Erdal Şafak
0 0 0000
Komşu kapısı
Bir süre önce iki Fransız akademisyenin "Turizmin küreselleşmesi" üstüne hazırladıkları raporu okumuştuk. "Dünyanın en büyük sanayii" diye nitelenen turizmin önündeki engellerin ve sınırların kaldırılmasının yararları uzun bir liste olarak sıralanıyordu. Birkaçını aktaralım:
Sürdürülebilir kalkınmanın başlıca kaldıracı durumuna geldi.
Hem ülkeler arasında, hem de bir ülkenin sosyal kesimleri arasında gelir dağılımının düzeltilmesinde önemli bir rol oynamaya başladı.
Kültürlerin de küreselleşmesinde başlıca etken oldu.
Toplumun özgürleşmesinde ve rejimlerin liberalleşmesinde en güçlü silaha dönüştü.
Bu yazıyı hazırlarken, söz konusu raporu bir kez daha karıştırma ihtiyacını duyduk. Dikkatimizi çeken iki haber nedeniyle.
İlk haberde şöyle deniyordu: Dünya Turizm Örgütü verilerine göre, 2009'da turist sayısını en çok artıran ülkeler arasında Suriye altıncı sırayı alıyor. Güneydeki komşumuzu ziyaret edenlerin sayısı geçen yıl yüzde 10.4 artışla 6 milyona yaklaştı.
Bu artışın nereden kaynaklandığını araştırdık. Suriye Turizm Bakanlığı'nın internet sitesine ulaştık. Şu bilgiler veriliyordu: Ülkeye gelen turistlerin yarıdan fazlası Ürdün'le sınırındaki Daraa ve Türkiye sınırındaki Nasib kapılarından giriş yaptı.
Bir başka deyişle, Suriye geçen yıl gelen turist sayısındaki artışı büyük ölçüde Türkiye'ye borçlu. Bunda iki ülke arasındaki vizenin 2009 Ekim'i sonunda kalkmış olmasının da hiç kuşkusuz ciddi etkisi var. Dahası, vizesiz seyahat asıl etkisini bu yıl gösterecek; Suriye sözcüğün tam anlamıyla "Komşu kapısı" haline gelecek.
Kalkınmasını sürdürebilmek için dış kaynağa şiddetle ihtiyaç duyan Suriye turizm gelirlerindeki artışa can simidi gözüyle bakmaya başladı.
Peki, Suriye'yi ziyaret eden 6 milyona yakın turist sadece ekonomiye mi katkıda bulundu?
Sorunun yanıtı ilgimizi çeken ikinci haberde gizli. O da şöyle: Lübnan iç güvenlik güçlerinin eski elemanlarından Elias Tanios, 4 Suriye subayını mahkemeye verdi. Gerekçe: Kendisini kaçırıp, Suriye cezaevlerinde 8 yıl boyunca hapsetmeleri ve işkence etmeleri.
Haberi veren "L'Orient-Le Jour" gazetesi, "Bugüne kadar böyle bir girişim görülmedi" diyor. Daha ilginci; Suriye'den bu şikâyete herhangi bir tepki gelmedi. O da bir ilk.
İlk ama tek örnek olmayacak. Göreceksiniz; pek de uzak olmayan günlerde Şam'dan görüşlerin daha özgürce ifade edilebildiğine, rejimin -ihtiyatlı adımlarla da olsa- açılmaya başladığına ilişkin haberler alacağız...
Ne deniyordu okuduğumuz raporda: "Turizm toplumların özgürleşmesinde ve rejimlerin liberalleşmesinde en güçlü silaha dönüştü."
Suriye de bu önlenemez, geri çevrilemez süreçte yerini alacak. Türkiye'den giden turistlerin desteğiyle... Ayrıca Türkiye'nin yardımı ve etkisiyle ...
Çünkü Türkiye, Suriye'nin Batı'ya açılan kapısı. Yani sadece turistlerin değil, özgürlük, demokrasi, insan hakları, açık toplum, hukuk devleti rüzgârlarının da ülkeye girdiği kapı...
Bu yazı 1,085 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
31 Temmuz 2012
Körfez'e büyüteç
-
22 Temmuz 2012
Tarih yolları kesiştirince...
-
4 Nisan 2012
Demokrasiyi taçlandırmak
-
1 Nisan 2012
Suriye aktörleri
-
4 Mart 2012
Fıkra gibi
-
1 Şubat 2012
Konsey'i beklerken
-
16 Ekim 2011
1961 Ekim'i
-
26 Eylül 2011
New York'tan dönüş gündemi
-
20 Ağustos 2011
Şam'la satranç
-
12 Ocak 2011
Aslında biz bize yeteriz
-
8 Ocak 2011
Referandum
-
26 Aralık 2010
Krizin öbür yüzü
-
27 Kasım 2010
Senede bir gün
-
18 Kasım 2010
Savaş Lordu
-
16 Kasım 2010
Beşik sallanıyor
-
9 Ekim 2010
Sri Lanka modeli
-
26 Eylül 2010
Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
-
28 Ağustos 2010
BDP'lilerin söylemleri
-
30 Haziran 2010
Ortaklık
-
15 Mayıs 2010
Atina'dan
Yorumlar
+ Yorum Ekle