En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Ana dilinin inkârı nedir, hayvan vagonunda sürgün nedir bilir misin?..



Kürt meselesini Türkler ne kadar biliyor? En okumuşundan en cahiline kadar Türkler, Kürt sorunu deyince ne anlıyor?
Ne derseniz?
Bence Kürt sorununu bilen ve yüreğinde hisseden Türklerin bu ülkede hâlâ küçük bir azınlığı oluşturduklarını düşünüyorum.
Bilmedikleri ve hissetmedikleri için de Türkiye’yi çok uzun yıllardır maddi ve manevi bakımdan kanatan bu sorun bir türlü çözülemiyor.
Peki, bu onların kabahati mi?
Bu da meşru bir sorudur.
Çünkü, Türkler bu ülkenin tarihten gelen birçok temel sorunuyla olduğu gibi Kürt meselesinde de karanlıkta tutulmuştur. Devlet bunu bilinçli olarak yapmıştır. Okulda, üniversitede böyle bir sorundan habersiz yetişmişlerdir.
Ben de böyle yetiştirildim.
Herkese öylesine bir ‘Türk milliyetçiliği’ aşısı yapılmıştır ki, Kürtlerin varlığı, dili, kültürü her şeyi onca zaman inkar edilmiştir. Tersini söyleyenler baskı görmüş, hapislere atılmış, vatan haini ilan edilmişlerdir.
CNN Türk’te Cengiz Çandar’la birlikte yaptığımız Tecrübe Konuşuyor programında pazartesi akşamı, bilmiyorum, Dengir Mir Fırat’ı dinlediniz mi?
Dengir Bey bir Kürt, Adıyaman’lı.
AKP Adana milletvekili.
Yakın zamanlara kadar Genel Başkan Yardımcısı olarak iktidar partisinin iki numarasıydı.
Kürtlerin Türklere Kürt meselesini anlatmalarını önemsediğim için programın başında Dengir Bey’e de sordum:
“Kürtçe’yi nasıl öğrendiniz? Kürtçe’nin, kendi kimliğinizin yok sayıldığını, inkar edildiğini fark ettiğinizde neler hissettiniz?”
Yanıtı çok içtenlikliydi:
“Ankara Hukuk Fakültesine başladığımda Kürtçe bilmiyordum. 1960’ların başlarıydı. Bir gün Cebeci’de, eski konservatuarın bulunduğu Atatürk Öğrenci Yurdu’ndan çıkmış yürüyordum. Sanıyorum 27 Mayıs’tı. O tarihlerde bu darbe bayram olarak kutlanırdı. Dikimevi’nin önünde, on beş yirmi metrelik şöyle bir pankart asılmıştı: ‘Kürdüm diyenin yüzüne tükürün! Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel.’ Fena oldum! Gerisin geriye yurda, arkadaşlarımın yanına döndüm, Kürtçe öğrenmek istediğimi söyledim.”
Dengir Bey’in aile kökleri Adıyaman’ın Kahta ilçesinden. Dedesi, Atatürk’ün yanında Kurtuluş Savaşı’na katılmış, aynı zamanda ilk Mecliste milletvekilliği yapmış.
Ve ailesi tam dört kez, ilki 1920’lerde, sonuncusu 27 Mayıs darbesinden sonra sürgüne uğramış, her sürgünde de mallarına el konmuş...
Şöyle dedi:
“Jandarma akşam vakti kapıyı çalar, ertesi sabah elinizde sadece tek bir bohçayla evinizden barkınızdan gideceğinizi söyler. Yürüyerek yola koyulursunuz, en yakın tren istasyonunda sizi bekleyen hayvan vagonlarına binmek üzere...”
AKP Adana milletvekili Dengir Mir Fırat programın sonunda şöyle dedi:
“Ben insanım. Ben Kürdüm. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyım. Devlet olarak bana saygı duyun!”
Dengir Bey’in bu anlattıklarını okuduktan sonra şimdi size sormak istiyorum, Kürt meselesi nedir, yüreğinizde hissedebiliyor musunuz bu sorunu diye...
Dengir Mir Fırat, Erdoğan hükümetinin başlattığı açılım konusunda, “Eğer Ergenekon soruşturması olmasaydı, bu örgüt ortaya çıkmasaydı böyle bir açılım gerçekleşemezdi” diye konuştu.
Demokratik açılımın bir süreç olduğunu, bu süreçte parmakların tetikten çekilmesi gerektiğini, bu açıdan asıl sorumluluğun da PKK’ya düştüğünü belirtirken şunu ekledi:
“Atış poligonundan dışarı çıkmak lazım. Atış devam ederken konuşamazsınız. Birbirinizin ne dediğini duyabilmek için önce poligondan çıkmak şart...”
Dengir Mir Fırat ve AKP Ankara milletvekili Prof. Zeynep Dağı’yla birlikte program devam ederken bir ara Başbakan Erdoğan’ın konuşması devreye girdi.
Önemliydi söyledikleri.
Demokratik açılımın kısa, orta ve uzun vadeli bir süreç olduğunu vurguladı. Engeller çıkarılmak istendiğini, çıkarıldığını, ancak “Bedeli ne olursa olsun geri adım atmayacakları”nı tekrarladı. Gelinen noktayı ise ‘umut verici’ olarak niteledi.
Başbakan Erdoğan’ın bu sözlerinin özetine gelince:
Siyasal kararlılık!
Dileriz devam eder.

milliyet



Bu yazı 1,115 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    12,558 µs