En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Açığa düşmek bu değilse nedir?



'Anayasa değişikliği paketi' denilen, temelde bir hukuki proje; Ak Parti'nin demokrasinin yollarını genişletme yolunda attığı yeni bir adım... Ancak aynı zamanda bir siyasi proje bu... Tartışmada tarafları dinledikçe, paketi hazırlayan zekâya sessizce şapka çıkartma ihtiyacı hissediyorum...

Önceki akşam konu Taha Özhan'ın yönettiği 'Enine Boyuna' (TRT-1) programında masaya yatırıldı; ben de katılımcılarındandım programın; İstanbul Barosu'nun eski başkanı Doç. Yücel Sayman'ın anlattıkları, paketin o zamana kadar tam fark edemediğim bir özelliğini anlamamı sağladı: Anayasanın yeniden yazılan maddeleri arasında CHP tarafından en çok itiraz edilen üç madde var ya, değişiklik paketinin hukuki açıdan itiraza en az açık maddeleri onlar...

Eldeki metinle yeniden oluşturulacak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) şimdiki halinden hukuk devleti ilkesi açısından çok daha uygun olduğu kanaatinde Yücel Sayman; parti kapatma konusunda getirilen yeni mekanizma ise hem bizde başka alanlarda (sözgelimi avukatlarla ilgili şikâyetler söz konusu olduğunda) uygulanıyor, hem de Venedik Komisyonu tarafından tavsiye ediliyor. Paketin Anayasa Mahkemesi için öngördüğü yapısal değişiklik de birçok başka ülkenin deneyimlerine uygun...

Yücel Bey, "Birileri paket için 'anayasayı ihlâl ediyor' iddiasında ya, kimse bu maddeleri tek tek ele alıp bir hukukçu karşısında o tezi savunamaz" dedi.

Galiba zurnanın 'zırt' dediği yer de burası: Paketi hazırlayan Ak Parti'nin hukukçu milletvekilleri ve danıştıkları uzmanlar, değişime uğratmayı düşündükleri maddeleri seçer ve yeni metni kaleme alırken, muhalefetin konuya siyaseten nasıl yaklaşacağını düşünüp zeki bir tuzak kurmuş: "Bunlar anayasanın değiştirilemez maddelerinden olan 'hukuk devleti' ilkesini çiğnemek istiyorlar" demeye kalkışacak muhalefet sözcülerine, aklı başında hiçbir hukukçu destek çıkamaz...

Dikkat edin, aklı başında hiçbir bilim insanı, muhalefetin karşı çıktığı üç maddeyi mercek altına alıp "İşte bu yüzden anayasaya aykırı" diyemiyor; bütün diyebildikleri "Bu üç madde geçerse yargı siyasallaşır" eleştirisinden ibaret...

CHP'nin kendi hukukçuları bile maddeleri tek tek ele alıp "İşte bu yüzden..." iddiasını yüksek perdeden ifade edemiyor. Deniz Baykal da hukukçu, bu konu ne zaman açılsa, o da 'toptancı' bir yaklaşım sergiliyor, maddeleri teker teker değerlendirmeye yanaşmıyor. İyi de, sonsuza kadar böyle gidemez ki; mutlaka iddiasını maddeleri ayrı ayrı ele alarak gerekçelendirmesi istenecektir...

Maddeleri teker teker mercek altına alıp değerlendirenler arasından yine de aynı iddiayı tekrarlamaya kalkan çıkarsa, kendisini rezil eder.

İki profesör arasında cereyan eden 'parti kapatmayla ilgili değişiklik önerisinin Venedik Komisyonu ilkeleri açısından durumu' tartışmasına bu açıdan bakabiliriz. Radikal yazarı Prof. Haluk Şahin ile Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun arasındaki tartışma, aculluğun ne kadar zararlı sonuçlara yol açabileceğini göstermesi bakımından da önemli.

Taraf konuşmuştu Prof. Özbudun'la ve onun şu sözünü manşetine çekmişti: "Anayasa paketi toptan oylanır." Altbaşlık da şöyleydi: "Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun, 29 maddelik paketin referandumda tümden oylanmasının Venedik Kriterleri'ne aykırı olmadığını söyledi."

Haluk Şahin bu görüşe şöyle karşı çıkıyor yazısında: "Oysa Venedik Komisyonu kriterlerinde böyle bir şey var. Çok net ve açık olarak var. Ya koskoca anayasa profesörü ve Komisyon üyesi Özbudun bunu bilmiyor, ki ayıp; ya da açıp belgelere bakmaya üşeniyor, ki daha ayıp!"

Yazı bu üslupta devam ediyor ve bir yerde "İnsana bıkkınlık geliyor: Bilgisizlik, ilkesizlik, vicdansızlık, yüzsüzlük diz boyu" da diyor Haluk Şahin...

Hücum ettiği Prof. Ergun Özbudun dünyada da görüşleri merak edilen bir anayasa uzmanı; üstelik Venedik Komisyonu üyesi de... Dün, Haluk Şahin'e yine Taraf'tan verdiği cevabı okurken benim bile yüzüm kızardı.

Prof. Özbudun, Prof. Şahin'in iddiasını ispat için sarıldığı Venedik Komisyonu raporunun onun kastının tam tersi anlamda olduğunu belirttikten sonra şu satırları yazmak zorunda kalmış: "Herkes, hukukçu olmak veya hukuk bilmek mecburiyetinde değildir; bu, elbette ayıp da değildir. Ama isminin önünde Profesör sıfatı olan bir zatın, basit bir metni doğru dürüst anlayamaması ve bu nedenle bir meslekdaşının şahsına yakışıksız ifadelerde saldırması, gerçekten 'ayıp'tır."

Daha böyle çok tartışmalar yaşayacağız.

Dedim ya, eldeki metin, karşı çıkanlar için tam bir tuzak...

yenişafak



Bu yazı 1,231 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,172 µs