Bizim ‘resmi tarih‘imiz öyledir ki, Atatürk’ü bile sansüre tabi tutabilmiştir.
Tarih, 24 Nisan 1920.
Atatürk, ilk Meclis konuşmasında sözü 1915’e getirir ve Osmanlı Ermenilerine yapılanları “Utanç verici işler, alçaklık” diye niteler.
Ama Atatürk’ün bu sözleri daha sonra Meclis zabıtlarından sansürlenir.
1923’ün Ocak ayı başları.
Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmıştır. Mustafa Kemal İzmit’te bir grup gazeteciyle buluşarak basın toplantısı düzenler.
Sanıyorum, Ahmet Emin Yalman’a aittir soru:
“Kürt meselesini nasıl çözmek istiyorsunuz?”
Atatürk, ‘muhtariyet’ten, yani Kürtlerin yaşadığı vilayetlerin ‘özerkliği’nden söz ederek yanıtlar bu soruyu...
Bu da sansüre uğrar.
1960’lı yıllarda Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri toplanırken, 1923’ün gazetelerinde yer almış olan, Atatürk’ün Kürt sorunuyla ilgili bu sözleri kitaba alınmaz.
Atatürk camiden çıkar, gidip Meclis’i açar. Kurtuluş Savaşı döneminde böylesi dönemlerden de geçmiştir Atatürk. Ama bunlar da bilinmez bugün, sansürlenmiştir çünkü...
Kısacası:
Resmi tarih birçok gerçeği saklar.
Kendi insanına güvenmez bu resmi tarihi yazan devlet düzeni, kendi vatandaşlarını karanlıkta tutmak işine gelir.
1960’ların ilk yarısında Mülkiye’de siyaset bilimi okudum, siyasi tarih okudum, sosyoloji okudum.
Ama sıkı durun:
Kürt sözcüğünü duymadım.
Kürt meselesi yoktu.
1915 tek boyutluydu.
Ermeni meselesi yoktu.
Alevi sözcüğü kulağıma çalınmadı.
Cemevi diye bir şey öğrenmedim.
Dersim de yoktu, Sason da...
Bunların hiçbirini öğrenmeden mezun oldum 1965 yılında Mülkiye’den...
Ama ben öğrenmedim diye 1915 de, Ermeni meselesi de, Kürt sorunu da, Dersim de, Sason da, Alevi sorunu da yok olmadı tarihin sayfalarından...
Zamanla şu gerçeği öğrendim:
Tarihten kaçılmaz!
Tarih eninde sonunda insanı ensesinden yakalar.
Türkiye’de de bu yaşanıyor.
Devletin hizmetkârı olarak kendilerini Türkiye’ye tarihçi diye ilanihaye yutturabileceğini sananların foyası özellikle 1990’lı yılların başından itibaren çıkmaya başlamış durumda...
Bu gerçeği bu yakınlarda, Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Cemil Koçak ile Y. Hakan Erdem’in son kitaplarını okurken bir kez daha anladım.
Koçak’ın kitabı Geçmişiniz İtinayla Temizlenir (İletişim Yayınları) adını taşıyor. Erdem’in kitabının adı da Tarih-Lenk (Doğan Kitap).
İki kitabı da okumakta yarar var.
Tarihle yüzleşmekten, resmi tarihi sorgulamaktan kaçmak medeni insanların, demokratik toplumların yapacağı bir iş değil.
Tarihimizle ne kadar yüzleşir, resmi tarihimizi ne kadar sorgularsak, o kadar olgunlaşır ve birbirine tahammül edebilen, kendisiyle barışık ve demokratik bir ülke ve toplum haline geliriz.(*)
İyi pazarlar!
——————-
* Eğer bu konuyu merak ediyorsanız, yarın akşam saat 8’de, Cengiz Çandar’la birlikte CNN Türk’te yaptığımız Tecrübe Konuşuyor programını izleyebilirsiniz. Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Cemil Koçak ile Y. Hakan Erdem ve Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Kuyaş ‘resmi tarih’ konusunu çok ilginç örneklerle tartışma masasına yatıracaklar, izlemenizi tavsiye ederiz.
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle