En Sıcak Konular

Ayşe Böhürler


Ayşe Böhürler
0 0 0000

Ordu darbe yapar mı?



Türkiye'deki son gelişmeler karşısında en çok sorulan soru bu oldu. Bu soruya iç basında verilen cevaplar ya spekülatif, ya provakatif, ya da duygusal. Dış basında ise Türkiye'de darbe ihtimalini "sıfır" görenlerin oranı, darbe olacak diyenlerden çok daha fazla. Bunlardan birisi de Almanya'daki Türkiye uzmanlarından Heinz Kramer. Deutsche Welle sitesinde kendisi ile yapılan bir söyleşi de bu soruyu şöyle cevaplıyor.

"Türk ordusunun içinde bulunduğu koşullar, son yıllarda çok ciddi boyutlarda değişti. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki büyük yenilgi, ordunun artık eski tarzda siyasete müdahale edemeyeceğini açıkça ortaya koydu. Bu nedenle benim açımdan mevcut gerilimde bir darbe yapılması söz konusu değil. Çünkü ordu böyle bir darbenin halkın çoğunluğunun desteğini almayacağını fark etti. İlker Başbuğ ve üst düzey komutanlar bunu biliyor ve bu nedenle kendilerini frenliyorlar. Çünkü başka seçenekleri yok. Ama bunun ordunun tüm kesimleri için geçerli olup olmadığı konusunda soru işaretleri var. Taraf gazetesinin ortaya çıkarttığı yeni planlar, daha genç ve kıdemli olmayan askerlerde darbe benzeri müdahalelerle siyasi gelişmeleri durdurulabileceği hayalinin yaşatıldığı görülebiliniyor. Bu insanlar, ordunun bu tür müdahalelerine halktan destek alamayacağını görmek istemiyor olabilirler..."

Kramer, demokratikleşmeyi sağlama konusunda ordudan ümitli ama muhalefeti "ümitsiz vaka" olarak görüyor:

"Meclis'teki muhalefetin siyasi çizgisi geriye yönelimi yansıtıyor. Gerçekte Türk toplumunun büyük bölümünde hiçbir zaman çok da destek görmeyen bir cumhuriyet modelini muhafaza etmeye çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kuruluşundan bu yana Türk toplumunun çoğunluğu muhafazakâr ve bu dini temele dayalı. Türk muhalefeti kendisine şu soruyu yöneltmeli: 'Bizler Türk seçmenlerin çoğunluğunu AKP'den daha iyi olduğumuz konusunda ikna etmek için nasıl bir siyasi öneri hazırlamalıyız? Bu gayet tabii Türk ordusu ya da yüksek yargıya sırt dayayarak, 'Biz yapamıyorsak onlar kurumsal güçleriyle bunu başarırlar' diyerek yapılamaz. Kanımca Türkiye'deki muhalefet çok başarı sağlanamayacak bir yolda."

İNKAR VE GAYRİCİDDÎLİK

Son günlerde sıkça sığındığımız bu iki tutumu artık hızla terk etmeliyiz.

Yaşadıklarımızın herkeste etkisi farklı; kimi oh oldu, kim de tüh tüh diyor. Ben ne oh olsun ne de tüh tüh diyenlerdenim; krizi beslemek yerine çözüme katkı sağlamak için meseleye bulunduğumuz taraf kadar karşı taraftan da bakmamız gerektiğine inanıyorum.

Türkiye'nin son 70 yılında yönetimde etkili olan çevrelerin Ak Parti yönetimini sevmediği ortada. 80 yıldır kendilerine göre biçimlendirdikleri kurulu düzenin bozulmasını, imtiyazlarının kaybını, etkinliklerinin azalmasını kabullenemiyorlar. Ak Parti'yi devleti yönetmeye layık görmüyorlar. Cumhuriyet gazetesinde yıllarca benzer biçimde yayınlanan karikatürlerdeki gibi dindar = molla şablonunu bilinçaltından atmaları hiç kolay değil.

Bu nedenle her hareket kaynağına ve amacına bakmadan farklı çağrışımlar ve yorumlara sebep oluyor. Farklı kesimler arasında vukuu ile şüyuu arasındaki mesafe giderek artıyor. Tam da sosyal psikolojinin çözümlemelerine ihtiyaç duyduğumuz vakalar ile karşı karşıyayız. Toplumsal barışın şartı olan asgari mutabakatı sağlamak için mental öğrenme sürecinde edindiğimiz şablon fikirleri nasıl terk edeceğiz, davranış ve tutumlarımızın değişimini nasıl sağlayacağız? Ya da birbirimizi olduğu gibi kabul etmeyi nasıl başaracağız?

Araştırmalara göre öğrenme, bilinç edinme sürecinde yaşantımız ve bilinçaltımızdaki izleri değiştirmek uzun bir zaman ve efor gerektiriyor. Bu nedenle davranışları değiştirmek hiç de kolay değil. Davranış bilimciler bu değişim için önce kognitif terapi öneriyorlar: " Yapılması gereken, sorunlarımızın nedenlerini araştırırken, kendimize bakmayı ve sorunların oluşumuna katkıda bulunan düşüncelerimizi nasıl değiştirebileceğimizi öğrenmek."

Her zaman için sorun çözmeye yönelik sağlıklı yaklaşım, sorunların karşı taraftan olduğu kadar bizden de kaynaklandığını kabul etmekle başlar. Bu süreçte rövanşist duygular, " oh oldu" gibi çocukça yaklaşımlar sorunu çözmediği gibi daha da pekiştiriyor. Yıkmadan yapmak için mutlaka sosyal psikolojinin analizlerini göz önünde bulundurmak zorundayız. Görmedim, duymadım, bilmiyorum demek mümkün değil. Ancak gerçeği hiç birimiz tam netliği ile bilmiyoruz. Belki de bizim neslimiz asıl cevapları kendi ömrü içinde hiç bilemeyecek. Bu planların ne kadarı gerçek? Yoksa abartılı senaryolarla gerçek olan ve olmayan arasında bir karışıklık mı yaratılıyor? Ve her şey gerçekse faillere ne olacak?

Bir tarafın üniformasını giymeden bu sorulara cevap aramak zorundayız.



Bu yazı 1,103 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Nisan 2012 82 anayasasına evet diyene hayır!
    • 26 Kasım 2011 Şapka giymeyen kadın niye asılır?
    • 16 Ekim 2010 Fikri sabitler
    • 27 Şubat 2010 Ordu darbe yapar mı?
    • 30 Aralık 2006 Kadınlar üzerinden siyaset, güzellik, gençlik faşizmi!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,896 µs