YENİ bir şey söyleyecek değilim. Var olanı özetleyeceğim. 1920’de temelleri atılan “cumhuriyet” bitmiş değildir. Burada cumhuriyetten kasıt: Batılılık, laiklik, ulusal birlik ve tam bağımsızlık tutkunu milliyetçi bir fikriyattır.
1. Cumhuriyet bitmemiştir; çünkü bu ülkede önemli sayıda cumhuriyetçi vardır; olmaya da devam edecektir.
2. Cumhuriyetçi olmak, CHP’li olmak değildir.
3. Cumhuriyetçilerin hedefi, CHP’yi iktidara getirmek değil, cumhuriyet fikriyatını egemen kılmaktır.
4. CHP, eğer cumhuriyet değerlerine boş vererek iktidara gelirse, bu “cumhuriyet” iktidarda demek değildir. Yalnız, Cumhuriyet Halk Partililer iktidarda demektir.
5. Cumhuriyet fikriyatının siyaseten iktidar olamaması üzücüdür ama yaşamsal öneme haiz değildir. Cumhuriyet değerlerinin mümkün mertebe yaşatılması da yeter.
6. Cumhuriyet, silahlı kuvvetler komuta kademesinin, eşleri türban takan generallerden oluştuğu gün simgesel olarak bitmiş olacaktır. Bu ihtimal ufukta gözükmektedir.
7. Özerk Kürt Bölgesi’nin anayasal olarak kurulması ve Kıbrıs’ın tümünde Rumların sözünün geçmesi, cumhuriyetin onurunu ciddi şekilde zedeler. Bu da muhtemeldir.
* * *
Türk Ordusunun “değer manzumesi” içinde, cumhuriyeti savunmak için gerekirse darbe yapılır fikrinin bulunduğu bir gerçektir. Zaten yakın tarihimizde, bu tespiti doğrulayan hadiseler olmuştur. Bu kültür hâlâ canlıdır. Bu kültürün değişmesi için ordu, çok kuvvetle muhtemel yabancı uzmanların yardımıyla tasarlanmış ve uygulanan bir “faka bastırma” ve “propaganda” kampanyalarıyla köşeye sıkışmıştır. Bu ameliyat kötü yapılmıştır. Ancak demokrasiye bağlı cumhuriyetçiler için bunda da bir hayır vardır.
* * *
Ordunun sürekli siyasete bulaştığı ne kadar doğruysa, Türkiye’de demokratik rejime son vermek istediği o kadar yanlıştır. İspat ortadadır. Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan seçimle başa gelmiştir. Yapılan her askeri darbeden hemen sonra ordunun yaptığı ilk iş, iktidarı seçilmiş hükümetlere nasıl devredeceğini planlamak olmuştur. Ordu, hem üç kez iktidara el koymuş, hem de kendi iktidarına, kendi eliyle son vermiştir. Türkiye 60 yıldır, hareket alanı “cumhuriyet ilkeleriyle” sınırlı “seçilmiş hükümetlerce” yönetilmektedir.
* * *
Bu aslında bir koalisyondur. Acaba bundan böyle Cumhuriyetin, demokratik hükümetlerle yaptığı ortaklık tamamen bitecek midir? Dik başlı, asi tavırlı cumhuriyetçilerin burnunu sürtmek için elinden geleni ardına koymayan ve “Kemalizm (Atatürkçülük) Türkiye’ye giydirilmiş bir deli gömleğidir” diyen ABD ile AB, “cumhuriyetsiz demokrasi” düzeninden umduğunu bulabilecek midir? Bulamazsa ne yapacaktır?
Son Söz: Tak fişi, yaptır işini; çek fişi, bitir onun işini.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle