Cenevre’de üniversitenin bulunduğu güzel parkta, ıhlamur ağaçlarının altında taştan bir anıt vardır. Calvin’in bir kabartmasıyla birlikte ‘günahları affetmek’le ilgili sözleri yazılıdır orada.
Günahları affetmek!
İsviçre halkının yüzde 57 oyla ülkede minare yapımını yasaklayan kararı bende Calvin’in bu sözlerini çağrıştırdı.
Bugün İsviçre’de 400 bin Müslüman yaşıyor. Bu azınlık toplam nüfusun ancak yüzde 6’sı.
Minare yasağıyla birlikte İsviçreliler kendi ülkelerinde bunca yıldır huzur içinde yaşayan Müslüman azınlığa karşı gerçekten büyük bir günah işlediler.
Din ve vicdan özgürlüğünü hiçe saydılar.
İnsanların kendi dinlerini istedikleri gibi yaşamasına, ibadet etmesine ciddi bir darbe indirdiler.
Onları huzursuz ettiler.
Özetle dediler ki:
“Biz İsviçre’de yalnız çan sesi duymak istiyoruz, ezan sesi işitmeye tahammülümüz yoktur.”
Bu bir bağnazlıktır.
Dini tahammülsüzlüktür.
Irkçı tahammülsüzlüktür.
Yabancı düşmanlığıdır.
Yazık!
Calvin 16. yüzyılda yaşadı Cenevre’de. Katolik Kilisesi’yle, Vatikan’la çatıştı. Dinde reformu, Protestanlığı savundu. Calvenizmin kurucusu oldu.
Avrupa’da Cenevre kenti 16. yüzyılda Katolik baskısından, zulmünden kaçan Protestanların sığındığı bir yerdi.
Onlar önce Calvin’e koşardı.
Calvin, dini öğretisiyle Cenevre’ye sığınan yabancılara, Protestanlara yardım elini uzatırdı. Onları yerli halkla barıştırmaya, yakınlaştırmaya çalışırdı. Yetimler için evler kurmuştu Calvin...
Bir mektubunda şöyle der:
“Bizler, ağlayanlarla ağlamalıyız.”
Şöyle devam eder:
“Eğer biz Hıristiyansak, komşularımızın üzüntülerini paylaşmalıyız ve onların gözyaşlarına gönülden ortak olmalıyız, onları rahatlatmalıyız.”
İsviçre’de, 16. yüzyılda Calvin’in ruhu buydu.
Acaba hâlâ yaşıyor mu?
Yoksa, Cenevre Üniversitesi’nin bahçesindeki anıtın taştan kabartmaları arasında unutulup gitti mi?
İhtimal de veremiyorum.
İsviçre’nin yalnız tarihine değil, yakın geçmişine de baktığım zaman, bu ülkenin fikri çoğulculuğa, özgürlüklere, eleştirel düşünceye, barış ve demokrasiye yaptığı katkıları görebiliyorum.
Bunlar yadsınamaz.
Ama bu minare kararı vahim.
Hem de çok.
Çünkü İsviçre’nin dini ve milliyetçi tahammülsüzlükle, ırkçılıkla, yabancı düşmanlığıyla zaman içinde yeteri kadar başa çıkamadığını, bu açılardan gerekli demokrasi mücadelesini veremediğini gösteriyor bu karar...
Nüfusun yüzde 57’si bir halkoylamasıyla, “Ezan sesi duymak istemiyoruz!” dediği andan itibaren demokrasi adına, çoğulculuk adına, din ve vicdan özgürlüğü adına tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.
Duyuyor musunuz?..
Bakın, Müslümanlar bugün hem İsviçre’nin, hem Avrupa’nın ayrılmaz parçasıdır. Hıristiyanlık ve Yahudilik’in yanı sıra Avrupa’nın inanç dünyasındaki yerini çoktan almıştır İslam dini.
Siz şimdi Müslümanı ve İslamı yok sayabilir misiniz?..
İslamofobi’nin yalnız İsviçre’de değil, yalnız Avrupa’da değil, tüm dünyada barış ve huzurun içine nasıl edeceğini göremeyeceğinizi sanmıyorum.
O kadar kör olamazsınız.
Ama ne yazık ki İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı dalgası her geçen gün sadece İsviçre’de değil, örneğin bir Almanya’da, bir Fransa’da, bir Hollanda’da, bir Avusturya’da kabarmaya başladı.
Hem de çok tehlikeli biçimde...
“Avrupa’da bir zamanlar düşman Yahudilerdi, şimdi ise Müslümanlar, Türkler!”
Bu ses maalesef kulaklarımıza her geçen gün daha fazla çalınıyor.
Avrupa Birliği etrafına yeni duvarlar örerek, sözde yeni Avrupa’yı bir ‘Hıristiyan Kulübü’ olarak inşa etmeye yöneliyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, Başbakan Merkel’in Türkiye karşıtı politikaları Avrupa’da yeni duvarlar yükseltiyor.
Berlin Duvarı 1989’da yıkıldı.
20 yıl sonra yeni duvarlar mı?
Yıkılan, duvarın altında kalan totalitarizm değil miydi? Şimdi inşa etmek istediğiniz nedir?
Allah akıl versin!
Demek siyaset bilimci Huntington’ın Uygarlıklar Çatışması’nı ille de kanıtlamak istiyorsunuz. Bin Ladinciler, Talibancılar, İslam dünyasındaki tüm radikaller zaten heyecanla bu günü bekliyorlar, ellerini de ovuşturarak...
Kısacası:
Avrupa’daki her geçen gün daha çok kabaran İslam düşmanlığı, dini tahammülsüzlük, ırkçılık, Türkiye düşmanlığı, kısacası milliyetçilik dalgası hiç hayra alamet değil.
Avrupa’nın kimlik krizi inşallah bir kez daha barış ve demokrasinin başına patlamaz!
Tarihten ders çıkaramamak ahmaklıktır!
DİPNOT...
İsviçre’deki minare yasağına haklı olarak tepki gösteren bizim siyasetçilerimizin, bir an durup, Türkiye’deki dini azınlıklarımızla ilgili ayıplarımızı hatırlamalarını diliyorum.
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle