Baykal'ın sözlerindeki artılar ve eksiler alt alta yazılıp dikkatle toplandığında, açılıma karşı olmadığı sonucu çıkıyor. Baykal'ın sözlerinde izleyenlerin birbirine karıştırdığı iki farklı alan var.
Birincisi ilkeler alanı. Başbakan'ın atıfta bulunduğu, Baykal'ın da sahip çıktığı SHP'nin "Kürt Raporu" bu ilkeler alanına ait. Etnik kimliği bireysel hak ve özgürlükler alanı olarak tanımlaması da yine ilkelere dair bir tercihi ifade ediyor. Baykal'ın medd ü cezirlerinin bulunduğu alan ise siyasî taktik alanı. Başbakan partisinin açılım sürecini yönetiyor. Baykal da partisinin politikasını. Başbakan'la polemikler yapıyor, keskin lâflar ediyor. Kısaca politika yapıyor. Bize düşen bu iki farklı alanda karşımıza çıkan iki farklı Baykal'ı birbirine karıştırmamak. Karıştırmadan baktığımız zaman Baykal'ın "açılım"a ilkesel olarak karşı çıkmadığını görebiliriz.
Baykal ile uzun yıllar mesai arkadaşlığı yaptıktan sonra bugün AK Parti'de politika yapan birinden, bir Baykal profili dinlemiştim. Baykal'ın politikalarının anlık etkilere ve kararlara açık, bu yüzden istikrarsız olduğunu anlatıyordu. "Şeyh Edebali" ve "Anadolu Solu" çıkışını örnek verdi. Güya biriyle konuşuyor, dinledikleri hoşuna gidiyor ve kapıda hemen gazetecilere satıyor. Ben Baykal'ın politik reflekslerinin bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Baykal'ın entelektüel donanımı derin. Yıllar önce sosyal demokrasinin kurucusu kabul edilen Bernstein üzerine yaptığımız sohbette, bu derinliği görmüştüm. Bu entelektüel yeteneğin üzerine yılların politik birikimini ve özellikle örgütsel yeteneğini eklediğiniz zaman, karşınızda gramer açısından tek bir hatası olmayan kitabî cümleleri peş peşe makale yazar gibi sıralayan hitabet yeteneğine de sahip bir politikacı çıkıyor. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden bütün politikacılar gibi, cümlelerinin satır aralarındaki nüanslara dikkat etmemizi bekliyor.
Bu nüanslar Baykal'ın "açılım"a karşı olmadığını, ama zor durumda olduğunu gösteriyor. "Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel yönetirdim" diyen Maarif Nazırı Safvet Paşa gibi Baykal da, "Şu demokratikleşme açılımı olmasaydı ne güzel politika yapardım" telaşında. Kürt sorunu CHP'yi sıkıştıran, zorlayan bir sorun.
Kürt sorunu, CHP'yi sol bir parti olup olmayacağına karar vermeye zorluyor. CHP'nin artık antik vasfı haline gelen solculuğunu yeniden keşfetmek için son fırsat. Demokratikleşme açılımı boyunca sol politikalar geliştirmeyi başaramayan CHP'yi partiler mezarlığına gömmemiz gerekecek. Kürt sorununu ağırlaştıran temel parametrelerden biri, Güneydoğu'da seçmen tabanı olan bir ulusal sol partinin yer almaması değil mi? AK Parti ile Güneydoğu'da rekabet edebilen bir CHP mevcut olsaydı, bugün çözüm daha kolay olmaz mıydı? Bu ağır tablo kimin eseri?
"Demokratikleşme açılımı"nın seçmen tabanında parti rekabeti Batı illerinde sürüyor. Bu illerde CHP, MHP'ye oy kaptırıyor. Baykal'ın politik taktiklerinin ve ikircikli söylemlerinin arkasında bu oy kaymaları var. CHP, gündeme gelen bu sorun yüzünden oy kaybediyor.
Bütün detayların arasında Baykal'ın söyleminde üzerinde durulması gereken ana nokta, etnik kimlikler ile ulusal kimlik arasında yaptığı tercih. İlkeler düzeyinde CHP'yi anlamak için bu noktaya eğilmek lâzım. Baykal, MHP söylemine yakın bir formülle "Türk millî kültürünün bir etnik kimlik olmadığını" söylüyor. "Devleti bölmeyelim, milleti bölelim" diye tanımladığı ve eleştirdiği tavır, soruna bir ulusal sorun olarak baktığını gösteriyor.
CHP'nin açılım bir kenara Kürt sorunu konusundaki ilkeleri hâlâ berrak değil. Etnik kimliği bireysel hak ve özgürlükler çerçevesinde meşrû kabul eden bir CHP bile, açılıma ciddi bir destek vermiş olacak.
Baykal açılıma kapalı değil. Politik kaygılarını aştığı takdirde, açılımı eleştiren ama katılan taraflarından biri olmasını beklemeliyiz.
zaman
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle