En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Alevî Çalıştayları'nın sonucu



Hükümetin Alevî Açılımı'nın başladığı tarih ile bugün geldiğimiz nokta arasındaki farka bakalım. Hiç mi mesafe alınmadı? Alevî inancının kendini ifade etmesi, Sünnî kesimin onlara daha saygılı yaklaşması, Alevî-Sünnî kutuplaşmasının yumuşaması; belki hepsinden önemlisi devletin huzurunda konuşmaya tartışmaya başlanması...
Çalıştaylara itiraz edenlerin, hiç olmazsa kaybettiklerine dair bir-iki cümle söylemesi lâzım. Bu çalıştayların kime ne zararı oldu; ya sağladığı faydalar?

Alevî Çalıştayları, bir müzakere süreci idi. Müzakere, mümkün olan en geniş yelpazede tarafların görüşlerinin karar alma sürecine dahil edilmesi demek. Mevcut olandan, bilinenden farklı bir görüşünüz veya temsil ettiğiniz bir çıkar varsa, size kendinizi ifade imkânı verilir. Böylece karar vericiler, hiç olmazsa sizin görüşünüzü ve duruşunuzu da dikkate alırlar. Müzakereci demokrasi mantığına göre bu süreç bir temsil mekanizması öngörmez. Katılanların verilecek kararda yer almaları beklenmez. Müzakere, karşılıklı olarak birbirini tanıma, önyargılardan sıyrılma ve kendini ifade etme zeminidir.

"Alevî sorunu"nun çözümünde, esasa değil de usule dair iki tarafın çok önemli birer engeli var. Sünnî inanç, devlet içinde kurumsal himayeye ve haklara sahip. Bunların hepsi bir statüko oluşturuyor. Alevî sorununa çözüm aranırken Sünnî kesim işte bu statükoya sımsıkı sarılıyor. Halbuki bu statükonun çoğu aksanı hiç anlamı olmayan alışkanlıklardan ibaret. Anayasa emri olarak okutulan Mecburi Din Dersleri gibi.

Alevîlerin usule dair sorunu ise çok daha derin. Alevîlik, 5 asırdır devlet tarafından yasaklanmış ve dışlanmış bir inanç. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın lağvedilmesinden beri, bu durum Bektaşilik için de geçerli. Alevîlik bu yüzden merkezî bir örgütlenmeye ve homojenliğe sahip değil. Alevî sorununu çözmeyi amaçlayan her adım, kendiliğinden Alevî kesim içindeki temsiliyet ve iktidar mücadelesine yol açıyor. Tıpkı, bu çalıştaylara katılma sorununu bir güç savaşı olarak yürüten Alevî önderleri gibi. Durum elbette zor. Bir tarafta kurumlarıyla birlikte devlet, öbür tarafta daha çok Sünnî inancı temsil ettiği kabul edilen hükümet, karşı tarafta siyasî partiye dönüşmek de dahil bir yığın siyasî-ideolojik tartışmanın içinden geçen Alevî kesimi.

Yüzyılların sorunlarının bir hamlede çözülmesi çok zor. En doğru çözümleri bulsanız bile, karşılıklı güveni oluşturmadan, geçmişte olup bitenlerin üzerine sünger çekmeden sorunun üstesinden gelmek mümkün değil. Çalıştaylar hakkında hüküm veren Alevîlerin bir noktayı kaçırmaması lâzım. Bu çalıştaylar, Sünnî kesimin ve temsilcilerin Alevî sorununa bakışını olumlu anlamda değiştirdi. Son Çalıştay'da Din İşleri Yüksek Kurulu'nun DİB'i aşan ileri görüşleri, kurumsal tepki ile ilmî tepki arasındaki farkı gösterdi. Sünnî ulema, din görevlilerine göre daha ileride. Israrla Alevîliği tanımlamaya çalışan DİB'in tavrını değiştirerek bu işi Alevîlere havale etmesi, saygıyı tesis edecek çok önemli bir gelişme.

Benim çıkarttığım iki önemli sonuç var. Türkiye'de, dinî alanın bir muhalefet kaynağı olmasını önlemek için, din işleri merkezî devlet yapısı içinde görülüyor. Bu statükonun artık kimseye faydası, üstelik gereği de yok. Kimse dinini, Anayasa'nın 24. maddesine göre verilen ve Alevîlerin sorun ettiği Din Dersleri'nden öğrenmiyor. Alevî sorunu, aynı zamanda bir Sünnî sorunu. Dinî bürokrasiyi sorgulamamız ve esaslı bir reformdan geçirmemiz gerekiyor.

Alevî inancı, istismara açık bir siyasî rekabetin konusu. Alevî önderlerin inançla siyaset arasına kalın bir çizgi çekmesi, Alevî sorununun çözümü için elzem. Çünkü siyaset, sorunları çözmek yerine sömürür, birleştirmek yerine ayrıştırır. Alevî sorunu dediğimiz sembolik olayların çoğu aslında, Cem Vakfı'nın ifade ettiği gibi "insanî sorun" niteliği taşıyor.

Alevî Çalıştayları sabır isteyen ve uzun soluklu bir teşebbüs idi. Faruk Çelik'i ve Necdet Subaşı'yı, Türkiye'yi taşıdıkları bu olumlu yer için tebrik etmek gerekir. İstikamet doğru, ama hâlâ alınacak çok uzun bir mesafe var.

zaman



Bu yazı 1,103 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,256 µs