaşmış durumda.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Genel Başkanlığa adaylığını koymuş olması da bu yalın gerçeğin ürünüdür.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı Baykal’a rağmen mi? Öyle gözüküyor. CHP Merkez Yürütme Kurulu’nun dün öğleden sonra yaptığı “Baykal, geri dön!” çağrısı buna işaret ediyor.
Baykal hafta sonu yapılacak kurultayda Kılıçdaroğlu’nun önünü kesebilir. Ancak bu çaba, Baykal’ın sonunu bir süre daha geciktirebilir, o kadar.                
Kısacası:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünü kurultayda kesebilirsiniz ama kamuoyu ne olacak, seçmen tabanında ne olacak?
Baykal ve yandaşları kendilerini kurtarmak isterken, partiyi bölmeye ve seçmen tabanında daha da küçülmeye davetiye çıkardıklarını anlamıyorlar mı?
Öyle gözüküyor ki, CHP yine aslına dönüyor ve suların kolay durulmayacağı fırtınalı denizlere doğru yol alıyor.

İnanın, Fenerli dostların derin acısını paylaşıyorum!
Dile kolay on gün içinde, bir çırpıda uçup giden iki kupa...
Fenerli dostların yerinde olmak istemezdim. İçlerine çöken o derin acıyı, futbol acısını, inanın, anlıyorum ve paylaşıyorum.
Yarabbim, ne korkunç geceydi!
Allah düşmanıma vermesin.
Fenerbahçe taraftarlarının havadan yağan konfetilerin altında sahaya hücum ettiklerini görünce, benim jeton önce düşmedi.
Fena halde ürktüm.
Aman Allahım dedim kendi kendime, bunlar Fenerli topçulara, Daum’a saldırıyorlar, n’olacak şimdi diye ayaklandım televizyonun karşısında.
Aaa o da ne diye mırıldandım çevreme, Lugano omuzlardaydı, Vederson omuzlardaydı çünkü.
Çıldırdı mı bunlar diye düşünürken, bu kez ağlayıp tepinmeye başladı Fenerbahçe taraftarları... Koltuklar sökülüp atılıyor, tribünler ateşe veriliyor, “Daum’u bize verin, Güiza’yı bize verin!” avazeleriyle ortalık yıkılıyordu.
Tam bir cinnet haliydi. İsyanları oynuyorlardı.
Bir iki Fenerli dosta telefonla ulaşmak istediysem de başaramadım. Telefonum çaldı, Selahattin Duman, hep böyle zamanlarda arar.
Kıs kıs gülüyor:
“Zafer Mutlu’yla Mudo yine seruma bağlanmışlar.”
Ah canım, ah canım.
Anlıyorum onları. Nasıl da günlerdir hazırlanıyorlardı pazar gecesine. Birçok Fenerli dosttan günler boyu taciz telefonları aldım. Ama olmadı işte. Futbolla oyun olmaz! Çok üzüldüler, biliyorum.
Hele o kaçan müthiş goller!
Vurdular direkten döndü, vurdular, Trabzon kalesinde devleşen Onur kurtardı, vurdular, kıçına başına çarptı. Sürekli gol kaçırıp Fenerli dostlara saç baş yoldurdular.
Ben bile ayakta seyrettim son dakikaları! Ne goller kaçtı Yarabbim!
Bu arada itiraf edeyim, hayatımda ilk kez Galatasaray’ın maçını pas geçtim. Bizim nasıl olsa yatacak yerimiz yoktu. Televizyona çakıldım ve baştan sona Saracoğlu’ndaki yeni ‘Denizli Faciası’nı seyre daldım.
Ancak dün sabah ulaşabildiğim bir Fenerli dost şu acı itirafı yaptı:
“Denizli faciasında siz vardınız, Galatasaray şampiyon olmuştu. Bu kez hiç olmazsa siz değil, Bursa oldu. Bir de siz olsaydınız. Düşünmek bile istemiyorum. Bu da bizim acımızı hafifletti biraz...”
Evet, Bursaspor şampiyon!
Bursasporlu topçuları, yöneticileri ve elbette Ertuğrul Sağlam’ı yürekten kutluyorum.
İnşallah, Bursaspor’un bu zaferi Türk futbolunun çıtasını da yükseltir.
İnternetten bir FB geyiği:
Metroda telefonu çekmeyen bir grup Fenerli, şampiyonluk kutlamasını çılgınlar gibi sürdürüyor!
İyi ki futbol var!

milliyet



Bu yazı 1,175 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,882 µs