0 0 0000

İşte darbe oldu!

Bugün 1 Ekim 2009 Perşembe... ‘Ulusal Birlik Konseyi’ (UBK ) Türkiye’de darbe yaparak
yönetime el koydu.
Sevgili okuyucular, bu sizlere son yazım... Herhalde beni de götüreceklerini sanıyorum. Hakkınızı helâl ediniz. Biraz sonra yazımı bitirip, üzerine çıkmak üzere tank bulmak için
TBMM’nin önüne gideceğim...
***
Bugün 12 Ekim 2009 Pazartesi... Mamak askerî cezaevindeyim. TBMM önünde mevzilenen bir tankın üzerine çıktığım için tutuklandım. Aşırı kilom dolayısıyla devlet malına zarar vermişim...
Bu arada, plâkalarına bakıp üzerine çıkmak için ‘irticacı tank’ arayan Deniz Baykal yakalanarak Başbakanlığa atandı.
Devletin yönetimi 33 kişilik UBK tarafından beceriliyor. Başlarında bir Dz. Kur. Albay var. Cumhurbaşkanlığı’na geçici olarak 28 Şubatçı bir paşa atanıp UBK’ya bağlandı. Komite’nin tayin ettiği Bakanlar Kurulu listesinde, emekli generaller, Ergenekon Dâvası tutukluları, jakoben hukukçular ve profesörler bulunuyor.
TBMM derhal lağvedildi ve AK Partili milletvekilleri Yassıada’ya gönderilirken, DTP milletvekilleri Barzani’ye sığındılar. MHP milletvekillerine şimdilik ilişilmedi. CHP’lilerin ise keyifleri yerinde...
1982 Anayasası nihayet yürürlükten kaldırıldı. ‘Resmî Gazete’nin yayınlanmasından vazgeçilerek ‘Cumhuriyet Gazetesi’ resmî gazete yapıldı. Bütün yurtta sıkıyönetim ilân edildi ve ‘irticacılar’ın tutuklanmasına başlandı.
Diğer taraftan, hukuk profesörü titrli darbe yanlılarına daha ‘sıkı’ bir anayasa hazırlamaları için talimat verildi.
***
Bugün 2 Kasım 2009 Pazartesi... Türkiye’deki darbe konusunda uluslararası toplum çok şiddetli tepki gösteriyor. Darbe yönetimi hiçbir ülke tarafından tanınmadı. Haaa! Bir tek Tayland daimî darbe ekibi ile Kuzey Kore yeni yönetime sempatiyle bakıyor...
Türkiye Avrupa Konseyi’nden ihraç edildi. AB müzakereleri de bir daha dönülmemek üzere iptal edildi. Türkiye’nin NATO’dan atılması konusu da tartışılıyor.
Bu arada jakoben ulusalcıların desteğindeki UBK sözcüsü, bu defa demokrasiye dönüşün zaman alacağını; Türk halkının cahil olduğunu ve daha 25-30 yıl askerî himayenin devam edeceğini açıkladı.
***
Bugün 16 Kasım 2009 Cumartesi... Feshedilen TBMM yerine ‘Kurucu
Danışma Meclisi’ toplandı. Yeni mecliste, darbeyle feshedilen meclisteki CHP milletvekilleri ile emekli generaller, bazı yüksek yargı organı mensupları, üniversite öğretim üyeleri, darbeyi destekleyen medya mensupları ve bazı büyük işadamlarının temsilcileri bulunuyor.
Diğer taraftan, Türkiye’nin her
yerinde geniş kapsamlı bir ‘irticacı avı’ başlatıldı. Bütün cemaat mensupları, tarikatçılar, ‘toplu namaz kılanlar’ (!), başörtüsünü ‘türban’ gibi bağlayanlar toplanıp hapsediliyor.
***
Bugün 14 Aralık 2009 Pazartesi... Darbeden bu yana 2,5 ay geçti. Türk ekonomisi iflâsın eşiğinde... IMF bile mevcut darbe yönetimini muhatap kabul etmediği için görüşmeleri kesti.
Baykal’ın Başbakanlığındaki Hükûmet ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Halk arasında yer yer gösteriler ve şiddetli tepkiler başladı.
Yassıada’daki AKP ’liler (Erdoğan kusura bakmasın, UBK AK Parti demeyi yasakladı), ‘militan’ bir eski yargıç başkanlığında kurulan ‘Yüksek Yargı Divanı’nda yargılanmaya başladılar.
***
Bugün 21 Mart 2010 Pazar... 1 Ekim 2009 Darbesi yapılalı 6 aya yaklaştı. Yeni yıl başından beri bölücü Kürtçüler yabancı servis ajanlarıyla birlikte faaliyet göstererek Güneydoğu’da geniş kapsamlı bir ‘Kürt isyanı’ başlattılar. UBK ve Hükûmet, isyana karşı çok şiddetli
güvenlik tedbirleri aldı.
Bunun üzerine, başta ABD olmak üzere AB ve demokratik Batı ülkeleri üzerinde yoğun bir şekilde ‘Darbeciler Kürtlere soykırım uyguluyor’ propagandasına girişildi. ABD’nin inisiyatifiyle Kürt İsyanı desteklenerek Güneydoğu Bölgemiz işgale uğradı. BM’nin araya girmesiyle Kürtlere self determinasyon hakkı istendi ve darbeci halâskârların itirazına rağmen Türkiye toprakları bölündü.
Olaylar sonunda Baykal Hükûmeti istifa etti. UBK’yı tasfiye eden yeni askerî güçler kısa zamanda ‘demokrasi’ sözü vererek Kemal Derviş’i Başbakanlığa getirdiler...
***
Ter içinde uyanarak duvardaki takvime baktım. Çok şükür, tarih 21 Haziran 2009 idi. Korkunç bir kâbus görmüştüm.
‘Hâlâ zamanımız var’ (‘There is still time’) dedim.

radikal

Bu yazı 1,028 defa okundu.