En Sıcak Konular

Ruşen Çakır


Ruşen Çakır
0 0 0000

Bunda ne kötülük var?



TÜRKİYE Kürt açılımıyla birlikte MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin buna gösterdiği tepkileri de tartışmaya koyuldu. Bahçeli’nin neyi neden ve nasıl yaptığı kadar, onun itiraz çıtasını çok yüksekte tutmasına gösterilen tepkiler de irdelenmeye muhtaç. İlk bakışta iki uç tepki dikkat çekiyor:

1) Uzun bir süre Ergenekon, AKP’nin kapatılması davası gibi toplumu daha fazla bölen kamplaşmalardan uzak kaldıkları için MHP ve onun gençlikteki uzantısı Ülkü Ocakları’nda bir “enerji birikimi” söz konusu. Bu nedenle Kürt sorununun çözümünü istemeyen kesimler Bahçeli’nin çıkışlarından hayli memnunlar ve ülkücü hareketi çözüme karşı bir “şantaj” aracı olarak kullanma hayalleri kuruyorlar.

2) Kürt sorununun çözümüne angaje olduklarını iddia eden bazı kişiler de ilginç bir şekilde Bahçeli’nin bu çıkışlarından memnunlar. Zira onlar MHP’nin karşı çıkmasını bir nevi “çözümün sigortası” olarak görüyor; MHP’nin de dahil olacağı bir süreçten Kürt sorununa kalıcı bir çözümün çıkmayacağına inanıyorlar.

Ben bu iki kutubun dışındaki üçüncü öbekte, yani muhalefet partilerinin, özellikle de MHP’nin yer almadığı bir süreçten “çözüm” değil “daha fazla sorun” çıkacağını düşünüyorum. Bahçeli “Kürt açılımı”nın çok ciddi olduğunun bilincinde ve daha ilk andan itibaren çok sert eleştirilerle inisiyatifi ele geçirmek ve hükümeti bundan vazgeçirmek istiyor. Türk milliyetçiliği temelinde yıllardır siyaset yapmakta olan bir parti ve onun lideri için bunlar doğal tavırlar. Kimse MHP ve her türden Türk milliyetçisinin “ne güzel, nihayet Kürt meselesi çözülüyor” diye sevinmesini beklemesin.

Artısı ve eksisiyle çalıştay

Cumartesi günü Polis Akademisi’nde düzenlenen Kürt çalıştayında MHP’nin muhtemel tavırlarının da söz konusu edildi ve burada ben, daha yolun başında MHP’ye “bozgunculuk” yaftasının yapıştırılmasının doğru olmayacağını savunmaya çalıştım ve bunu Pazar günkü yazımda da belirttim.

İlginçtir, bir süredir Bahçeli’ye karşı çok sert muhalefet yürüten “ülkücü” olma iddiasındaki bazı isimler, benim bu yorumumdan hareketle MHP liderini yıpratmaya yeltendiler. Öte yandan Bahçeli de, çalıştaya katılan biz gazetecileri “12 kötü adam” olarak tanımladı.

Şahsen “kötü adam” olduğumu sanmıyorum, çalıştaya katılmakla yanlış bir şey yaptığımı da düşünmüyorum. Çalıştayın düzenlenme şekli, çağrılılar vb. konusunda eleştirilecek çok şey vardı; bunları çalıştay sırasında da, sonradan NTV’deki yorumlarım ve Vatan’daki yazımda belirttim. Bundan yaklaşık bir buçuk yıl yıl önce yine Kürt sorunu üzerine beş ayrı çalıştayın düzenlenmesine katılmış ve bunları bizzat yönetmiş biri olarak (bu çalıştaylarla ilgili bilgilere www.sorar.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz) “ben olsaydım daha farklı bir toplantı düzenlerdim” diyebilirim. Bununla birlikte Cumartesi günü hiç de kötü olmayan bir buluşma gerçekleşti ve eğer gerçekten bu ilk adımsa, Kürt açılımı için iyi bir start verildi.

Yanlış yapmadım

Çalıştaya katılan gazetecilerin hepsini biliyorum. İçlerinden birkaçınıysa çok uzun zamandan beri yakından tanıyorum, birçok konuda çok farklı düşünüyor olmakla birlikte bu dostlarımın “kötü adam” olmadıklarına kefil olabilirim.

Ancak kimsenin bir başkasının kefaletine ihtiyacı yok. Hepimiz yıllardır yazıp çizen, kendimizi savunabilecek gazetecileriz. Kendi hesabıma bu toplantıya çağrılmış olmayı bir imtiyaz vs. olarak görmedim. Diğer gazetecileri hangi kıstaslarla davet ettiler bilemem ama yıllardır Kürt sorunu üzerine çalışan bir gazeteci olarak çağrılmam son derece normaldi. (Beni tanıdığını ve Kürt sorunu hakkında yazıp çizdiklerimi “yararlanarak” izlediğini düşündüğüm MHP Lideri’nin de benim çağrılmış olmamı yadırgamış olduğunu sanmam.)

“Etik” açısından bu çalıştaya katılmanın yanlış olduğunu da düşünmüyorum. Orada gizli kapaklı birtakım planlar yapmadık, zaten yazıp çizdiğimiz görüşlerimizi geniş bir katılımda uzun uzun tartıştık.

Ciddi olduğuna ve sonuç alabileceğine inandığım “Kürt açılımı”nın daha başlamadan boğulmasına vesile olacak her türden polemik ve spekülasyondan uzak durmak istediğim için daha fazla uzatmak istemiyorum.

Kürt sorununun çözümünü samimi olarak arzulayan biri olarak içinde bulunduğumuz sürece katkıda bulunmayı sürdüreceğimden kimsenin kuşkusu olmasın.

vatan



Bu yazı 1,194 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Şubat 2012 Türkiye dehşet senaryolarına hazır olmalı
    • 23 Haziran 2011 Herkes elini çabuk tutmalı
    • 13 Haziran 2011 Hoca’nın rüyasını talebesi gerçekleştirdi
    • 8 Mayıs 2011 Beş soruda Hizbullah-PKK gerginliği
    • 27 Nisan 2011 Suriye mi, İsrail mi?
    • 24 Kasım 2010 Öcalan bunu hep yapıyor
    • 20 Ekim 2010 Bir toplum mühendisliği projesi olarak KCK operasyonu
    • 28 Temmuz 2010 Ne açılım, ne referandum yüzünden
    • 23 Haziran 2010 PKK kayıtsız şartsız silah bırakmalı
    • 10 Mayıs 2010 Türklerin kaygıları, Kürtlerin haysiyeti
    • 3 Mayıs 2010 ''PKK ne yapmak istiyor?''
    • 13 Nisan 2010 Ahmet Türk Türkiye’dir
    • 12 Şubat 2010 Devletin zirvesinde koalisyon fikrine hazır mıyız?
    • 5 Şubat 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine erken ve gerekli bir bakış
    • 28 Ocak 2010 Alevi açılımında son dönemeç
    • 19 Ocak 2010 Adalet istiyoruz
    • 12 Ocak 2010 PKK nasıl silahsızlandırılacak?
    • 17 Aralık 2009 Gül nasıl devreye girebilir?
    • 4 Aralık 2009 Açılım gemisi İmralı açıklarında batmak üzere
    • 19 Kasım 2009 Dersim yanlışları

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,476 µs