Baykal'ın cevabi mektubunda suçlamalar-kaygılar var, öneriler var.
Suçlamalar-kaygılar, hükümet tarafından yürütülen sürecin, "ayrıştırma" tehlikesi doğuracağında odaklanıyor.
Öneriler ise bir sorunun varlığını kabulden sonra CHP'nin daha önceki raporlarından yola çıkarak, sosyo-ekonomik-kültürel açılımları ihtiva ediyor.
Baykal sonunda da, "Görüşelim ama Dolmabahçe'de yapılan Erdoğan-Büyükanıt görüşmesi sonrasında ortaya çıkan spekülasyonlara benzememesi için görüşmemizi görüntülü kayıt altına alalım" diyor.
Ben, bu mektubun Başbakan ve hükümet nezdinde, özellikle "Üzüm yeme-bağcı dövme" psikolojisi açısından değerlendirileceğini sanıyorum.
Soru şu:
-Baykal neyi amaçlıyor?
Acaba Sayın Baykal da, böyle bir soru üzerinde yoğunlaştı mı?
Bu mektubu yazarken ve Başbakan'ın görüşme talebine cevap verirken neyi amaçlamalıyız?
Belki sorunun daha doğru sorulması şöyle olabilir;
-Açılım kutusu açıldığına, yani bir tanımlamayla cin şişeden çıktığına göre, biz bu süreçte nasıl rol oynamalıyız?
Bir yol, mutlak muhalefet ve sürecin engellenmesi yoludur. CHP bu tavra, iktidarın kötü niyetli olduğunu, bu meseleyi kötü niyetli olduğu için başlattığını ya da bu iktidarın iyi niyetli olsa bile süreci yönetme tarzıyla ülkeyi mutlak felakete sürükleyeceğini düşündüğü için yönelir.
Bir başka ihtimal de iktidarın tavrı ülkeye hizmeti öngörse ve sürecin sonunda ülke rahatlayacak olsa bile, sırf CHP bundan zarar görür düşüncesiyle engelleyici rolün tercih edilmesidir.
Bu ihtimal sanırım şu sorular etrafında bir değerlendirmeye tabi tutulur:
-Süreç engellenirse sorun ortadan kalkar mı? Sorun daha da derinleşir mi? Şişeden çıkan cin ne olur? Yakın zamanda bir CHP iktidarı gerçekleşip de, sorunun CHP ölçüleri içinde çözümü söz konusu mudur? CHP dili, kaygı planında güdeme gelen "Ayrışma" bilincini derinleştirmez mi? CHP'nin Doğu-Güneydoğu'daki bağlıları bile şu an CHP'nin duruşu karşısında tepkili ise bu ne anlama geliyor?
İkinci yol, sürecin doğru gelişmesi için katkıda bulunmaktır.
Bu ihtimal de sanırım şu değerlendirmeler ışığında gündeme gelecektir:
-Biz ana muhalefet partisiyiz. Yani hükümetin ilk alternatifi. Onun için hükümeti destekler konumda gözükmek her halükarda risktir. Ancak, bu mesele farklı bir meseledir. Ülke bütünlüğü ve toplumsal barış gibi hayati bir sorunla karşı karşıyayız. "Kürt sorunu" denen bir sorun vardır ve ne yazık ki hadise, çok kritik noktalara gelmiştir. Bizim ana bakış çerçevemiz ve çözüm önerilerimiz farklı olabilir. Ama iktidar değiliz. Kabul edelim ki, yakın zamanda da iktidar gözükmüyor. O zaman cenazeyi ortada bırakmak yerine, ülkenin selameti için, bir tarafına omuz vermek daha sağlıklı olacaktır. Hükümeti uyaralım, yanlış bulduğumuz şeyleri söyleyelim, önerilerimiz CHP damgası taşısın, bunu halkımız bilsin ama ilke olarak süreci baltalayacak biçimde karşı çıkmayalım.
Yukarıda yazdığım satırlar içinde en kritik cümlenin "Kabul edelim ki, yakın zamanda da iktidar gözükmüyor" cümlesi olduğunu biliyorum. Bunu ne ana muhalefet ne de herhangi bir muhalefet partisinin söylemesi mümkün değildir.
Ama yine kabul edelim ki, şu andaki bütün kamuoyu araştırmaları, yakın zamanda bir CHP iktidarını muhtemel görmüyor.
Bu yaklaşımda ise CHP'nin bakışına iktidarla ilgili şu değerlendirme etkili olabilir: İktidar iyi niyetli olabilir ama, yanlışlar yapılıyor. Bu mesele, iktidar-muhalefet geriliminin aşılıp, milli çıkarların öne alınmasını gerektiren bir meseledir. Onun için yanlışlara mani olacak bir ilişkiyi tercih etmeliyiz.
Burada, tabii ki kritik konu, görüşmenin kayıt altına alınması arzusudur.
Bu yaklaşım, görüşmeyi "halkla ilişkiler" zeminine çekme arzusunun yansıması olarak görünüyor.
Dolayısıyla bunun altında biraz bağcı dövme iradesi saklı duruyor.
Doğrusu ben, kimin ne dediğini bilmek isterim.
Ama yine ben, iki liderin, tribünlere oynayan bir strateji içinde görüşmesini de sağlıklı bulmam.
Sanırım Başbakan, Baykal'ın eleştirilerinden istifade etmek isteyecektir.
Aynı şekilde önerileri de dikkate alacağına kesin gözüyle bakılabilir.
Yine sanırım Başbakan, ana muhalefet lideri ile kamuoyunun şu anda bilmesi gereken veya sonra bilinmesinde yarar bulunan bazı bilgileri de paylaşmak isteyecektir.
Bütün bunlarda Başbakan'ın kompleks yapacağını sanmam.
Ama iş, tribüne oynamaya gelince buluşma iki devlet adamının istişaresinden çıkıp, düelloya dönüşecektir ki, bunun da ne iki lidere ne de Türkiye'ye faydası olacaktır.
Ben her iki lidere, sağduyu zemininde buluşmanın bugünkü hayati değerini hatırlatmak isterim.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle