En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Özkök ve Ağca



Masamda Hürriyet’in 27 Aralık 1989 tarihli nüshası duruyor. Manşet aynen şöyle: “Diktatörlere ibret olsun.”

Hürriyet, ne hikmetse, kanlı diktatör Çavuşesku’nun eşi ve çocuklarıyla birlikte kurşuna dizildiği haberini, iç siyasete mesaj havasında vermeyi tercih etmiş.

Hürriyet’in 21 Ekim tarihli SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’a atfen manşetine taşıdığı “Özal sivil diktatör” cümlesini ve takip eden haberleri hatırlayınca, fotoğrafın eksik parçaları tamamlanıyor.

“Diktatör” ilan ettikleri Özal’a Çavuşesku’nun kanlı fotoğrafını “ibret” olarak sunanların “derin” tezgahı, hala sahnede.

Ne hazindir, onlar derin mesajlarla örülmüş manşetlerini saf duygularla izaha çalışırken, Ertuğrul Özkök gibi “Derin devlet yoktur, çapulcu çeteler vardır” tezine yandaş arayıp durdurdular.

Bu manşetlerden 3 yıl sonra Özal hayata veda etti. Kurşun gibi ağır bir ölüme yenik düştü. Ölümü hala şüphelidir.

Kendine suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ’ı harekete geçirenleri de buldu. Öylesine korku iklimi yaratıldı ki, ne hazindir, kendi gerçek suikastçisini adalete teslim edemedi. Bir gün Okluk Koyu’nda kendini ziyarete giden Fikri Sağlar’a , “Sen gençsin, bu işlerle uğraşma” diyecek kadar yılgındı.

Kaderin tecellisi olsa gerek, geçmişteki derin hesapların yeniden görülmek istendiği bugünlerde Abdi İpekçi’nin katili cezaevinden çıktı.

Emekli Orgeneral Necdet Üruğ’un şu sözleri hala hafızalarımızda: “Bu işi (İpekçi cinayeti) Özel Harp Dairesi’ne mal etmeden cinayetin Özel Harp Dairesi’nde çalışan bazı kimselerin bireysel eylemi olduğunu
söyleyebiliriz.”

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hayri Kozakçıoğlu’nun şu sözlerine ne demeli: “İpekçi cinayeti devletin değilse bile devletlilerin işiydi.”

Milliyet’in emektar karikatüristi Bedri Koraman’ın şu serzenişi manidar değil mi: “Bana da suikast yaptılar, öldüremediler. Gazete bu olayı manşet yapmadı, yapsa Abdi’yi öldüremezlerdi.”

Ertuğrul Bey’in kulakları çınlasın.

Devlet veya devletliler neden adam öldürür? Patronunun “devletin” dediği bir gazete, kanlı fotoğrafı bir lidere “ibret al” diyerek neden gözüne sokmaya çalışır?

Bir dizi soru...

Dün, bir başka gazeteci Hrant Dink’in ölümünün 3. yıldönümüydü. Hala sır perdesi aralanamadı.

Dün Mehmet Ali Ağca’yı Abdi İpekçi’nin katili yapanlar, bugün Hrant Dink’in karşısına Ogün Samast’ı çıkardılar.

Onlardan her yerde bolca var. İşgal ettikleri siyasal pozisyon, onları ne Ülkücü yapar ne solcu...

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Ağca’nın serbest kaldığı saatlerde parti kurmaylarına şöyle diyor: “Ağca hiçbir zaman Ülkücü olmadı, bizden değil, kimse sahip
çıkmasın.”

Haklıdır.
Ben de ne Mehmet Ali Ağca’nın ne Abdullah Çatlı’nın Ülkücü olduğuna hiçbir zaman inanmadım.

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun benzetmesinden hareketle, onlar sürülmüş tarlanın mahsulüdürler.

Bugün Ergenekon’da “solcu” diye bildiğiniz birçok kimsenin yarattığı hayal kırıklığının bir sebebi de budur. Etrafınızda “dindar” diye bildiğiniz kimi saygın insanların da aynı karanlıkta solunum yaparak çoğaldığına şaşırmayın.

Şu bilinsin; karanlık derin yapılar, her tarlada mahsul alabilmek için tohum ekerler, fidan yetiştirirler. Onların siyasal kimliği yoktur, görevlidirler.

Kiminin elinde silah kiminde kalem vardır.

 

Kendi çalıp kendi oynadı

Pazartesi günü Taraf Gazetesi’nde yayınlanan Neşel Düzel’le yaptığımız röportaja gösterilen yoğun ilgi, ego sahibi her fani gibi haliyle beni de memnun etti. Ama bazı bölümleri, kimi haber portallarında çarpıtılarak kullanıldı veya yanlış yorumlandı.
En komiği ise Yeni Şafak Yazarı Kürşat Bumin’in yazısıydı. Gerçi fırsat buldukça dokunduruyor ama bu seferki başka.

Elbette, aynı düşünceleri paylaşmak durumunda değiliz. Eleştirilerimizi, küfür ve hakarete büründürmeden köşeye yaydığımız sürece problem olmaz.

Ancak, önce beni “hükümete yakın gazeteci” tanımlamasıyla kategorize edip daha sonra açıklamalarım için “hükümeti küçük düşürücü açıklamalar” ifadesini kullanması, Kürşat Bey’in nasıl bir fikri bulanıklık içinde yüzdüğünü göstermesi bakımından ibret vericidir.
Hele şu ifadesi var ki, tam evlere şenlik: “Ve sanıyorum ki hükümet bu açıklamalardan çok rahatsız olacak ve belki de yetkili bir ağızdan kendisini küçük düşüren bu resmin altındaki imzanın sahte olduğunu açıklayacaktır.”

Hükümeti, beni tekzip etmeye davet ediyor. Sanki hükümet adına açıklama yapmışım gibi. Sanki kendi hükümet üyesiymiş gibi.

Sen “yandaş” gazetede yaz, bize “yandaş” de, sonra kalkıp “yandaşlığın gereğini yapmıyorsun” diye de kız. Ne güzel, kendin çalıp kendin oynuyorsun.

star



Bu yazı 1,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,098 µs