En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Kafes



80 darbesinden sonra Mamak Askerî Cezaevi'ne uğrayanlar Kafes'i çok iyi bilirler. Burası yüksek bir aslan kafesi gibiydi.
Dış kafeste cezaevi kuralları kısaca öğretildikten sonra, asıl bu kafeste eğitimi verilirdi. Demir parmaklığa yüzünüz yakın tehiyyatta oturulur. Dışarıdan bakan biri namaz kıldığınızı bile zannedebilir. Sonra askerin komutuyla ayağa kalkılır ve yine komuta göre yerinizde sayarak marşlar söylenir ve tekmil verilir. Hatanız olsun olmasın, terbiye amacıyla parmaklık arasından avucunuzu dışarı uzatırsınız. Karşınızdaki asker, elindeki copu mümkün olduğu kadar arkaya götürüp, ulaşabileceği en yüksek hızla elinize vurur. Yeteri kadar dayak yedikten sonra tekrar tehiyyat oturuşuna geçilir. Kimi birkaç saat, kimi bir ay kadar bu Kafes'te kalıp eğitildikten sonra koğuşa geçmek artık özgürlüğe kavuşmak gibidir.

Kafes, cehennemi insanlara yaşatmak içindir. Bu cehennemde kısa bir süre kalanlar, bu cehenneme tanık olanlar artık her şeye katlanabilir. Sonrasında verilen komutlara bu cehenneme dönmemek için uyulur. Kurallar, kafes korkusu ile işletilir. İtaat ve düzen için kafes, zihninizin bir yerinde kaçmanız gereken cehennem olarak durur.

Taraf'ın yayınladığı plana, hazırlayanların "Kafes" ismini vermesi tesadüf değil. Kendi ellerinizle bir dehşet tablosu yaratacaksınız. Toplumu bu cehenneme tanık edeceksiniz. İnsanlar bu dehşete tanık olduktan, yani kafese girdikten sonra artık her şeye razı olacak. Güce boyun eğecek. Şiddete rıza gösterecek. Bu cehennemin alternatifi olan silahlı zorbalığa, yani askerî vesayete katlanacak.

Planı hazırlayanlar cehennemin dehşetini artırmaya özen gösteriyor. Küçük çocukların en kalabalık olduğu anın seçilmesini istiyorlar. Daha dehşetlisi olabilir mi? Minicik çocukların cansız, parçalanmış cesetleri. Ne için? "İşte size cehennem" dedirtmek için. Sonra? Kanımız donacak. Bütün toplum ayağa kalkacak. O minicik yavruları koruyabilmek için, özenle inşa ettiğimiz her şeyin asker postalları altında ezilmesine rıza göstereceğiz. Kafesin içini göreceğiz, dehşeti yaşayacağız ve geri kalan her şeye eyvallah diyeceğiz.

12 Eylül'den önce bu kafesin içindeki kan gölüne batarak yaşamadık mı? Onca andıç, onca eylem planı bu kafesi örüp bizi içine yerleştirmek için yapılmadı mı?

Kafes'in, bir iktidar yöntemi olduğunu artık öğrenmeliyiz. Nerelere, ne tip kafesler yerleştirildiğini bilmeliyiz. Askerî vesayet sisteminin kafesler kurarak yürüdüğünü artık fark etmeliyiz. Bu kafesleri kuranlara, hayatımızı cehenneme çevirmeye kalkanlara dünyayı dar etmeliyiz.

Kimse kutsalların arkasına sığınıp bu kan emicilerin çirkin yüzünü aklamaya kalkmasın. Hiç kimse cesetler üzerine iktidar koltuğu inşa etmeye kalkan mezar soyguncularının dünyasını meşrulaştırmaya yeltenmesin. Bu işi üç beş gözü dönmüş resmî üniformalı katilin üzerine yıkarak içinden çıkmaya niyetlenmesin. Bu bir iktidar yöntemi, Türkiye'nin karanlık ve kirli askerî vesayet tarihinin sistematik olarak kullandığı bir psikolojik harp tekniği. Sağa sola kafesler inşa etmek, sadece elinde silah bulunanların diktasını kurmak için.

Kafes planını, içinde taşıdığı korkunç dehşetle birlikte basit bir provokasyon olarak görmek yanlış. Toplumun ve siyasetin farklı alanlarında aynı merkez farklı kafesler inşa ediyorlar. Mantık aynı: Cehennemi gösterip, askerî diktaya razı etmek.

Anayasa Mahkemesi'nde AK Parti kapatma davasıyla Türkiye'ye yaşatılan cehennem bir kafes değil miydi? Aynı karanlık merkezlerde birileri gece-gündüz çalışıp, acaba hangi kafesleri kurmakla meşguller?

zaman
 
 
 



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,327 µs