En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

AB’siz uçak düşer mi?



II. Mahmut tahta geçtiğinde devletin otoritesi sarsılmış ve devlet zayıf düşmüştü. II. Mahmut’un ilk sadrazamı olan ve IV. Mustafa’yı tahttan indirerek kendisini tahta geçiren kişi olan Alemdar Mustafa Paşa...

...Devletin otoritesini yeniden kurmak için çabalara girişti, bu amaçla ilk iş olarak Rumeli ve Anadolu’daki ayanı İstanbul’da toplayarak onlarla Sened-i İttifak adında bir anlaşmaya vardı.

29 Eylül 1808 tarihinde imzalanan ve anayasal bazı nitelikler içeren Sened-i İttifak anlaşmasının bir giriş, 7 şart ve 1 zeyl bölümü vardır. Giriş bölümünde Osmanlı devlet düzeninin bozulduğu, devlet otoritesinin sarsıldığı ve bu durumun taraflarca gözlemlendiği, devletin kuvvetlenmesi amacıyla bu toplantının yapıldığı ve sonunda bu anlaşmaya varıldığı yazılıdır.

Peki, Sened-i İttifak insanlık tarihi açısından yeryüzündeki hangi gelişmeye denk sayılabilir?

1215 yılında imzalanan Magna Carta Libertatum’a...

***

Latince “Büyük Özgürlükler Sözleşmesi” anlamına gelen Magna Carta Libertatum, Papa III. Innocent, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri hususunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştı.

Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılıyordu.

Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok, toplum güçleri arasında bir denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlamıştı.

Bu nedenle, günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin en önemli basamaklarından birisi olarak sayılageldi...

Sened-i İttifak ile Magna Carta arasında sadece altı asırlık bir fark yok.

Ayrıca...

Padişahın “mutlak” egemenliğinden ayanlara karşı taviz verdiği Sened-i İttifak “Merkez” güçlenince rafa kalkmış, kısacası kalıcı olmamıştır...

Magna Carta ise gelişerek İngiliz demokrasisini doğurmuştur...

 ***

Peki ya hayatın iyileşerek hızlanmasını sağlayan matbaanın bulunuşu?

Matbaa, Alman bilim adamı Johann Gutenberg tarafından 1450 yılında icat edilmişti, ilk Türk matbaasını ise ancak 1727’de, Solmaz Kamuran’ın piyasaya bugün çıkan kitabında yaşamını romanlaştırarak anlattığı İbrahim Müteferrika kurdu.

İbrahim Müteferrika, Macar asıllı bir Hıristiyan iken Müslümanlığı kabul edip, Osmanlı hizmetine girmişti.

1450 Gutenberg’den 1727’de İbrahim Müteferrika’ya... Arada ne kadar zaman farkı var?

Neredeyse üç asır...

***

Latince “bedenine sahip olmalısın” nasıl söylenir?

Bütün dünyanın sahiplenip, 1679’dan beri söylediği gibi:

“Habeas Corpus”...

İnsanlık tarihinin en ünlü Latince deyimlerinden biri olan Habeas Corpus, keyfi tutuklamalara son verir... Gözaltına alınmış bir kişinin hemen yargıç karşısına çıkarılmasını ve bu kişiyi ancak yargıcın hapiste tutabilmesini kayda bağlar, yasalaştırır.

Bizdeki tarihsel karşılığı nedir?

1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi’nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme dönemi olan Tanzimat’tır...

Ne kadar geçerli, yerleşik, içselleştirilmiş olduğunu tartışmayı bir yana koyun...

Bunların mükemmel işlediğini varsaysanız bile Habeas Corpus ile Tanzimat arasındaki tarihsel fark 160 yıldır...

***

Bunları neden anımsatıyorum?

Çünkü bu topraklar insanlığın büyük dönemeçlerini çok geriden ve gecikerek takip ediyor.

Neden?

Çünkü kendi sorunlarını çözerek aşma kabiliyeti çok yetersiz, iç dinamikleri çok zayıf.

2010 yılındayız ama tartışma konularımız ve tekrarladığımız klişeler 1908’deki II. Meşrutiyet’ten mek parmak ilerde değil.

Bu yaşımda sürekli “AB sürecine” vurgu yapmam bu nedenle...

Evrensel bir dost rüzgârın ivmesini, sorunları çözerek daha hızlı bir dünyalaşma için çok gerekli bulmamdan...

***

Bugün 9 Mayıs Avrupa Günü...

AB reformlarından uzak kalarak hiçbir açılımı gerektiği gibi tamamlayamayacağımızı, Kemalist Cumhuriyet’i de demokratikleştiremeyeceğimizi söylemek için vesile saydım.

Tarihsel nedenlerini de kestirmeden  yukarıda anlattım.

star



Bu yazı 1,101 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,959 µs