En Sıcak Konular

Ekrem Dumanlı


Ekrem Dumanlı
0 0 0000

Sivil vesayetten yargıç diktatörlüğüne mi?



Şu hale bakın; bir taraftan "sivil vesayet"i tartışıyoruz, öbür taraftan da "parti kapatma davası"nın yeniden açılıp açılmayacağını.
Bu nasıl bir sivil vesayetmiş ki her lahza kapatılmakla tehdit edilebiliyor? Bu nasıl bir "sivil dikta" tehlikesiymiş ki başının üzerinde mevhum bir giyotinle dolaşıyor? Bu nasıl bir "tek adam rejimine doğru" gidişmiş ki bir partinin genel başkanı haftanın neredeyse yedi günü medyadan "yüce divan" tehdidi alıyor ve bu tehdit altında iktidar sefasını(!) sürebiliyormuş?

Aslında "sivil vesayet" tartışması ile AK Parti'nin kapatılacağına dair dedikoduların çıkarılması arasında çok sıkı bir bağ bulunuyor. Sivil vesayet tartışmasını başlatanların amacı buydu demiyorum, zira bu işin başlangıç çizgisinde yargı diktatoryasına kaldırım taşı döşeyeceğine ihtimal vermediğim insanlar var. Ancak mesele, maalesef, bambaşka bir mecraya kaymıştır ve artık göstere göstere suistimal edilecek hale gelmiştir.

Bugün bazıları "sivil diktatörlük"ten bahsederken resmen savcılara suç duyurusunda bulunmanın histerik coşkusuyla hareket ediyor. Yani, "bu partiyi kapat; yoksa sivil vesayet bir kâbus gibi üzerimize çökecek" derken aslında tartışmanın sebeb-i hikmeti (!) maksad-ı nihayeye dönüşüyor. Bir yönüyle ihbarmış gibi sarf edilen sözler ve yazılar, diğer bir yönüyle de "kapatma davası klasörlerine" delil haline getiriliyor.

Hâl böyle olursa bu tartışmaya talihsiz bir şekilde bulaşmış bazı aydınlar tarih karşısında pişman olmaz mı? Hem de nasıl! Geride yedi cedlerini utandıracak anti-demokratik bir miras bırakmış olurlar çünkü. Sebebi de gayet açık: "Sivil diktatörlük" gibi bir evhamdan kaçarken, ülkeyi anti-demokratik zorbalığın bulunduğu Jüristokrasi (yargı diktatörlüğü) uçurumunun kenarına getirmiş olurlar.

Aynen öyle! Bundan önceki kapatma davalarının arkasında bazı asker zevât vardı ve yargıdan bir kısım militan kişiler hakkı hukuku bir kenara iterek kendilerine verilen emri yerine getirdi. Unutmamak gerekir ki, her kapatma davasının intikamını bizzat millet aldı. Son hesabı millet kesti. Bu arada en kutsal emanetlerden biri olan üniformanın altında siyaset yapanlar çalıştıkları kurumun itibarını sarstı. Kamu vicdanının son sığınağı sayılabilecek adalet mekanizmasını yerle bir eden bazı yargı mensupları ise sadece kendi mesleklerini bitirip tüketmiş olmadı; sandığın yeni partiler yoluyla da olsa tokadını ensesinde hissetti.

Parti kapatmayı artık tarihe gömmek gerekiyor! Bunu tartışıyor olmak bile çağdışı, ilkel ve utanılacak bir durum. Hangi parti olursa olsun durum budur. Ergenekon davasından dolayı bir partinin lideri uzun zamandır hapishanede; yargıdan tık yok. Olsun. Parti lideri ve kurmayları çetenin hesabını adalet karşısında versin; ama onların partisi bile kapatılmasın; çünkü partileri açan da kapatan da halkın bizzat kendisidir. Üç beş yargıç kafa kafaya vererek; üstelik kapalı kapılar arkasında emirlere uyarak parti kapatırsa bu milletin söyleyeceği son söze herkes hazır olmalı.

Bu ülke hiçbir diktatörlüğe artık boyun eğmez; eğemez de. Ne askerî darbe yapılabilir ne yargıç hegemonyası kabul edilebilir. Sivillerin demokratik çizgiyi aşmasından korkanlar varsa şuna itimat etmeliler ki bu millet iradesini hiçbir partiye ipotek etmez. Halkın demokratik şuuruna ve seçme zekâsına güvenmeyerek yeni ve kirli yollar arayanlar başka bir diktatörlüğün peşinde. Millet bu gerçeği saniye saniye takip ediyor; bu aynen böyle biline!


BALYOZ!

Taraf Gazetesi yine gazetecilik tarihine geçecek bir habere imza attı. 2003 yılında hazırlanan geniş kapsamlı bir darbe planını aşama aşama şerh ediyorlar. İçinde tüyler ürperten iddialar ve o iddiaların belgeleri var. Mesela, cuntacıların Fatih Camii'ni bombalama planını, plan çerçevesinde halkın sokağa dökülmesini, krokilerle ve eylem planında görev alacak asker kişilerin listesiyle anlatıyorlar. 2 9'u general 162 subayın görev aldığı söylenen darbe planlamasında ülkemizin savaşa sokulması bile düşünülmüş. İnsanın kanını donduran iddialar bunlar. Ancak hiçbiri "fasa fiso" değil; çünkü hiçbiri mesnetsiz, belgesiz değil. Sıkıyönetim ilan edebilmek için "Oraj Hava Harekât Planı" yapmak, Ege'de uluslararası bir kriz çıkarmak, gerekirse bir jetimizin düşmesini sağlamak... Allah akıl, fikir, izan, vicdan versin! İnsan kendi milletine, kendi ordusuna bunları yapar mı? Cuntacılık böyle bir şey demek ki! Gözlerini iktidar hırsı bürüyünce aklî denge ortadan kalkıyor. Sağduyu yerle bir oluyor... Türkiye çok önemli bir dönemden geçiyor. Yakın zamana kadar gizlice ve sinsice yapılan planlar tek tek gün yüzüne çıkıyor. Bazı güçleri rahatsız eden de bu: Şeffaflaşma süreci! Daha düne kadar psikolojik harekât yaparak ülkeyi kaosa sürükleyenler bugün istedikleri gibi halkı manipüle edemiyor. Bir oradan bir buradan gözükerek insanları birbirine düşüremeyenler; büyük bir çaresizlik yaşıyor. Çareyi demokratikleşmede göreceklerine, aslî görev çerçevelerine döneceklerine yargıya baskı yaparak AK Parti'yi kapattırmak, yürütülen çete ve cunta soruşturmalarını örtbas etmek, sırtındaki mukaddes üniformanın kıymetini bilmeyerek halkına karşı eylem planları hazırlayanlara yeni imkânlar sunabilmek için yargıyı kirli amaçlarına alet ediyorlar.

Belli ki cuntacılar panik yaşıyor. Suçüstü yakalananlar çareyi yargı ve medyadaki dostlarını yardıma çağırmakta buluyor. Yargı mensupları, en başta da Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, elini vicdanına koyup doğru düşünmeli, tarih huzurunda nesiller boyu yanlış bir icraatla anılmaktan sakınmalı. Olay artık daha da netleşti. Cuntacılar, onların medyatik ve lojistik destekçileri, hukukun pençesinden kurtulabilmek için yargıya baskı yapıyor. Şayet bu baskılardan sonuç alınırsa ortada ne adalet kalır ne siyaset; ne ülkenin itibarı korunabilir ne birlik-beraberlik. Bu ülke dünyanın saygın demokrasilerinden biri olmaya, bölgesinde lider ülke rolü üstlenmeye giderken cuntacıların haris ve hasis planlarının kurbanı edilemez... Taraf, 5000 sayfalık darbe planını yazmaya yarın da devam edeceğini duyurdu. Böyle bir gerçeği kamuoyuna taşıdıkları için alkışı hak ediyorlar. Bundan sonrası herkese büyük sorumluluk yüklüyor. Gazeteciler, siyasetçiler, iş dünyası... Herkes cuntacılar ve onların uzantıları üzerine kafa yormak zorunda...

zaman



Bu yazı 1,164 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Eylül 2012 Ne gereği vardı?
    • 11 Haziran 2012 Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
    • 30 Nisan 2012 Şiddet!
    • 16 Nisan 2012 '28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
    • 10 Nisan 2012 Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
    • 9 Nisan 2012 Darbede tanıdığım dört subay
    • 2 Nisan 2012 Suriye İran... İşte çetin imtihan!
    • 26 Mart 2012 Terlik
    • 13 Şubat 2012 Aman dikkat!
    • 6 Şubat 2012 Bu yüzden mi susuyorsunuz?
    • 23 Ocak 2012 Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
    • 16 Ocak 2012 Kaç kafatası bir manşet eder?
    • 9 Ocak 2012 Hesap vermek
    • 26 Aralık 2011 Çanlar Avrupa için çalarken
    • 19 Aralık 2011 Militan
    • 12 Aralık 2011 Maazallah!
    • 5 Aralık 2011 Global Ergenekon
    • 28 Kasım 2011 Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
    • 23 Kasım 2011 İngiltere'yi yeniden keşfetmek
    • 21 Kasım 2011 Dersim'in şifreleri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,943 µs