Mahmut Övür
0 0 0000
Halk Ahmet Türk'e sahip çıktı, size rağmen
Ahmet Türk'e yapılan saldırıyı duyduğumda 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi ekseninde yaşanan gerginliği ve kışkırtmaları hatırladım.
Bombalar patlıyor, kurumlar devreye sokuluyor, muhtıralar veriliyordu. Bu tuzaklara en iyi cevabı 22 Temmuz seçimlerinde halk verdi.
Şu sıralarda siyaset kulislerinde de referandum öncesi tuzaklardan söz ediliyor. Ahmet Türk'e saldırı 2007'de Türkiye'yi kaosa sürükleme hesapları yapan karanlık zihniyetin 2010 versiyonu olarak çıkıyor karşımıza. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün deyimiyle kışkırtmaya, alevlenmeye açık bu saldırıyı ne Van'daki Deniz Baykal'a protesto ile kıyaslamak mümkün, ne de daha önce siyasi aktörlere yöneltilen kişisel saldırılarla...
Çünkü söz konusu olan Ahmet Türk, Türkiye'nin en derin ve kırılgan meselesi Kürt sorunuyla yakından ilgili bir isim. Bu sorun üzerinde siyaset yapmak hiç de kolay değildi.
Yıllar yılı adı bile yoktu Türkiye Kürtlerinin. 1978'de dönemin Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi ilk kez siyaset sahnesinde "Ben Kürdüm" dediğinde neredeyse linç edilecekti. Bu ülkenin Kürtleri çok acı çekti. İşkenceleri, faili meçhul cinayetleri, köy boşaltmaları bir yana bırakın, ana dilini bile kullanamadı, halen de kullanmıyor.
Son yıllarda yaratılan siyasi iklimle Türkiye toplumu kendi içinde "ötekileştirilenlerle" yüzleşiyor. Yeni yeni ortak bir siyaset dili bulmayı çalışıyor. Ahmet Türk, bu ortak siyaset dilini yakalamaya çalışan siyasetçilerin başında geliyor. Ona atılan yumruk aslında bu ülkenin barış ve kardeşliğine atılmış sayılır. Türk bu halkın mütevazı bir siyasi aktörü olarak hep barıştan yana oldu. Bazen gücü yetmedi, bazen önünü kestiler, bazen içeri attılar ama hiç susmadı. Hep barış istedi.
Bu nedenle Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazıyla son saldırıda insanlar Türk'e sahip çıktı. Tıpkı Hrant Dink gibi.
O da toplumun bu sahiplenmesine aynı içtenlikle etkileyici bir cevap verdi. Şimdi bir onun söylediklerine, bir de medyanın zehir saçan diline bakın.
Türk tedavi olduğu hastaneden çıkarken şöyle diyordu:
"Sadece Kürt halkı bu davranışı mahkûm etmedi. Büyük bir sevinçle söylemek istiyorum. Türkiye halkı, Türk halkı da bu eylemi hem yüreğinde hem beyninde mahkûm etmiştir. Zonguldak'tan Trabzon'a kadar birçok insan, aile beni aramış ve geçmiş olsun dileklerini dile getirmiştir."
Köşelerinde inanılmaz kıyaslamalar yapan medyanın ırkçıları, Türk'ün şu satırlarını, kendi yazılarıyla bir kıyaslasalar belki biraz olsun utanırlar...
"Bin yıllık kardeşliğimiz var. Kardeşliği sevgiye dönüştürebilmeliyiz. Yüreğinde bunun yanlışlığını hisseden herkese teşekkür ederim. Faili önemsemiyorum, geleceği önemsiyorum."
Bu yazı 1,200 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
AK Parti kongresi ve Barzani
-
28 Eylül 2012
AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
-
23 Eylül 2012
CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
-
20 Eylül 2012
Otobüste 200 er
-
18 Eylül 2012
CHP günahlarından arınıyor
-
11 Eylül 2012
CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
-
1 Eylül 2012
Ya silah ya siyaset
-
30 Ağustos 2012
CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
-
19 Ağustos 2012
Barışı kirletmemek lazım
-
14 Ağustos 2012
Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
-
10 Ağustos 2012
Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
-
24 Temmuz 2012
Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
-
19 Temmuz 2012
CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
-
18 Temmuz 2012
CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
-
17 Temmuz 2012
CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
-
8 Temmuz 2012
Siyasetin yeni aktörleri
-
6 Temmuz 2012
CHP'de kurultay pazarlamacıları
-
3 Temmuz 2012
Zana'nın demokratik yolu
-
24 Haziran 2012
Uçak düşürme bir tuzak mı?
-
19 Haziran 2012
Gülen'in kararı neyin sinyali?
Yorumlar
+ Yorum Ekle