En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

EMASYA yetmez



Değişimin işaretleri güçlü. Neyin neyi değiştirdiği sorusunun cevabını doğru vermek lâzım. Türkiye değişiyor. Bu değişim birçok kanaldan gelen birikimin eseri. Halk kendi iradesine sahip çıkıyor.
Halka hesap verecek olan hükümet aldığı vekâletin gereğini yerine getiriyor. Dünya ile entegre olan bir toplum ve onun ekonomisi açık ve adil rekabet düzenine geçiyor. Böylece krizler fırsatlara dönüşüyor. Türkiye'nin bir korku filmi gibi içinden geçtiği darbe çeteleri ve onların "hain" planları, Türkiye'yi değişime zorluyor. Bir daha bu çılgınlıklara fırsat vermeyecek bir devlet düzenini ve kurallarını tesis ediyoruz.

EMASYA Protokolü kaldırıldı. Genelkurmay Başkanı, bu protokolün iptal edilmesine itirazları olmadığını açıklamıştı. Gerekçesi önemli: Ordunun toplumsal olaylarda görev almasına asker olarak olumlu yaklaşmadıklarını vurguluyor. Bunu söylerken toplumsal olaylarla terör olayları arasındaki sınırın çizilmesindeki güçlüğe işaret ediyor. Ordu ile halkın karşı karşıya gelmesine bir asker olarak itiraz ediyor. Bu vizyon tam anlamıyla askerî bir perspektif. Orduyla ilgili fikir yürüten komutanların siyasî değil, askerî vizyonuna ihtiyacımız var. EMASYA Protokolü, askeri siyasetin içinde tutacak bir araçtı. Profesyonellik siyasî öncelikleri değil, pür askerî öncelikleri esas alır. Doğru; askerle halk karşı karşıya gelmemeli. Bir ordunun itibarı ve savaşma gücü ancak böyle korunur.

Genelkurmay Başkanı, EMASYA Protokolü'nün önemli olmadığını, referans olan kanunun bu konuda yeterli olduğunu söylüyor. Söylediği doğru. İller İdaresi Kanunu'nun 11. maddesi, askeri içeride asayiş gücü ve dolayısıyla sivil yönetime müdahil bir aktör olarak tutmak için yeterli. O zaman bu kanunun 11. maddesinin D bendinin toptan iptal edilmesi lâzım. Kanun üzerinde fikir yürütenler, her hal ve şartta askerî birliklerin valinin veya içişleri bakanının talebi üzerine harekete geçeceği şartının sakıncaları ortadan kaldırdığını öne sürüyorlar. Durum öyle değil. Kanundaki formül, TSK'yı iç emniyet hizmeti veren ve sivil yönetime müdahale eden bir güce dönüştürüyor. Asker "madem gerektiğinde benden destek isteyeceksin, o zaman ben de buna uygun bir yapılanmaya giderim" diyor. İstihbarat toplamak, askere toplumsal olaylar için eğitim vermek ve buna uygun olarak büyük şehirlere EMASYA taburları yerleştirmek ve en önemlisi de aylık EMASYA toplantılarında şehrin veya ilçenin bütün sivil erkânını düzenli olarak askerî bir gözetim ve hiyerarşi altında tutmak. Vali ve kaymakamlardan dinlediğim EMASYA toplantı gündemleri, Türkiye'de açıkça bir askerî rejimin yürürlükte olduğunu gösteriyordu.

türkiye değişirken ordu aynı kalamaz

İller İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin EMASYA'nın kaynağı olan D fıkrası, 29.8.1996 tarihinde kanuna eklendi. 28 Şubat'tan tam altı ay önce. Bu fıkranın, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya tarafından hazırlandığını hatırlayanlar olacaktır. Kanun Meclis'ten Refahyol hükümetinin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın talimatıyla çıkmıştı. O dönemde askerlerden gelen birkaç kanun bu şekilde çıkartılmıştı. Erbakan, bu tür tavizlerle askerleri idare edeceğini düşünüyordu. Tersine, bu yoklamalarla ilerleyen süreç hükümetten direnç gelmediği için 28 Şubat'a ve nihayetinde haziran ayında hükümetin yıkılmasına kadar vardı.

Bu meşhur fıkranın sakatlığını ancak karşılaştırma yaparak anlamak mümkün. Anayasamız olağanüstü şartlara uygun iki yönetim biçimi öngörüyor. Bunlar olağanüstü hal ve sıkıyönetim. Askerî birlikler bu yönetim tarzlarında zaten geniş çaplı kullanılıyor. Kanundaki bu fıkra, normal şartlar altında da askeri sivil yönetime bütünüyle nüfuz için geniş bir alan yaratıyor. Diğer yönetim biçimleri bir alternatif olarak durduğuna göre bu kanuna ne gerek vardı? Bu sorunun makul hiçbir cevabı yok.

Türkiye değişiyor. Bu değişime uygun olarak ordunun da değişmesi gerekiyor. Hilmi Özkök'ün vurguladığı değişim ihtiyacı aynı zamanda Türkiye'nin ihtiyacı. EMASYA'nın iptal edilmiş olması bu değişimin önünü açacak önemli bir adım ama tek başına yeterli değil.

zaman



Bu yazı 1,093 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,311 µs