En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Meclis'teki gizli anlaşma



Türkiye'de yolsuzluk iddiaları da, hak arayışları da hep kendi durumuna endekslidir. CHP lideri Baykal, MHP lideri Bahçeli'nin arkasına takıldı, "Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa belediye başkanlığı döneminin hesabını Yüce Divan'da verir" gözdağları veriyor. Üstelik anayasal olarak böyle bir işlemin gerçekleşme şansı olmadığını bildiği halde...

Peki CHP yolsuzlukla mücadelede gerçekten bu kadar iddialı mı? Özellikle belediye başkanlarının icraatlarının ardından kapağı Meclis'e atıp her türlü soruşturma kapsamı ışında kalmasına karşı mı?

İlke olarak böyle bir tutumu mu var? O zaman insana "Sefa Sirmen'i niye Meclis'e soktun, soruşturma kapsamından çıkardın" diye sormazlar mı?

Müteahhidi, bürokratı yolsuzluk iddiaları nedeniyle hapse mahkum olurken, en üst karar mercii belediye başkanının dokunulmazlık kapsamı sayesinde yargılama süreci dışında kalması adalet duygunuzu yaralamıyor mu? Bu kayıkçı kavgasının ardında yatan bir tek gerçek var. AK Parti ile CHP arasında örtülü bir anlaşma olduğu gerçeği.

"Sen benim milletvekillerimin yolsuzluk dosyalarını gündeme getirme, ben de seninkileri" diyen bir anlaşma bu. O yüzden hakkında iddia olan her milletvekili kürsüye çıkıp "Kaldırın dokunulmazlığımı" diye esip gürleyebiliyor. Çünkü sonuçta kimsenin bu anlaşmayı bozmaya cesaret edemeyeceğini biliyor.

AK Parti'nin vekilleri Akbil dosyalarının hesabını veriyor mu ki, CHP'li Sirmen Yuvacık'ın hesabını versin. Dün de belirttik, bu Türkiye'nin en büyük sistem ayıbı, hukuk önünde eşitlik ilkesinin açıkça ayaklar altına alınması örneğidir.

Türkiye, AK Parti iktidarının 4'üncü yılında yeniden bir yönetim krizi içine sürükleniyor. Bunun nedeni ekonomi veya laikdindar gerilimi değil.

Bunun en büyük nedeni AK Parti'nin demokratikleşme paketini zorunlu AB adımları olarak görmesi. Bir baskı gelmeyince, ne Siyasi Partiler Yasası'nı, ne Seçim Yasası'nı, ne de Anayasa'yı demokratikleştirmeyi gündemine alması...

Türkiye, kamu görevlisi ve seçilmişi dahil, tüm yurttaşlarını hukuk önünde eşit konuma getirmedikçe, seçim sistemini, barajı indirmek dahil yenilemedikçe, Siyasi Partiler Yasası'nı, tabanın yönetime katılmasını sağlayacak biçimde değiştirip, liderlik sultasını kırmanın yolunu açmadıkça bu krizlerden çıkamayacak. Muhalefetteyken bu gerçeği gören siyasiler ve siyasi partiler, iktidara gelince başka bir görüşe sahip oluyor.

Çünkü bu sistemin onların iktidarının devamına yaradığını biliyorlar. İktidarda olan için hedef, daha fazla demokrasi, yönetilebilen bir Türkiye değil, iktidarın ne pahasına olursa olsun korunması oluyor.

Ama bu süreç, sonunda Adalet Partisi, Anavatan Partisi gibi önüne gelen her iktidarı süpürüyor. Çünkü, mevcut yapı demokratik bir yönetimi değil, yönetmemeyi hedefliyor. Türkiye'nin önemli bir bölümünün oylarını yok sayan, milletvekilini seçmenine değil, liderine sorumlu kılan, partinin rant kapısı olarak görülmesini sağlayan bir siyasi particilik anlayışıyla bu kayıkçı kavgası sürer gider.

Ta ki yeni bir krize kadar.

Bu yazı 834 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,309 µs