Eski kuvvet komutanlarının 2003-2004’deki ‘darbe tertipleri’nden dolayı sivil savcılar tarafından sorgulanmaya başladıklarını dün sabah televizyondan öğrenince, şöyle bir gazete manşeti gözümün önüne geldi:
Neye niyet, neye kısmet!
Bizim memleket de değişiyor.
Zor da olsa değişiyor.
İte kaka da olsa değişiyor.
Sancılı da olsa değişiyor.
Büyük bedeller ödenerek de olsa, bizim tımarhane benzeri güzel ülkemiz Türkiye de değişiyor.
Bizim duvar da sallanıyor.
Eskisi gibi sağlam değil.
Çatlaklar gözle görülür halde.
Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, insan haklarının önünde dimdik dikilen duvarlar Yunanistan’da, İspanya’da, Portekiz’de, Arjantin’de 1970’li yıllarda, 1980’li yıllarda yıkılmıştı.
Bizdeki de aynı yolun yolcusu.
Ama herkes farkında değil.
Anlı şanlı paşaların sivil savcı, sivil yargı önüne çıkarılmasına, darbe tertipleriyle cuntalaşma faaliyetlerinin medyanın manşetlerinde dolaşmasına, ıslak imza ya da kod adı kafes gibi olayların yaşanıyor olmasına akıl erdiremiyenler var hala.
İnanmıyorlar.
Ağaçların arasında kalıp ormanı göremeyenler, büyük resmi gözden kaçıranlar da var elbette.
Bir kısmı iyi niyetli.
Ama anlayamıyorlar.
Sistemle, devletle hükümeti karıştırıyorlar. Yerleşik sistemin ya da devletin, demokrasi ve hukuku engelleyici omurgasını göremiyorlar.
Asker-sivil bürokrasinin, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ayakta tuttuğu o omurga yapısal bir değişime uğratılmadan, Türkiye’de devlet düzenine demokrasinin gelemeyeceğini, hukukun üstünlüğü ilkesinin yerleşemeyeceğini anlamıyorlar.
Yıllardır bu böyle.
Anlamadıkları için de, sadece hükümeti bazı bakımlardan eleştirmekle yetiniyorlar. Bazıları haklı olan hükümete dönük bu eleştirilerin Türkiye’yi demokratikleştireceğini sanıyorlar iyi niyetle...
Ama değişen bir şey olmuyor.
Çünkü işin özü bu değil.
Bir zamanlar Yunanistan’da, İspanya’da, Arjantin’de nasıl olduysa, Türkiye’de de demokrasi ve hukukun üstünlüğü gelip bir yerde tıkanıyor. Demokratik hukuk devletinin birinci sınıf nitelik kazanması gelip bir yerde tıkanıyor.
O tıkandığı yerde asker var.
Asker-sivil bürokrasi var.
Tıkanıklık buradan kaynaklanıyor.
Çünkü, Türkiye’ye ne kadar demokrasi, ne kadar hukuk devleti, ne kadar özgürlük, ne kadar insan hakkı lazım geldiğine asker-sivil bürokrasi karar veriyor çok uzun yıllardır.
Bizim ‘duvar’ımız da işte bu.
Demokrasi ve hukuk devletinin önünde dikili olan bu duvar yıkılmasın diye yaptılar darbeleri bu ülkede.
Bu duvar yıkılmasın diye darağaçları kurdular 27 Mayıs’taki gibi, 12 Mart’taki gibi, 12 Eylül’deki gibi.
Askeri yönetimler bu duvarı güçlendirmek içindir ki, anayasal ve yasal düzenlemeler yaptılar, milletin oyuyla gelen hükümetlerin elini kolunu bağlayacak kırmızı çizgiler çektiler sürekli olarak.
Bu duvar yıkılmasın diye darağaçları kurdular, siyaset yasakları koydular, başbakan astılar, başbakanları hapse tıktılar.
Bu duvar yıkılmasın diye, üstümüzde cendere gibi bizi hâlâ sıkan anayasal ve yasal giysiler diktiler, daha hâlâ sırtımızdan yırtıp atamadığımız.
Bu duvar yıkılmasın diye arada bir 12 Mart gibi, 27 Nisan gibi muhtıralar verdiler, 367 gibi hukuk ucubeleri icat ettiler.
Bu duvar yıkılmasın diye insan hayatını hiçe sayan, insan haysiyetini hiçe sayan ‘andıçlar’larla psikolojik harekatlar yaptılar.
Faili meçhul cinayet işlediler bu duvar yıkılmasın diye. İnsanları evlerinden barklarından sürdüler, köylerini yaktılar bu duvar yıkılmasın diye...
Söyleyin yalan mı bunlar?
İnanmıyorum diyen yalanda yaşamaya devam edebilir.
Ama şunu iyi bilin:
Yalanda yaşayanların sayısı gitgide azalıyor bu ülkede de.
Türkiye değişmeye başladı.
Eski Kuvvet Komutanları emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nın, emekli Oramiral Özden Örnek’in dün sivil savcılar tarafından sorgulanması değişimin çarpıcı bir işaretidir.
Asker, hukukun içine çekilecektir.
Asker, eli silahlı bir siyasal parti gibi davranmaya son verecektir.
Asker, devlet içinde devlet olmayacaktır.
Yinelemekte yarar var:
Duvar eskisi gibi sağlam değil, sallanmaya başladı bile. Dikkat edin, eğer zamanında farkına varmazsanız altında kalabilirsiniz.
İyi pazarlar!
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle