Bugün ABD’de seçim var…
7 eyalette, çeşitli konularda (!) seçimler yapılacak.
İçinde önemli eyaletlerin de bulunduğu bu seçim, kaçınılmaz biçimde Başkan Obama’nın bir yıllık performansına da ölçü olacak…
Haliyle Beyaz Saray'ın küresel duruşu da, “son tahlil”de olumlu veya olumsuz etkilenebilir…
Bir bakalım…
* * *
Yedi eyalet ve sandıkta oylanacak konular şunlar:
New Jersey (vali seçimleri), Virginia (vali), New York (Belediye Başkanı), Kuzey Kaliforniya (Boş kongre üyeliği doldurulacak), Atlanta (Belediye Başkanı), Ohio (Kumarhane açılsın mı?), Maine (Eşcinseller evlensin mi?).
Hemen fark edileceği gibi dikkat edilmesi gerekenler: New Jersey, Virginia ve New York.
Bu üç eyalet, başkanlık seçimlerinde Obama’dan yana oy kullandı: NJ’de %57, Virginia da %53 ve NY’da %63.
* * *
NY’da değişik bir durum var. Şu anki belediye başkanı Mike Bloomberg başarılı ve halk tarafından sevilen bir isim.
Zaten bu sefer de kazanırsa, 3’üncü dönemi olacak. İlk iki seçimi Cumhuriyetçi aday olarak kazandı.
Şimdi ise bağımsız. Karşısında ise Demokrat aday Bill Thompson var.
Yani Cumhuriyetçi aday yok! Zaten NY sıkı demokrat bir eyalet. Diyebilirsiniz ki, “madem öyle Bloomberg nasıl Cumhuriyetçi olarak burada kazandı?”
Konjonktür.. İlk seçildiği tarih Kasım 2001’dir.
11 Eylül’den iki ay sonra.
Ama sonra başarılı oldu ve 2005’te de kazandı.
Bugünkü seçimlerde Cumhuriyetçiler muhtemelen onu destekleyecek, NY halkı da ağırlıklı olarak onun yanında ve anketlerde de önde gidiyor.
Yani buradan çıkacak sonuçları, Başkanlık seçim sonuçları ile kıyaslayarak bir yere varmak zor.
Ama Virginia öyle değil.. Buradan çıkacak sonuç mesaj verir.
Virginia, Cumhuriyetçi eğilimleri olan bir eyalet.. Obama rüzgarının başkanlık seçimlerinde yarattığı 6 puanlık fark kapanabilir.
Peki Cumhuriyetçi aday kazanabilir mi? Şöyle söyleyeyim…
Bu konuda yapılmış çokca anket var.. Hepsi başabaş.
Eğer Cumhuriyetçiler kazanır, biraz da (2 puan bile yeterli) fark yaparlarsa..
Ulusal dengeler konusunda zayıf ama ilk işaret geldi denebilir!
New Jersey için de benzer şeyler söylenebilir.. Burada da durum hemen aynı.
Norveç stili bize uyar mı?
Dün Sedat Ergin’i az eleştirdik ya, bugün gönlünü alalım…
Cumhurbaşkanı ile yaptığı söyleşi, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bilgiler, notlar içeriyor…
Ama ben “Norveç örneği” üzerinde durayım…
Cumhurbaşkanı Gül diyor ki, “Türkiye’ye engel çıkartan insanlar karşısında hiç yalvarmadım. ‘Gerekirse biz Norveç gibi olacağız’ deyince hepsi rahatsız oldu. Böyle deyince hepsi bir tedirgin oluyor.”
Ergin de konunun önemini fark ettiğinden, sayfa içinde “Bakarsınız biz de Norveç gibi oluruz” başlığıyla ayrı bir çerçeve açmış.
Burada kafamı karıştıran üç nokta var…
A) Aynı röportajda Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığını söyleyenleri uzun uzun kritik ediyor ve bunun gerçeği yansıtmadığına işaret ediyor. Bir taraftan da bu cümlelerle AB’ye aba altından sopa gösteriyor. Şimdi adamlar işkillenmesin de ne yapsın?
B) Norveç örneğine iyi bakmak lazım. Norveç, AB ile müzakerelerini tamamlayıp kendi halkına “ne diyorsunuz” diye sordu. Referandum “hayır” çıkınca da, AB’ye dönüp “kusura bakmayın” dedi. Türkiye böyle bir referandum yapmayı düşünüyor mu? Düşünüyorsa ne zaman? Düşünmüyorsa niye?
C) Norveç-AB ilişkisi şu an nasıl?.. Bu ilişkilerin niteliği “özel bir statü” mü içeriyor?.. Yoksa mecburen, hatta kerhen ilişkiler mi?. Neden?. Çünkü Türkiye, “bakarsınız biz de Norveç oluruz” kararı verdiğinde, bazı “münafıklar”, “Türkiye üye olamadı, Fransa’nın dediği özel statülü ortaklığa fit oldu”ya getirirler! Ben söyleyeyim de.
Hiç aklınıza geldi mi?
Çok merak ettiğim üç soru?.. (Aslında merak edilen yanıtlardır ama onlar yok.) Biz de sorularla avunalım...
Türkiye’de uzmanlık alanları uluslararası ilişkiler ve strateji olan kişi ve kurumlar, resmi veya özel, bir “akademik çalışma” olarak..
Kamuoyuna;
1) Ermenistan’la açılım yapmasaydık, 10 yıl sonra Erivan, Ankara ve bölge ne olurdu?
2) Kürt açılımı yapmasaydık, 10 yıl sonra Kuzey Irak’ta, Türkiye’de ve bölgede durum ne olurdu?
3) İstanbul’da konuşan Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder’in, “Türkiye’yi AB’ye alırsak, ABD ve Asya’ya karşı üçünçü büyük güç oluruz, AB kendine iyilik yapar” önermesinden hareketle, AB’ye girmezsek 10 yıl sonra ne olurdu?
sorularının “açılımlarını” araştırıp, sunmayı düşünmezler mi?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle