En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

Hangisi?



Bir sürü belediye başkanı ve yüzlerce DTP’ye (şimdiki BDP) kayıtlı insan ‘KCK operasyonları’ sonucu hapiste. Mahkemeye çıkarılacakları günü bekliyorlar. Rojda isimli bir şarkıcı, ‘şarkıda örgüt propagandası yaptığı’ iddiasıyla mahkûm oldu. Ekim ayında (2009) Habur’dan gelenler şimdi yıllarca hapiste kalmaları ihtimaliyle soruşturma hedefindeler.
Kandil’den gelen 8 kişi için 20, Mahmur’dan gelen 22 kişi için 15 yıl hapis cezası istenmesi söz konusu. Yani o tarihte Kandil’den inip ya da Mahmur’dan kalkıp gelmeselerdi, hapse atılmak
tehdidi altında olmayacaklardı. Durup düşündüklerinde ya da onlara ‘hadi gelin’ diyenler, bu gelişme karşısında ‘yanlış yapmışız’ duygusuna haliyle kapılırlar.
Bu arada bir süredir belirli bölgelere asker kaydırılmakta olduğu ve ‘operasyon hazırlıkları’nın yapıldığı haberleri kulağımıza geliyor. Nitekim, dün partisinin Meclis Grubu’nda konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cudi Dağı bölgesinde asker ve mühimmat sevkiyatı başladığını söylediği ve ‘eğer AKP böylesi bir dönemde askeri operasyon yaparsa biz bütün milletvekilleri olarak operasyon bölgesine gideceğiz. Tankların önünde duracağız gerekirse, gençler birbirini öldürmesin diye’ konuştu.
Bazı milletvekillerinin ülkenin silahlı kuvvetlerinin önünde ‘canlı kalkan’ olarak durabilecekleri bir ‘ülke fotoğrafı’nı tahayyül edebiliyor musunuz?
BDP’liler bunu yaparlar-yapmazlar, bunu bilemem. Ancak havalar ısınırken ve siyasi hava zaten bir yandan Balyoz soruşturması, Ergenekon duruşmaları, anayasa değişiklikleri, referandum tartışmaları nedeniyle aşırı derece sıcakken, bir siyasi partinin böyle bir ‘söylem’e gerek duyması üzerinde durup düşünmek gerekiyor.
‘Eğer AKP böylesi bir dönemde askeri operasyon yaparsa’...
Soru, belki, ‘böyle bir dönemde operasyonlar, ülkedeki siyasi inisyatifi hükümet ve hükümet partisinin elinden almak için yapılırsa’ diye sorulabilir.
Eğer Güneydoğu’da silahlar konuşmaya başlar ve ‘şehit cenazeleri’nin sayısı artmasıyla Türkiye’nin ‘siyasi iklimi’ büsbütün zehirlenirse, anayasa değişikliğini isteyen ve şayet gittiği takdirde referandumdan bunların geçmesi isteyenler mi yararlanır; bunca zaman ‘darbe planları’ ile uğraşan ve Ak Parti’nin en kısa vakitte iktidarını yitirmesini isteyenler mi?
Hangisi?
***
Bu soru Ak Parti liderlerinin ve en başta Başbakan’ın cevap vermesi gereken bir soru.
Gelgelelim, Başbakan’ın yakın çevresinden bu konularda geleceğe iyimser bakmamızı sağlayacak yaklaşımlar işitilmiyor. (Bkz. Oral Çalışlar’ın dünkü yazısı) Başbakan’ın o ‘mezkûr’ yakın çevresi gibi düşünüp düşünmediğini ise bilmiyoruz.
BDP Genel Başkanı Demirtaş, Ak Parti’ye bir ‘acil demokrasi paketi’ sunduklarını hatırlatarak, “Biz bu paketi sunduktan sonra, bir AKP yetkilisi, ‘Hiçbir siyasi parti bize öneri sunmadı’ dedi. Bizim sunduğumuz öneriler görmezden geliniyor. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi?” dedikten sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz hiç kimseyle pazarlık yapmayacağız” dediğini ileri sürdü.
Selahattin Demirtaş, BDP ile Ak Parti arasında bir ‘pazarlık olmadığını ve olmayacağını’ belirterek, taleplerinin kabul edilmesi için mücadele edeceklerini sözlerine ekledi.
Cumartesi günü ‘Ak Parti-BDP Pazarlığı’ diye bir yazı başlığı atmış olan benim açımdan sıkıntılı bir durum. Başbakan, “Hiç kimseyle pazarlık yapmayacağız” demiş, BDP Genel Başkanı ise bir ‘pazarlığın’ olmadığını söylemekle kalmıyor, ‘olmayacağını‘ ilân ediyor.
Niçin? ‘Pazarlık’te ne olumsuzluk var? ‘Pazarlık’ siyasetin gereğidir. ‘Pazarlık yapmayacağız’ diye kendinize bağladığınız takdirde, ‘siyaset yapmayacağız’ diye ‘deklarasyon’ yapmış oluyorsunuz.
‘Siyaset yapmak’ ve ‘siyaset çerçevesinde pazarlık yapmak’ gibi doğal ve meşru yollardan çıkarsanız, yolları ‘askeri operasyonlar’a ve ‘şiddet ortamı’nın siyasi iklimine egemen olmasına da katkı sunmuş olursunuz.
Böyle bir gelişmenin altından ne Ak Parti ne de BDP kalkabilir.
***
Ağustos 2009 başında Kürt sorununun çözüm rotasında ilerlemesi için ‘iyimser’ bir ‘siyasi iklim’ ortalığı kaplamıştı. Çetin bir yoldan ilerleneceği ve sancılı yol alınacağına ilişkin hayal görmüyorduk ama gelinen nokta çok farklı.
Habur, doğru yönetilse her iki taraf açısından da- ‘silahsızlanma’ya gidiş ve sorunun ‘şiddet
boyutu’ndan arındırılması için mükemmel bir fırsat olurdu. Heba edildi.
Kandil’den düzenli aralıklarla insanların silah bırakıp Türkiye’ye gelmeleri mi, Mahmur’un boşaltılması mı, Avrupa’da binlerce Kürt vatandaşımızın ülkelerine geri dönme imkânlarının canlanması, hapishaneleri dolduran binlerce değilse yüzlerce siyasi tutuklunun serbest kalması ihtimalinin artması mı tercih edilecek bir gelişmedir; yoksa birçok belediye başkanı dahil, binlerce kişinin daha hapishanelerdeki siyasi tutuklu sayısını arttırması, silahlarını bırakıp Türkiye’ye girmekten insanların vazgeçmeleri, Avrupa’dan dönüşlerden artık söz edilmez olması, ‘askeri operasyonlar’ın başlamasının konuşulması mı?
Hangisi?
Hangi ‘siyasi iklim’ daha tercih edilir?
‘Açılım’ı, Dolmabahçe kahvaltılarında sinema ve ses sanatçılarıyla konuşmak mı?
Ak Parti arasında ‘sorunun çözümü’ ve ‘Anayasa değişikleri’ için işbirliği ‘diyalogu’ mu?
Hangisi daha tercih edilir?
Hangisi?

radikal



Bu yazı 1,246 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,142 µs