Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in kirli, karanlık yönlerini yok sayan, üstü kapalı vergi cezalarına bindiren bir yazı yazdı.
Herşeyi bırakın bu gazete bugüne kadar Hrant Dink’i, Ahmet Kaya’yı, Orhan Pamuk’u hedef gösteren yayınlar yaptı.
Sonunda biri vuruldu, biri sürgünde öldü, biri de çareyi yurtdışına çıkmakta buldu.
Bu bile sabıka dosyalarının kalınlığını gösterir.
Ne gemi ama...
Olsa olsa dehşet gemisi olur.
Bunları Türkiye’nin okuryazar olan, hafıza kaybına uğramamış insanları biliyor.
Hürriyet’in bu sıkıntılı günlerinde yanında samimi destekçiler bulamamasının nedeni
bu geçmişi.
Medyayı pervasızca bir silah gibi kullanıp siyasetçiden işadamına kadar herkese ateş açması.
İşte tam bu nedenle TÜSİAD bile sahip çıkmıyor,
çıkamıyor gruba.
Peki, Ertuğrul Özkök kendilerini püru pak gösteren böyle bir yazı yazınca Hürriyet’in geçmişine yönelik en ağır eleştiri kimden geldi dersiniz?
Eski tetikçisinden...
Tetikçi bir anda etikçi oldu.
Hürriyet gemisinin ambarlarının saldırılardan elde edilmiş ganimetlerle dolu olduğunu yazdı.
Hürriyet’in bu ganimetlerin kaynağına saldıranlara saldırarak pis kokuyu bastırmaya çalıştığını bile yazdı.
O ganimetlerin elde edilmesi, soru soranların karakter suikastine kurban gitmesinde başrollerden birinin tetikçi olması nedeniyle kendisinde olduğunu unutacağını sandı herhalde insanların...
O geminin güvertesinde oturup işadamından gazeteciye, siyasetçiden sanatçıya kadar, kendisine hedef gösterilen herkese ateş ettiğini unuttu. Geminin makineli
tüfekçisiydi o.
Açın arşivleri kurbanlar listesine bir bakın.
Bunlar arasında şimdi gazetesinde yazan yazarlar da var.
O da RTÜK Yasası’na muhalif olduğu için nasibini aldı tetikçinin kurşunlarından.
Hem de en ucuz biçimde.
Çünkü ‘’İşte hedef ateş et’’ denilince sorgu sual olmaksızın tetiğe basıyordu.
Yani, siyasilerin deyimiyle yaptıkları yapacaklarının teminatı aslında.
Ganimetlerden kıyısından köşesinden faydalanırken gemiden çıkan leş kokularının farkında görünmüyordu.
Hatta ‘’Bu gemi kokuyor’’ diyenlere de ateş etmekte en öne
çıkıyordu.
Geminin tetikçi sıfatıyla önemli bir tayfasıydı.
Kaptan olamayacağını görüp gemiyi terk edince sanki
gözü açıldı.
Herkesin bu gerçeği aklının
bir kenarında tutması ve geçmişi unutmaması gerekir.
Unutursanız aynı tetikçiler size bindikleri başka gemilerden ateş açar, çünkü tek
bildikleri budur.
Onun için tetikçinin de bilmesi gereken bir gerçek var.
Bu sabıka dosyasıyla ondan etikçi olmaz, olsa olsa
itirafçı olur.
Kod adı da Yeşil mi olur, Siyah mı olur, onu bilemem...
Üstelik itirafçılık geçmişin cinayetlerini aa ettirmeye yetmez.
Sadece kurbanların
kemiklerinin bulunmasına,
suçluların ortaya çıkmasına
yardımcı olur.
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle