CHP 3 madde diye başladığı yolculukta sayıyı 11’e çıkarmış.
Ha 11, ha 30.
O yüzden niyetinin üzüm yemek değil, bağcı dövmek olduğu anlaşılıyor.
Uzlaşma derken işi yokuşa sürmeyi anlayınca, sonuç kaçınılmaz olarak böyle oluyor.
Hesap ortada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na dokundurmamak.
Bir de iddiaları var, Türkiye’yi germemek.
Yani darbe anayasasının vesayet sistemine dokunmak Türkiye’yi geriyormuş.
Gerse gerse, bu sistemin bekçilerini geriyordur.
Her değişim birilerini gerer.
Ama gerilen genellikle değişimden kaybeden kesim olur.
Siz yetkiyi dar bir kliğin elinden alıp daha geniş tabana yayarsanız, bundan toplum niye gerilsin ki.
Yani 12 Eylül’ün getirdiği kooptasyon sistemine dokunulması ülkede iç çatışma ortamı yaratacak.
Siz o yüzde 90 küsur evet oyunu halkın darbeye desteği diye okuyorsanız, böyle yanlış sonuçlara varmanız kaçınılmaz.
Şimdi Türkiye’deki 1’inci sınıf hakim ve savcılar, “Eyvah bize de HSYK kapısını açıyorlar” diye geriliyor mudur acaba?
Ya da müfettişler doğrudan kurula bağlanacak diye hakimler çok mu gergindir?
Bunu adalet sisteminin gericilerin eline geçmesi, iktidarın yüksek yargıyı ele geçirmesi olarak algılıyorsanız, 1’inci sınıf hakim ve savcıların veri olarak irticacı olduğunu kabul ediyorsunuz demektir.
Çünkü yeni kurulda en ağırlıklı olarak görev yapacaklar.
Yargıtay, Danıştay gibi kurullardan gelen üyelerle 22 kişilik kurulun 16’sı yargı mensuplarından oluşuyor.
Böyle bir değişim toplumda neden gerilim yaratsın?
Yaratıyor çünkü bir avuç elitin elindeki toplumu yönlendirme yetisini erozyona uğratıyor.
Darbe paradigmasının değişmesi, toplumun yasama kadar yargının işleyişi hakkında da sözsahibi olması bürokratik vesayet sistemini destekleyenlerin işine gelmiyor.
Kamuoyu yoklamaları halkın bu değişimden gerilmek yerine, memnun olduğunu ve ağırlıklı olarak değişime destek verdiğini gösteriyor.
Toplumun vesayetçi kesiminde gerilim var, çünkü ayrıcalıklarını yitiriyorlar.
‘’Sınıfsız, ayrıcalıksız bir kitle’’ masalı diyerek uyutulan toplumun, bu masalla yola devam etmesini istiyorlar.
Ama başarı şansları yok.
AK Parti’yi kapatma davasında başarısız oldukları gibi, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemedikleri gibi, 27 Nisan e-muhtırasında hayal kırıklığına uğradıkları gibi, referandumda da benzer akıbete uğrayacaklar.
Çünkü halk onlar hakkındaki hükmünü çoktan verdi.
Askeri bürokrasi kendi derdine düşmüş durumda onun için oradan fayda yok.
Halktan kaçmak mümkün değil.
Sonuçta sandığa gidilecek, halk gerilim çığırtkanlarını sağduyusuyla aşar.
Belaltı
Fikirleri tartışırken insanların özel yaşamına müdahale bu ülkede yaygın bir taktiktir.
Dün bir medya sitesinde bunun bir örneğini daha görmüş arkadaşlarım.
Bir medya grup başkanına eşi, kökeni, yaşam tercihleri nedeniyle belaltı yapılmış.
İnsanların eşlerinin tercihlerini tartışma konusu yapmak onlara yakışır.
Bildik, tanıdık çetenin işi.
Bir çeşit ajan dayanışması aslında.
Böyle yaptıkça gerçek yüzlerini ve seviyelerini ortaya koyuyorlar.
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle