En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Artık bizim de bir düdük çalıcımız var



'Islak belge muhbiri' yeni iddialarla gazete manşetlerindeydi dün; Genelkurmay'ın etkisindeki internet siteleri ile üstü karalanan bağımsız sitelerin isimleriyle birlikte hem de... 'Islak belge muhbiri' bir önceki ihbar mektubunda yanlış algılanmaya yol açan bir cümlesini de bu ikinci mektubunda tashih etmek fırsatı buldu.

Bu ikinci mektup da birinci mektubu yazanın kaleminden çıkmışsa gerçekten, artık bizim de bir 'düdük çalıcımız' var demektir.

'Düdük çalıcı' İngilizce 'whisleblower' sözcüğünün dilimize tam çevirisi; bizde garip kaçsa da orijinal dilinde 'ilk uyaran', 'içeriden bilgi sızdırarak yanlışı duyuran' gibi anlamlara karşılık kullanılıyor. Bulunduğu ortamda yasadışılıklara, herkesi ilgilendiren yanlışlıklara tanık olan biri(leri), bundan başkalarını da haberdar etmeye karar verip harekete geçince düdüğü çalmış oluyor.

Vietnam Savaşı'nın nasıl bir batak olduğu konusunda ilk uyanış New York Times (NYT) gazetesinin yayımladığı 'Pentagon Belgeleri' ile yaşanmıştı ABD'de... Savunma Bakanlığı'nda çalışan Daniel Elsberg 'çok gizli' damgalı bir raporu NYT muhabiri Neil Sheehan'a sızdırdı. 1967-68 yıllarında hazırlanan rapor 1971 yılında bu sayede Amerikan halkının bilgisi dahiline girdiğinde, o zamana kadar Vietnam'da her şeyin iyi gittiğini sananların uyanmasına sebep olmuştu.

'Watergate Skandalı' diye bilinen ve Başkan Richard Nixon'u koltuğundan eden olay da (1974), 'derin gırtlak' (deep throat) kod adıyla anılan bir muhbirin Washington Post gazetesinden iki muhabire (Bob Woddward ve Carl Bernstein) ara ara anlattıklarıyla gelişmişti. Beyaz Saray'a veya istihbarat örgütlerine yakın biri olduğu düşünülen 'düdük çalıcı'nın kimliği ancak birkaç yıl önce ortaya çıktı. 'Deep throat' gerçekten de bir istihbaratçıymış; FBI'ın iki numaralı koltuğunda oturan William Mark Felt isimli bir istihbaratçı...

Şimdi artık bizim de o çapta etkiye sahip bir 'düdük çalıcımız' ya da 'muhbirimiz' var... Birkaç göbek Türk Silâhlı Kuvvetleri'ne (TSK) hizmet etmiş bir aileden geldiğini ve etrafında gördüğü yanlışlıklara tahammül edemediği için devreye giren biri olduğunu 'ıslık imza muhbiri'nin, kendi verdiği bilgilerden biliyoruz. Tabii bu bilgileri iz şaşırtmak amacıyla uydurmamış ise...

'Pentagon Belgeleri'ni sızdıran nispeten küçük bir memuru bulmak zor olmamıştı iz sürenler için; buna karşılık 'derin gırtlak' aradan 30 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra deşifre edilebildi; muhtemelen ölmeden önce deşifre edilmeyi kendisi arzu ettiği için...

ABD'deki iki örnek bize şunu anlatıyor: Savcılara mektup gönderen 'ıslak imza muhbiri' gerçekten TSK içerisinde ve gerçekten olayların cereyan ettiği birimlere yakın duran bir üst rütbeli subay ise, kimliği sanıldığı kadar kolay tespit edilemeyebilir. 'Derin gırtlak' sadece olayları görebilecek bir konumda değildi, kendisiyle ilgili soruşturmayı yanlış yönlere sevk edebilecek bir güce de sahipti.

Böyle bir konumda ise bizim 'ıslak imza muhbiri', kimliği bizde de tespit edilemeyebilir.

İlk düdüğü çalma cesaretini gösterenler başta iyi karşılanmayabilirler; ancak onların cesareti bazen tarihin seyrini değiştirebiliyor. Elsberg NYT'ye gitmeseydi, ya da Felt iki muhabire konuşmasaydı, Amerika Vietnam batağında yıllarca daha kıvranır durur, Nixon yanlışlarını bir dönem daha sürdürürdü.

Elsberg ve Felt bildiklerini kamuoyuna açıklamak için gazetecileri aracı seçmişti; bizim 'ıslak belge muhbiri' ise savcılara mektup yazmayı seviyor. Biz gazetecilere güvenmediği için mi acaba?

Bakalım bu iş nereye varacak?

yenişafak



Bu yazı 1,071 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,429 µs