En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Bitkisel ilaç satan şarlatanların oyunlarına dikkat



       Son aylarda bazı gazete ve televizyonların ‘asıl amaçları halkı kandırarak onları soymak olan bir grup uyanığın oyunlarına’ alet olduklarını herkes görüyor biliyor, ama kimseden ne bir ses ne bir nefes çıkıyor.   

         Kanserden ülsere, saç dökülmesinden astıma, kısırlıktan bunamaya, kalp hastalıklarından diyabete, sedeften osteoporoza… kadar her türlü hastalık için ‘mucize tedavileri’ olan bu ‘şarlatanlara’ ve ‘reyting ve tiraj uğruna’ bunları ekranlara ve gazete sayfalarına taşıyan medyaya RTÜK mü olur Sağlık Bakanlığı mı olur bilemem, ama bir an önce birilerinin durun demesi lâzım.

İnsanların bu beş para etmez sözde ‘bitkisel’ tedavilerle göz göre göre soyulmaları bir tarafa, halk sağlığı da çok ciddi ve büyük bir tehlike altında.  

Geçen hafta İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Yılmaz ‘’Tip 2 diyabet hastası olan iki çocuğun bu tür tıp bilimi dışı tedaviler sonucu kaybedildiğini’’ bildirdi.

Ulusal Beslenme Platformu uzmanları da Türkiye'de son zamanlarda ''medya doktoru'', ''magazin doktoru'', ''bitki doktoru'' gibi kavramlar çıktığına işaret ederek, doktor olsun veya olmasın, hastayı görmeden, muayene etmeden ve bulgularını incelemeden tedavi reçetesi vermenin ve ilaç önermenin suç olduğunu ifade ettiler.

Açıklamada, medyadaki bilgi kirliliğinin toplum sağlığını tehdit eder boyuta geldiği vurgulanarak, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış, etkinliği konusunda bilim adamlarının üzerinde uzlaşma oluşturmadığı, önemli bölümü etik dışı olan birçok tedavi yönteminin her gün yazılı ve görsel basında insanlara sunulduğu da hatırlatıldı.

Bitkisel ilaçlara merak fazla

Tüm dünyada özellikle de astım, diyabet, hipertansiyon, romatizma, kanser, sedef gibi uzun senler süren, tam olarak iyileşmeyen kronik hastalığı olanların bitkisel ilaçlara karşı büyük ilgileri var.

Bir yandan tedaviden bekledikleri faydayı elde edemeyen bir yandan da ilaçların yan etkilerinden bıkan hastalar doktorlarından bu tür doğal ürünleri istiyorlar. Bitkisel ilaçların faydası olmasa bile hiç değilse zararlı olmadığını’ sanıyorlar; ‘Bir de bunları deneyelim, ne kaybederiz’ diye düşünüyorlar.

Bizim halkımızın da bitkisel tedavilere aşırı derecede meraklı olduğunu katıldığım bir televizyon programı sonrası çok daha iyi anladım.

Derya Baykal’ ın Deryalı Günler programında bitkisel ilaçlarla dalga geçmek için ‘Ben de böyle mucize bir bitkisel ilaç yaptım. Devetabanı kremim astımdan ülsere, alerjilerden yaşlanmaya, kısırlıktan kansere modern tıbbın çare bulamadığı her hastalığa çok iyi geliyor.’ dedim. Espri Derya Hanım’ ın da çok hoşuna gitti, karşılıklı şakalaştık gülüştük.

Ertesi gün muayenehanemi ‘Devetabanı kremini nereden alabileceklerini, fiyatının kaç lira olduğunu’ soran onlarca insan aradı. Hayâl gücü geniş halkımız ‘Hoca bu kremi herkese vermiyormuş’ şeklinde bir de şehir efsanesi türetmiş ki, şaşırdım kaldım.

Demek ki bir de bu işi pür ciddiyetle ve biraz da dini motifler katarak yapsaymışım şimdi paraya para demeyecekmişim.

Oysa herkes benim gibi saf değil. İnsanların bu zaaflarını çok iyi bilen, ağızları vapur satıcıları gibi güzel laf yapan bitki tüccarları dillerinden Allah, peygamber, Kuran kelimelerini de eksik etmeden insanları aldatmaya devam ediyorlar. Modern tıbbın gelip geçici ufak bir şikâyeti, ilaçlarla yıllarca tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalık gibi gösteren

Bunlar görünüşte soğanın, sarımsağın, domatesin, maydanozun, enginarın… nimetlerini sayıp döküyorlar, ama amaçları halkı beslenme konusunda aydınlatmak falan değil, bir hastalığı tedavi edici etkileri olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıtı bulunmayan kendi yapıp sattıkları bitkisel ilaçlarının reklâmını yapmak’.

Tabii ki yediğimiz her meyvenin, sebzenin, otun sağlığımız için birçok yararı var, ama herhangi bir sebzeyi veya meyveyi yiyerek bir hastalığı önlemek veya tedavi etmek, mesela keçiboynuzu pekmeziyle astımdan kurtulmak, enginarla hepatiti iyileştirmek, domatesle prostat kanserine yakalanmamak gibi bir şey mümkün değil.

            Gelelim neticeye

Bitkisel ilaç yapıp satan şarlatanların, ilaç firmalarının esiri olmuş modern tıbbın bu zaafından çok iyi yaralandıklarından şüpheniz olmasın.

 Biz kimseyi tedavi etmiyoruz. İlaç değil sadece bitkileri tavsiye ediyoruz’ diyerek hukuki bir sorun karşısında kendilerini koruyacaklarını sanan, tıpla hiçbir alakaları olmayan bu tüccarlara kanmayın, abuk- subuk bitkisel ilaçlarına (!) para kaptırmayın.

Bunların binlerce liraya sattıkları bu sözde bitkisel ilaçlardan elde edilecek faydayı o paranın onda birine o sebzeyi veya meyveyi yiyerek elde edeceğinizi, üstelik böylece hem karnınızın doyacağını ve hem de zevk alacağınızı unutmayın.

Mevsiminde olmak kaydıyla herkesin bildiği, yediği her sebzeyi, meyveyi veya otu makul miktarlarda yemenin sağlıklı bir hayat için elzem olduğunu, ama hiçbirinin tek başına mucize yaratamayacağını da aklınızdan çıkarmayın



Bu yazı 3,289 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,475 µs