PKK’nın dağ kadrosunu yöneten Murat Karayılan’ın yazarımız Hasan Cemal’e verdiği mülakattan sonra “Bu iş çözülüyor” havası yaratılmıştı. Sonra bu hava söndü. Hasan Cemal de “Bu röportajı niye yaptın?” diyenlere, “Sadece gazetecilik için” yanıtını vermişti.
Benzeri bir hava yeniden gündemi kapladı. Terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklama yapacağı ilan edildi. Avukatları, gazeteciler ve üniversite mensupları, eski istihbarat görevlileriyle görüşmeler yapıyorlar. Öneri toplamaya çalışıyorlar. Bunları Öcalan’a aktaracaklar. DTP de Öcalan’a aktarılmak üzere önerilerini avukatlara verdi. DTP, görüşlerini kamuoyuna da açıkladı.
Buradan hareketle, “TSK karşıtı, PKK yandaşı” kalemler de -zaman yitirmeden- “çözüm”ün nasıl olması gerektiğini yazmaya başladılar. Örneğin, “galibi olmayan savaşın, mağlubu olmayan çözümle bitebileceği” gibi “süslü” ve “özlü” formüller buldular. Onunla da yetinmeyip “Devlet de bu çizgiye geldi” hükmünü açıkladılar. “Devletin bu savaşı kazanamayacağını anladığı, ancak ‘şerefli’ bir barışla, paçayı sıyırabileceklerinin bilincine vardıkları, bunun yollarını aradıkları” anlamına gelecek üst perdeden “manzara-i umumiye” analizleri attırdılar.
15 Ağustos nedir?
Gerçek ile yaratılan hava arasındaki farka girmeden önce, Öcalan’ın seçtiği ifade edilen 15 Ağustos tarihi nedir, bu tarih neyi hatırlatıyor diye soran olmadığını söyleyelim ve soralım:
“Öcalan niye 15 Ağustos’u seçti, 15 Ağustos nedir ve neyi hatırlatır?”
15 Ağustos 1984 tarihi PKK’nın Eruh ve Şemdinli’yi bastığı tarihtir. PKK ve yandaşları, bu tarihi “mücadelenin başlangıcı” olarak görür ve her yıl 15 Ağustos’ta “kutlamalar” yaparlar. Deyim yerindeyse 15 Ağustos’u, 19 Mayıs 1919 sayarlar.
Demek ki, PKK kendi deyimiyle “ulusal kurtuluş için silahlı mücadelenin başlangıcı” saydığı tarihi şimdi de “tarihi barış görüşmelerinin başlangıç tarihi” olarak belirlemiş durumda.
Gerçek başka
Yaratılan havaya bakarsanız, TSK mücadeleyi kazanamayacağını anlamış, PKK TSK’yla eşit askeri güce ulaşmış hatta onu kuşatmış, şimdi de, “barış” isteyen devlete karşı “galip” taraf olarak şartlarını dayatıyor.
Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın, TBMM’nin, hükümetin, bütün MGK üyelerinin gözü kulağı İmralı’dan 15 Ağustos’ta verilecek “yol haritası”nda!
Oysa Ankara’da böyle bir hava yok. İmralı’dan yapılacak açıklamayı beklemek bir yana, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP’yle bile görüşmeyi kabul etmediler. Gül’ün ve Erdoğan’ın söyleminden, “PKK ile masaya oturmak, pazarlık yapmak, hem TSK’yı hem de PKK’yı rencide etmeden çözüm bulmak” gibi bir anlam çıkarmak, abesle iştigal olur. Bu, ne Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’ndan ne de Başbakan’ından beklenecek bir tavırdır.
Yürütülen çalışma
Ankara, İmralı’yla değil Bağdat, Erbil ve Washington’la ilgili. Ankara’nın yürüttüğü temaslar, bu dört merkez arasında işbirliği sağlayarak, PKK’yı Kuzey Irak’ta sıkıştırmak ve etkisiz kılmak. Kuzey Irak’ı PKK’nın üs bölgesi, hayat alanı olmaktan çıkarmak.
Ankara soruna daha yüksekten bakıyor. Irak’ın bütünlüğü, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’yle işbirliği, güvenlik ve ekonomik açıdan yakınlaşma ve böylece PKK’yı yalnızlaştırma. Bu formül, özellikle ABD’nin çekilmesinden sonra Türkiye lehine doğacak yeni konjonktürle ilgili. Yeni konjonktür, PKK’nın değil Türkiye’nin elini güçlendirecek.
Ankara, bölgedeki koşulları ulusal çıkarları doğrultusunda değerlendirirken, içeride de Kürt vatandaşların kendilerini daha iyi hissedecekleri bazı adımlar atmaya yönelik çalışmalar yürütüyor. MGK zemininde de, hükümet zemininde de kurumlar arası diyaloğa dayanan öneriler tartışılıyor. Ancak, bu çalışmanın DTP’nin gerçekçi olmayan talepleriyle de, İmralı’nın yapacağı açıklamayla da ilgisi yok.
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle