En Sıcak Konular

Nihal Doğan



Nihal Doğan
0 0 0000

"Gerçek domates", gençlik ve dinçlik iksiri!



Uzun süren GDO tartışmalarının ardından beklenen oldu. 03.12.2009 tarihinde Türk adaleti içimize su serpen bir karar açıkladı ve Danıştay “GDO Yönetmeliğine” dur dedi! Tabi henüz "her şey" bitmedi ama umarız GDO'nun ülkemizde "tamamen" yasaklanacağı günler de çok yakındır!

GDO "tamamen" yasaklanmalı diyoruz, çünkü hem kendimiz tabiatın "doğal" güzellikleri ile "sağlıklı" ve "huzurlu" yaşamak istiyoruz, hem de çocuklarımız ve torunlarımızın doğal bir çevrede sağlıklı ve huzurlu hayat "sürmelerini" diliyoruz... 

Doğal bitki, sebze ve meyvelerimiz, "sağlık", "tarım", "çevre" ve "ekonomi" açısından değerlendirildiğinde hepsinde birden kazandıran özelliklere sahip! (Dileriz ilgili Bakanlarımız da bunu fark ederler!) Sadece bir sebzeyi incelediğimizde bile bu açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Örneğin, genetiği ile oynanan, seralarda hibrit tohumlarla veya hormonlu olarak tüm yıl boyunca "sadece" ticari gelir amacı ile yetiştirilen, yediğimizde neye sebep olacağını bilmediğimiz ama faydalı "olmadığını" bildiğimiz (hepsi bir boyda?), (hepsi aynı renkte?), (hepsi taş gibi?), (kesince hepsinin içi korkunç!) sahte domatesler yüzünden, gerçek domatesi "mumla" arar olduk!  

Peki, gerçek mevsimlerini sorgulamak zahmetinde bulunmadığımız için "doğal" tadını unutur olduğumuz domatesin,"hakiki" olanını doğru zamanda tüketerek içindeki "hazineden" faydalanmak bu devirde nasıl "mümkün" olabilir?

İstanbul gibi büyük metropollerde rengi ve şekli ile domatese benzeyen, ama içine bakınca tat ve koku vermeyen ürünlerden, ayrıca aynı durumdaki diğer sebze ve meyvelerden çoğumuz şikâyetçiyiz. (Bu arada yediğimiz ve içtiğimiz gıdaların doğal olup olmadığını düşünmeye ve incelemeye zahmet etmeyenlere sözümüz yok!)

İşte bu noktada ümidi kaybetmenden yaşayabilmek için, doğalı ve hakiki olanı aramak görevi de bize düşüyor. Bende  üzerime düşen görevle araştırdığımı ve İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşayıp, tüm mevsimi (Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, hatta Kasım ayı) boyunca gerçek domatesi doğal olarak mis kokusu ile yemenin mümkün olduğunu (deneyip test etmiş olarak) belirtmek istiyorum.

Evet, insan "arayınca" buluyor, yeter ki "neyi", "nasıl" aradığını bilsin!

Her domatesi yediğimde faydaları ve hikmeti nedir düşündüm ve sizler için araştırdım. Mevsimi değil, bu bilgileri şimdi ne yapalım demeyin, en azından şu andan itibaren mevsimi gelene kadar domates tüketimini bırakabilir, doğal (kimyasal katkısız)  veya organik (mümkünse güneşte kurutulmuş) domates salçası  veya kurusunu tüketebilir, üreticiyi doğal üretime teşvik edebilir, mevsimi gelince de canlılık kaynağı bu sebzeleri doğru tüketerek faydasını görebilirsiniz…

İşte gerçek domatesin marifetleri!   

Patlıcangiller familyasından bir yıllık bir bitki olan domatesin Latince adısolanum lycopersicum”dur. Peru’dan geldiği sanılan bu sebze bugün Avrupa ve Türkiye’nin hemen her yerinde kolayca yetiştirilmektedir. Yaprakları tüylü, çiçekleri sarı renkli, yıldız biçiminde açılmış, meyvesi kırmızı renkli vitamin bakımından zengin, daha çok taze iken tüketilen bir sebzedir.

İçerdiği etken maddelerle tıbbi değeri çok yüksek!

Başlarken belirtelim, hormonlu, hibrit tohumlardan üretilen veya GDO’lu domateslerde aşağıdaki etken maddeler "tam olarak" bulunmamaktır! Burada anlatılan bilgiler, geleneksel tohumlarla doğal olarak yetiştirilmiş "gerçek" domatesler için geçerlidir…

  • * Domates’te, zengin mineraller, vitaminler, antioksidan ve antibakteriyal maddeler bulunur.
  • * İçerdiği mineraller: Citratlar, tartarlar, krom, brom, demir, potasyum, kalsiyum ve fosfor,
  • * Vitaminler ise: A, B1, B2, B6, C ve K vitaminleridir.
  • * 100 gr. domatesin, yüzde 33’ü C vitamini, yüzde 13’ü A vitaminidir. Bir insan 100 gr taze domates yiyecek olursa bu bağlamda vücuda gerekli vitaminleri de almış olur.

Domateste bugüne kadar tespit edilmiş "yirmiüç" tane "antioksidan" madde bulunmaktadır.

Bunlardan bazıları: Alanin, alfa tokoferol (E vitamini), askorbik asit (C vitamini), beta karoten, caffeic asit, chlorogenic asit, ferulic asit, eugenol, histidin, lycopen, methionene, p-courmanic asit, quercetin, naringenin, fumaric asit, qercitrin’dir.

Ayrıca, yine bugüne kadar tespit edilebilmiş "yirmibeş" tane de "antibakteriyal" özellikte olan madde içermektedir.

Bunlardan en önemlileri: Cinnamaldehyde, beta-sitosterol, alpha-pinene, squalene, rutin ve citral’dır. Domatesin içerdiği 5-hydroxytryptamine çok fonksiyonlu bir maddedir. Bu madde Parkinson hastalığına ve kansere karşı koruyucu özelliğe sahiptir.

Domatesteki etken maddelerden; “lutein”, “lycopen” ve diğer bazı “antioksidanlar” vücutta biriken serbest radikalleri "yok etmede" oldukça etkilidirler. Lycopen aynı zamanda kolesterol düşürücü etkiye de sahiptir.

Domateste bulunan güçlü etken maddelerden biri de rutindir

Rutin maddesi insan vücudunda olumlu biyolojik etikler göstererek katarakt oluşumunu engelleyici, kan şekerini dengeleyici, karaciğer metabolizmasında oluşan toksinleri temizleyici, yüksek tansiyonu önleyici, hem antibakteriyal hem de antiviral özelliklere sahiptir. Rutin aynı zamanda antivaricose (varise karşı) özelliğe sahiptir. Rutinin östrojen hormonunu dengeleyici özelliğinin olduğu da bilimsel makalelerde belirtilmektedir.

Bilimsel araştırmalar “lycopen” mucizesini anlatıyor…

Besinlerin ısıtılması birçok besleyici unsurun azalmasına neden olsa da lycopen’li besinlerin işlenmesi ve ısıtılması biyolojik olarak daha yararlı bulunmuştur. Değişik çalışmalarda salça da (doğal ve katkısız, mümkünse güneşte kurutulmuş olarak) dâhil olmak üzere 10 yada daha fazla porsiyon domates ürünü yiyen insanlarda koruyucu etkisini açık olarak ortaya koyduğu görülmüştür.

Kucuk ve arkadaşları Proc. AACR 1998’deki çalışmalarında 2 kupa (2 kupa=1/4 lt) işlenmiş (pişirilmiş) domates suyuna denk düşen 30 mg./gün lycopen alımının koruyucu etkisi olduğunu bildirmişlerdir.

İngiltere’de yapılan araştırmalar sonucunda İngiliz Milli Farmakoloji Derneği’nin bir toplantısında sunulan bildiride, domatesin bünyesinde bulunan ve kendisine kırmızı rengi veren “lycopen” adlı maddenin kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Taze domatesin kabuğunun hemen altında bulunan bu maddenin, işlenmiş haldeki domatesin içinde daha aktif hale geçtiği, hücreler ve vücut tarafından daha kolay emildiği uzmanlar tarafından ortaya konmuştur.

Yıllar boyu yürütülen çalışmalar sonucunda domates bakımından zengin besinler tüketen erkeklerin prostat kanserine yakalanma oranının düşük olduğu görülmüştür. Akciğer ve mide kanserinin yanı sıra, pankreas, kolorektum, ösefagus, ağız, meme, rahim kanseri risk oranında bir azalmaya sebep olmaktadır. Nutr Cancer 1995’deki hücre kültürü çalışmalarında lycopene’nin kanserli hastalar üzerinde risk oranlarında azalmaya sebep olduğu belirlenmiştir.

Harvard Üniversitesinden bir grup araştırmacının 1992 yılında domateste bulunan lycopen maddesi üzerine yaptıkları araştırmada; domateste bulunan lycopen maddesi antioksidan özelliği dışında prostat, idrar kesesi, rahim ve meme kanserine karşı önleyici olduğunu ortaya koydular.

Arteritlilere karaciğerin yetersizliğinden meydana gelen basur şişmelerini önlemek için domatesle birlikte biraz kırmızıbiber (acı toz halinde) yemeleri salık verilir. Dr. Hansen, Türk, Bulgar ve Sırp köylülerinin güçlü ve uzun ömürlü olmalarını domatese borçlu oldukları kanısındadır.

Domates hangi hastalıklara karşı korur ve hangilerini tedavi eder?

* Serinletici ve iştah açıcı özellikleri vardır. Antibakteriyal etken maddeleri ile bedeni mikroplu hastalıklara karşı korur. Domatesin özelliği aşırı asit olan kanı alkaliye dönüştürmesidir. Romatizmalılara, böbrek ve mesane taşından ve kabızlıktan yakınanlara çiğ domates salık verilir. Çiğ domates suyu karaciğer ve dalağın çalışmasını dengeler.

* Damarları yumuşatır, kanı durultur, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürür, vücutta biriken üre miktarını düşürür, vücudu gençleştirir. Kalp, karaciğer, böbrek bozuklukları ve şeker hastaları için çok faydalıdır.

* Safra ve böbrek taşlarını eritir ve yeniden oluşmasına engele olur. Bunun için, domates suyu aynı miktardaki kereviz suyu ile karıştırılarak içilirse tesiri daha fazla olur.  

* Domates, kabuk ve çekirdekleriyle bağırsakları harekete geçirerek pekliği giderir ve kabızlığı izale eder.

* Domates insan enerji verir, içinde vitamin ve mineral fazla bulunduğu için hücrelerin dengesini sağlar, kanser hücrelerinin gelişmesini önler ve kansere karşı korur.

* Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, Bitkisel Sağlık Rehberi kitabında, yaptığı araştırmalar neticesinde domatesin yaşlılığa bağlı maküler dejenerasyonuna karşı çok etkili olduğunu ifade ediyor. Saraçoğlu’na göre kalbin dıştan yağlanmasını durduran domates, aynı zamanda kür (domates kürü tarifi aşağıda yer almakta) olarak uygulandığı takdirde kalbin dış yağlarını eritiyor.

* Prof. Dr. Erkan Topuz, Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp kitabında, domatesin kanserden korunmada, kanser tedavisinde, astım, kardiyovasküler hastalıklar ve maküler dejenerasyonda etkili olduğunu ifade ediyor.

Prof. Dr. Saraçoğlu’dan Domates Kürü:

Bilgisayar monitörü önünde çok fazla zaman geçiriyorsanız veya açık havada çok fazla güneş ışığına maruz kalıyor iseniz taze sıkılmış domates suyu kürünü domates mevsiminde zaman zaman uygulamanızda fayda var.  

Bir ay boyunca her gün akşam yatağa girmeden bir saat önce bir bardak taze sıkılmış domates suyu içilir. Bu en önemli bir aylık başlangıç kürüdür. Devamında, domates mevsimi boyunca haftada iki veya üç defa uygulamaya devam edilir.

Kürü uygularken dikkat edilecek en önemli nokta; hormonlu, hibrit tohum ürünü veya GDO’lu olmamasıdır. Ayrıca satın alınan doğal domateslerin olgun olmasına dikkat edilmelidir.

Domatesle “canlandıran” pratik bilgiler

*Bağ ve meyve ağaçları yanına konulacak domates fidesi arıları uzaklaştırır.

*Yüzün kırışık kısımlarına taze sıkılmış domates suyu sürülürse tazelik ve pembelik verir

*Yatak odasına bir dal domates bitkisi asılırsa sinek girmez.

*Beyaz çamaşırlardaki mürekkep lekeleri domates suyu ile ovularak çıkarılabilir.

*Yeşil yaprakları arı ve böcek sokmasında ovularak sokulan yer konur.

*Domates nasırın üzerine bağlanırsa nasırın sökülmesini kolaylaştırır.

*Domates suyu günde üç bardak olmak üzere üç hafta süre ile kereviz suyu ile karıştırılarak içilirse insana kuvvet verir

Domates tüketirken dikkat edilecek noktalar

*Midesi zayıf olanlar domatesin suyunu içebilirler.

*Domates dalında olgunlaşmış olmalı!

*Yemeklere katılacak yağ içinde haşlanmamalı, kendi suyu içinde pişirilmelidir.

*Çok yüksek dozda lycopen tüketiminde deride koyu portakal rengi görülür.

*Domateste oksalat olduğu için romatizmalılara, kum ve taşı olanlara yasak bilinir. Hâlbuki iyi olgunlaşmış domatesin 1 kg’da 1-3mg. Oksalik asit ancak vardır, bu faydaları yanında hiç demektir. Böbrek ve bağırsak iltihabı olanlar da domatesi su halinde alabilirler.

*Domates alırken, tarlada yetişmiş, dalında olgunlaşmış domatesler tercih edilmeli. Hormonlu, hibrit tohum ürünü veya GDO’lu domateslerden kesinlikle uzak durulmalıdır!

Gerçek domates nasıl anlaşılır?

Doğal sebze ve meyveleri öncelikle köylü pazarlarında, organik pazarlarda veya yöresel ürün satan noktalarda aramanız gerekiyor.

Seçerken aldığınız ürünün nerede ve nasıl yetiştiğini sorgulayın, tarlada yetişmiş ve dalında olgunlaşmış yani pazara gelmeden önce yeni toplanmış ürünleri tercih edebilirisiniz.

Her ne kadar huzurumuzu bozmaya çalışsalar da, gerçek meyve ve sebzelerle, sağlıklı ve doğal sofralarda, huzur ve mutluluk dolu günler, sıhhat ve afiyetli uzun ömürler diliyorum…

Kaynaklar:

Bitkisel Protein İle Dengeli Beslenme/ Müheyya İzer

Dr. Mehmet Göbelez/ Gıdalar ve Sağlığımız

Doğal Tedavi Yöntemi/ Dr. Ulvi Türkmenoğlu

İksir-i Şifa / Halit Özgülen

İlaç Yiyecekler/ Dr. Earl Mindell

Formda Kalmak İçin Sağlıklı Beslenme/ Doç. Dr. Sefa Saygılı, Dr. Ali Akben, Dr. Özer Odabaşı

Bitkisel Sağlık Rehberi/ Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp/ Prof. Dr. Erkan Topuz

 

 



Bu yazı 5,971 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Temmuz 2010 Meyve suyu ile likör, şarap ile sirke arasındaki 'hayati' fark ne?
    • 4 Ocak 2010 Salataya, yoğurda 'keten tohumu' ekin, bağışıklık sisteminizi güçlendirin!
    • 5 Aralık 2009 "Gerçek domates", gençlik ve dinçlik iksiri!
    • 23 Kasım 2009 Tarım Bakanına GDO hakkında 7 hayati soru?
    • 30 Haziran 2009 “Kiraz” ve “Vişne” genç ve dinç yaşatan müthiş aile!
    • 14 Nisan 2009 Maydanoz hem zayıflatıyor, hem de korku ve endişeyi yok ediyor...
    • 3 Şubat 2009 Kırmızı Pancar kanı temizliyor, kansere, diyabete ve vereme karşı koruyor!
    • 21 Aralık 2008 Taze havuç suyu içenler 'unutkanlık'tan kurtuluyor, 'kanser'den korunuyor!
    • 27 Ekim 2008 "Çörekotu"nun küçük kara tohumları, sağlıklı bir hayatın anahtarı...
    • 18 Eylül 2008 Karanfil çayı için, baştan ayağa güçlenin!
    • 15 Temmuz 2008 Keçiboynuzu pekmezi yiyen, hastalık görmüyor!
    • 16 Haziran 2008 Ihlamur ağaçları çiçek açıyor…
    • 16 Haziran 2008 Doğal bal nasıl anlaşılır?
    • 10 Haziran 2008 Saf doğal “bal”la, hastalıklara elveda!
    • 22 Mayıs 2008 Gül kokusuyla tedavi!
    • 15 Mayıs 2008 İçtiğinizin “su” olduğundan emin misiniz?
    • 22 Nisan 2008 Itır çiçeği bizi seviyor...
    • 17 Nisan 2008 "Doğal tuz", sodyumun nefretine karşı!
    • 8 Nisan 2008 Hayatınızı güzelleştirecek çözümler pek yakında!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,154 µs