En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Ne zaman adam oluruz?



Başlığı, Habertürk gazetesinin “cesur” ve “erkek” genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı’dan arakladım. Pekala, “Kimler genel yayın yönetmeni olmuş?” da diyebilirdim.

Demiyorum.

Kendisiyle bir meselem yok.

Kendisi (yani Altaylı) “Kimler Genelkurmay Başkanı olmuş?” diye bodoslamadan dalabilir. Ben “kendisi” değilim... Ayrıca, kendisinin mesele yaptığı şeylerle de bir sorunum yok.

Peki, kendisini sever miyim?

İlgi alanımın dışında bir adam... Ne severim, ne sevmem. Uzak dururum... Böylelerinin her zaman korkutucu bir tarafları vardır. Fatih kardeşimiz de, ölçüsüz cüreti, kaba saba üslubu, humour duygusundan nasibini alamamış esprileri, duygusal patlamaları, adeta “eğitim şart” diye ünleyen arkaik muallim tavrıyla “korkulası” ve “uzak durulası” bir adamdır.

En azından, bir zamanlar öyleydi.

Bir de, galiba, bu halka bir özür borcu var...

Kendisine benzemeyenin hukuku konusunda pek rakik değildir, bunu biliyoruz da... Meş’um ve menfur 28 Şubat sürecinin en akılda kalan figürlerinden biriydi. Bütün işi, zaten gadre uğramış kesimlere gadretmek, zaten her türlü aşağılamaya maruz kalmış insanları aşağılamaktı.

Bir de, fena halde küfürbazdı.

Neredeyse “sinkafa” varacak ağırlıkta küfürler ve çirkin yakıştırmalar.

Başörtülü kızlar nasibini aldı bu küfürlerden...

Merve Kavakçı aldı.

Demokratik parlamenter sistemi savunanlar aldı.

Postmodern darbeyi eleştirenler aldı.

Bu tutumuyla, hem bir tür meşruiyet (dokunulmaz meşruiyet) elde etti ve konumunu sağlamlaştırdı, hem de muarızları nezdinde “fenomen” değeri kazandı.

Bize, işte bu “edinilmiş” konumdan sesleniyor Fatih Altaylı.

Eskisine göre daha durmuş oturmuş, daha sükûn bulmuş, daha politize olmuş bir üslubu var. Denilebilirse, daha maslahatçı...

Fakat, mağdura yönelik maço ve erkek tavırda bir değişiklik yok. “Erkekliğin” tebarüz ettiği alanlarda bir değişiklik yok.
Dünkü yazısında, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e çakmış. Özkök’ü, İmralı’daki şahsın ağzıyla konuşmakla itham ediyor. İlaveten, bol bol tahkir ve aşağılama cümlesi... “İmralı’daki şahsı aratmayan eski Genelkurmay Başkanlarımız var”, “herkes eşek, o uyanık” gibi...

Hilmi Paşa’ya vurmak moda...

Bir zamanlar Emin Çölaşan bunu görev edinmişti.

İşçi Partililer vuruyor.

Darbeciler vuruyor.

Darbesever rektörler vuruyor.

Hürriyet gazetesi vuruyor.

Baykal vuruyor.

Fatih Altaylı vuruyor.

Soru şu:

Darbeci paşaların karşısında nezaketten kırılanlar, neden Özkök’e şamar oğlanı muamelesi yapıyor?

Bazı “derin” ve “heyecanlı” selefleri gibi “yapılması gereken” işlere tevessül etmediği, ısrarla “Anayasa çizgisini” savunduğu, sık sık ordunun parlamentonun emrinde olduğunu hatırlattığı, arada sırada da olsa “demokratik çıkışlar” yaptığı için mi?

Eski Genelkurmay Başkanlarından Doğan Güreş, “Demokrasilerde gerçek patron millettir. Tansu Hanım şak diye emreder, ben tak diye yaparım!” dediği için medyada alay konusu olmuştu, hatırlayacaksınız.

Darbenin tedvirine memur yazılmış gazeteci arkadaşlar adını “Tak-Şak Paşa”ya çıkarmışlardı.

Hatta bir de fotomontajla etek giydirmişlerdi. Etekli olmak, aşağılanma nedeniymiş gibi...

Demek ki ne zaman adam olurmuşuz?

Erkekliğimizi ve “delikanlılığımızı” darbeci paşalara da gösterdiğimiz zaman...

star



Bu yazı 916 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,814 µs