ASKER SORUNU...
Türkiye 2010’da da ‘asker sorunu’yla yaşamaya devam edecek. Siyasal hayatımızın bir gerçeği bu. Hoşlansanız da, hoşlanmasanız da bu öyle.
Darbeleri, muhtıraları, askeri yönetimleri yaşamış bir Türkiye’de asker sorunu yoktur denebilir mi?
Susurluk ve Ergenekon süreçleri, 2003-2004 darbe tertipleri, 2007’nin Çankaya Savaşları, 27 Nisan Muhtırası bu ülkede asker sorununun ürünleri değil mi?
AKP’nin 2002’de tek başına iktidara gelmesinden sonra asker içinde, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın günlüklerine de yansıyan darbesel faaliyetler sanal mı? Erdoğan’ı, Gül’ü çok mu sevdi, çok mu içine sindirdi asker?..
Asker sorunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde askerin kendisini devlet içinde devlet gibi görmesinden kaynaklanıyor. Asker hem böyle yetişiyor, hem böyle bir zihniyet dünyasında dolaşıyor, hem de ayrı bir hukuki yapı içinde yaşıyor.
Askerin bu yetiştirilme tarzı, zihniyet dünyası ve kendi hukuku birinci sınıf demokrasilerdeki gibi değiştirilmediği sürece, asker kendisini hukukun ve seçilmiş hükümetlerin üstünde gördüğü sürece asker sorunu bitmez.
İkide bir orasından burasından patlar ve her seferinde ‘siyasal istikrar’ın başına çorap örer.
KÜRT SORUNU...
Türkiye 2010’da da Kürt sorunu ile yaşamaya devam edecek. Ne yazık ki öyle. Dünkü yazımda da belirttiğim gibi Erdoğan hükümetinin demokratik açılımı yürekli bir başlangıç oldu.
Ama yeterli değil.
İçinin doldurulması ve arkasına daha büyük bir siyasal kararlılık konması lazım. Hükümet eğer oy kaygılarıyla ‘dağın yolunu açabilecek’ adımlara devam ederse, Kürt siyasal hareketinde ‘sivil’ olanı askerileştirecek, yani PKK’lılaştıracak adımlarla yanlış yollara saparsa yazık olur.
Çünkü, asker sorunu gibi Kürt meselesi de Türkiye’de siyasal istikrarın başına bir nokta gelir çorap örer.
AB SORUNU...
Türkiye 2010’da ‘Avrupa Birliği sorunu’yla da yaşamaya devam edecek.
Erdoğan hükümeti yeni yılda AB yolunu daha çok ciddiye almalıdır.
Bu ülkede barış, demokrasi ve refah bakımından AB yolunun önemi büyük çünkü...
Bunun gibi, Türkiye eğer ‘bölgesel güç’ olma iddiasını taşıyorsa, Batı’da olduğu gibi Doğu’da da, İslam ve Arap dünyasında da daha çok ağırlığa sahip olmak istiyorsa, AB yolunu savsaklamaktan mutlaka kaçınması gerekir Ankara’nın...
İKTİDAR SORUNU...
Seçim bu yılın sonbaharında mı, yoksa 2011’de mi? Bu soru yeni yılda siyasetin gündeminden hiç inmeyecek. Bu konuda son kararı verecek olan kişi ise malum:
Başbakan Erdoğan.
Demokrasilerde seçim konusu elbette siyasal liderlerin kafasından hiç eksik olmaz. Daha çok oy alıp iktidar koltuğuna oturmak istedikleri için öyledir. Demokratik siyasetin en dibinde de bu gerçek yatar.
Soru:
Tayyip Erdoğan nasıl oldu da 2007’de seçim sandığından yüzde 47 gibi rekor bir oyla çıktı?
Özetle:
AB kapısını aralayan demokratik reformlar yaptı; darbe tertiplerine, 27 Nisan muhtıralarına, 367’lere rağmen dik durdu, askere teslim olmadı; Kürt meselesinde ‘barışın dili’ni yakaladı; ekonomiyi büyüttü.
Yüzde 47 böyle geldi.
Erdoğan’ın yol haritası bu başarıda yatıyor. Eğer saparsa, işi güçtür. Seçim araştırmaları AKP’yi zaten inişte gösteriyor. Eğer yol haritasından saparsa, düşüş daha da kötüleşebilir.
VE İSTİKRAR SORUNU...
Türkiye’ye istikrar batar!
İstikrar dalgasının şöyle bir yalayıp geçtiği dönemlerden sonra genellikle siyaset yeniden abuklamaya başlar bu ülkede. Kötü alışkanlıklar, hastalıklar nükseder.
2010 için böyle bir tedirginliğim var. Seçim havaları acaba siyaset meydanını daha beter karıştırır mı?..
Tayyip Erdoğan eğer Türkiye’nin ‘gerçek gündemi’nden, demin değindiğim ‘yol haritası’ndan saparsa... Boğayı boynuzlarından tutmadan seçim kazanabileceğini sanırsa...
Muhalefet, kan davası güdercesine izlediği çizgiyi, seçim yaklaştıkça daha düşmanca bir raya sokarsa...
Seçim öncesi AKP Meclis Grubunu çatlatmak, seçimlerden koalisyon çıkarmak ve Erdoğan’ı her ne pahasına olursa olsun iktidardan düşürmek için yemin etmiş muhalefet odakları ölüm kalım savaşı gibi siyaset yaparlarsa...
2010 gerçekten sıkıntılı geçer.
Yeni yılınızı kutluyorum.
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle